"Benimle evlenir misin Gece Kuşum?"
Aslı ne zaman bu kadar güzel bir teklif almıştı?
Aslı daha önce hiç teklif almış mıydı ki?
Burak'ınki teklif değildi.
En azından bu tekliften sonra onun sözleri sanki 'Tuvalete gideceğim ama korkuyorum, benimle gelir misin? Kapıda beklersin.' gibi bir telif haline gelmişti.
Gözlerine baktı karşısındaki adamın. Sevdiği adamın. Uğruna neler yapabileceğini tahmin bile edemediği adamın... Sedat'ın.
Ne diyecekti? Kabul edecek miydi? Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki, sesi sanki odada yankılanıyordu. Ellerini tutan ellere baktı. Genç adamın bir eli onun elinde, diğer eli ise genç kadının parmaklarına takmak üzere yüzüğü tutuyordu. Sadece 'evet' dese yeterdi. Bir 'evet' ve sonra o güzel yüzük parmağına takılacaktı Aslı'nın. Bunu istiyor muydu? Buna hazır mıydı? Bunu yapabilir miydi?
Gözlerini ellerinden yine karşısındaki adama kaldırdı. Dili tutulmuştu resmen. Kaç dakikadır onu sabırla bekleyen adamın sınırlarını zorluyordu. Ama yine de... ne diyeceğini bilememişti. Bu adam onu sevmiyordu. Sormuştu. Kaç defa sormuştu. Ama hepsinde aynı cevabı almıştı. Sevmiyordu adam onu. Bu kadar basit. Onun bu teklifi yapma amacını anlıyordu yavaş yavaş. Ona karşı hissettiği aşk öyle yoğunlaşmıştı ki bir anda, düşünemez, konuşamaz hatta uzuvlarını kullanamaz olmuştu.
Ama şimdi anlıyordu.
Sedat onun sorumluluğunu ancak böyle alacaktı. Ancak böyle kardeşlerine yardım edebilecek, genç kadının yükünü hafifletecekti. Yani acıyordu Sedat ona. İnsan birini sevmiyorken onunla evlenmek istiyorsa, bunun çok az nedeni olurdu ve bunlardan biri de, acımaktı. Sorumluluğunu almak istemek, kadının zor durumunu düzeltmek. Ve Sedat da bunu amaçlıyordu. Aslı bunu yapamazdı. Onu bu kadar zorlayamazdı. Sırf yardım edeceği için bu kadar zor bir yükün altına girmesine izin veremezdi. Evlilikti bu! Şakaya gelmezdi.
Ve işin gerçeği, genç kadın karşısındaki adamın kendisini sevmesini, aşkından ölmesini, hatta gözünün kendisinden başkasını görmemesini istiyordu.
Çok mu şey istiyordu?
Evet, görünen o ki, çok şey istiyordu.
"Aslı?" diyen Sedat'ın gözleri beklenti, telaş ve korkuyla doluydu. Baştaki umut yavaş yavaş sönmüştü. Aslı'nın sessizliği onu öyle korkutmuştu ki, içindeki umut, korku tarafından dövülüp bir köşeye atılmıştı. Ve uzun süre kendisine gelebilecek gibi de değildi.
"Sedat bey..." Sesindeki tereddüt çok barizdi. Sedat onun bu davranışına anlam veremiyordu. Ne istiyordu Aslı?
"Ne istiyorsun gece kuşum?" dedi sonunda çaresizce. Resmen koskoca adam olmuş, o kadar zorluğa göğüs gerip sonunda iyi bir mevkiye yükselmişti ama işte şu karşısındaki kadın onu ne koşulda olursa olsun, parmağında oynatabiliyordu.
Bu durum can sıkıcıydı, evet. Ama daha can sıkıcı olan, genç adamın bunu o kadar da can sıkıcı bulmamasıydı.
Deliriyor muydu?
O değil miydi hayatında gereksiz ilgi isteyen, fazlalık kadın istemediği için kimseyle ilişki kurmayan? Sırf annesi onu darmadağın etti diye, tüm kadınlardan umudunu kesen Sedat'tı o. Hala aynı kişiydi ama ne hikmetse, Aslı onu değiştiriyordu...
Derin bir nefes alıp ofladı. "Söyle gece kuşum, ne istiyorsun?"
Aslı yine tereddüt etti. Vermek istediği cevap çok basitti ama ağzından çıkmıyordu bir türlü. Neyden emin olamıyordu? Karşısındaki adama baktı, ondan emindi. Hayır! Emin olmadığı kendisiydi. Ona bu kadar aşıkken, ve o kendisine hiçbir zaman aşık olmayacakken, bu evliliği sürdürebilir miydi? Sedat hiçbir zaman tam anlamıyla onun olmayacaktı, o zaman evlenmenin ne gereği vardı? Bu evlilik Aslı'yı yeyip bitirirdi... Ki 'evet' derse, olacak olan da buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk'im. Sev Beni...❊Tamamlandı❊
Genel KurguKapak tasarımı için @Buklelisatirlar'a çok teşekkür ediyorum :) ❊❊❊ Geçmişin yaralarıyla baş etmeye çalışan, yeri geldiğinde dalgacı, yeri geldiğinde öfkeli, hırslı bir iş adamı, Sedat. Beş yıl önce bataklık gibi bir yaşamı arkasında bı...