Sedat çıldıracaktı. Kaldığı odada bir aşağı bir yukarı dönüp duruyordu.
Sakin olmalıydı. Sadece üç gün olmuştu. Evden gideli, Aslı'dan gideli ve Amerika'ya geleli sadece üç gün olmuştu ama canı acayip sıkılıyordu.
Özlemişti.
Evdeyken Amerika'ya gideceğini söylemiş, bunun ona iyi geleceğini, içindeki acının dineceğini düşünmüştü. Ama ne olmuştu?
İyice boka batmıştı.
Zaten hayatında ne zaman bir şeyler yolunda gitmişti ki genç adamın?
Sevilmek istiyordu o, bir kadın tarafından yılların sevgi açlığını giderecek kadar çok sevilmek istiyordu. Bu kadar mı zordu yani? Niye olmuyordu, niye adam gerçekten istediği kadın tarafından sevilemiyordu?
Belki de hak etmediği içindi.
Belki de sadece hayal olarak kalacaktı bu.
Dolanmayı kesip tekli deri koltuğa oturdu Sedat. Beş yıldızlı bir otelde kalıyordu. Aslında Mehmet onu evine çağırmıştı ama o bu kafayla yalnız kalmalıydı. Anca öyle toparlayabilirdi aklını. Hem Mehmet tarafından sorguya çekilmek istemiyordu. Mehmet çok inatçıydı ve diğer dostları gibi Sedat'ın bu konuyu konuşmaya hazır olmasını bekleyemezdi.
Aslında oteldeki süiti güzeldi. İki odalı, geniş banyolu ve geniş, hoş bir atmosferi vardı. Ama yine de boğuluyordu Sedat burada. Sıkılıyor, bir türlü sığamıyordu odaya.
Pazar akşamı çıkmıştı yola ve on dört saate yakın süren uçak yolculuğundan sonra, sekiz saatlik saat farkının verdiği bir allak bullak oluşla beraber otele atmıştı kendisini. Yatağına girdiği gibi de uyumuştu. Pazartesi günü bu yüzden pek adam akıllı bir şey yapamamış, akşam üzeri otelden çıktığında da anca Mehmet'le buluşup hasret giderebilmişti.
İşlere salı günü başlamış, derin kapsamlı araştırmalara, işlerinde profesyonel olan sekiz kişilik bir ekiple sorunlu depolarla beraber tüm depoları gezmişlerdi. Yani en azından plan buydu. Ama her depo çok büyük olduğundan ve bir On'a yakın deponun ancak altı tanesinin kontrolü bittiği için sıkışmıştı burada. Yani Sedat böyle hissediyordu.
Eve gitmeliydi.
Oturduğu koltuktan kalkıp ceketini çıkardı. Bugün çarşambaydı, üç gün olmuştu evden gideli ve saatin on iki olması, artık yatması gerektiğini söylüyordu ona. Yarın da çok yorucu olacaktı. İşlerini bir an önce bitirmeliydi.
Sedat geceliklerini giyip diş fırçalamak için tuvalete giderken okul zamanını hatırladı. Bir proje için çok çalıştığında, artık yeter demek ve projeyi yırtıp atmak istediğinde de aynı şu anda olduğu gibi hissederdi. Bir an önce bitmeliydi o proje. Bitmeliydi ki, rahatlamalıydı genç adam.
Tabii o zamanlar yirmili yaşların başındaydı, ev diyebileceği bir yer ya da bir ailesi yoktu. Sadece gezmeyi, tozmayı özlemişti aslında. Ama şimdi, işler başkaydı. Bu görev bitsin istiyordu çünkü, görmek istediği kadınla arasında engeldi Amerika. Bu işi bitirmeliydi bir an önce.
Dişlerini fırçalayıp yatağa girdiğinde güzelce yayıldı geniş yatağa. Ve içinden dua etmeye başladı. Yine Aslı ile ilgili bir rüya görmek istemiyordu.
Aslında pazar gecesi yolculukta pek öyle uyuyamadığı için rüya görmemişti, yolculuklarda uyuyamama gibi bir özelliği vardı. Ve genç adam Aslı'yı rüyasında görmediği için ilk defa bu özelliğini sevmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk'im. Sev Beni...❊Tamamlandı❊
Ficción GeneralKapak tasarımı için @Buklelisatirlar'a çok teşekkür ediyorum :) ❊❊❊ Geçmişin yaralarıyla baş etmeye çalışan, yeri geldiğinde dalgacı, yeri geldiğinde öfkeli, hırslı bir iş adamı, Sedat. Beş yıl önce bataklık gibi bir yaşamı arkasında bı...