Bölüm 18

100 12 0
                                    

Bölüm 18

Hatırlatma: Clark Hamilton, Eveleyn'den önceki Bilgelik Başkanı. Carrie'nin dedesi. İlk olarak Uyumsuz / A Divergent Fanfic'nın 17. bölümünde bahsedilmişti.

Dave'in Anlatımından

" Gitti." diyorum içimde kopan fırtınayı saklayacak kadar net bir sesle. " Parker'la."

Eveleyn elinde tuttuğu notu belki yüzüncü kez okurken öfkem beni, bir çığ gibi üzerime gelmekle tehdit ediyor. Sakinleşmeye çalışıyorum fakat bunu başaramadığım ortada olacak ki Wes her an patlayacak ve parçalarım etrafa saçılacakmış gibi dikkatli bir şekilde beni izliyor. Gözlerindeki sessiz uyarı beni, öfkeme sahip çıkmaya zorluyor.

" Bunu neden yaptı ?" diye mırıldanıyor fakat cevap aniden zihninde belirmiş olacak ki ses tonu sorusunun sonlarına doğru bir fısıltı halini alıyor.

Clair'in neden gittiğini hepimiz her ne kadar dile getirmesek de biliyoruz. Cevap üçümüzün arasında bir gölge misali asılı duruyor, kabulenilmeyi bekliyor.

" Kendini feda etti." Her ne kadar bunun farkında olsamda gerçeğin yüzüme bir tokat gibi yapışmasına engel olamıyorum. İçimde öfke Wes'in sözcükleriyle birlikte bir kez daha kabarıyor. Yumruklarımı sıkıp alnıma yaslamadan hemen önce kendimi kaybetmeye ne denli yakın olduğumu fark etmemeleri için sırtımı onlara doğru çevirip yüzümü pencereye, meraklı bir çocuk gibi yavaş yavaş ufka tırmanan güneşe çeviriyorum. Şehri bilinmeyen bölgeyle ayıran çitlerin devasa görüntüsünü görür gibi oluyorum fakat bunun zihnimin bana yaptığı nahoş bir şakadan ibaret olduğunu gayet iyi biliyorum. Çitler bulunduğumuz yerden görülemeyecek kadar uzak.

" Şimdi ne yapacağız ?" diye soruyor Eveleyn, endişesi dillendirdiği her kelimeyle birlikte kamçılanıyormuş gibi.

" Ne mi yapacağız ?" Dönüp hayretle onlara bakıyorum. " Ne demek ne yapacağız ? Clair'i o pisliğin eline teslim etmeyeceğiz herhalde ?" Kaşlarımı çatıyorum. Eveleyn'le Wes bakışıyor.

" Siz ciddi misiniz ?" diye patlıyorum daha fazla dayanamayarak." Eğer peşinden gitmezsek kendini öldürtecek!"

" Dave."

" Hayır." diyorum daha da fazla bağırarak. " Lanet olsun!"

" Ona engel olamayız." Eveleyn bakışlarını yeniden elde tutulmaktan buruşmuş mektuba çeviriyor. " Peşine düşsek bile gitmenin bir yolunu bulur. Onu birazcık bile tanıyorsam asla pes etmez."

" Ve bizde bu yüzden gitmesine izin mi vereceğiz ?" Dudaklarım şaşkınlıktan ve öfkeden açık kalıyor. " Üstelik Parker'la."

" Parker'a güvenmediğini biliyorum Dave." diyor Wes, ne hissetiklerini, ne de düşündüklerini yansıtmayan net bir ifadeyle. " Bilgelik'te neler yaşadığınızı bilmiyorum, beni ilgilendirmiyor da. Ama ben onu tanıyorum. Clair'i bilerek asla incitmez."

" Hah!" Dudaklarımdan bir alay nidası yükseliyor. Zihnimdeki karanlık köşelere saklanan anılar zincirlerini kırmak için bir sağa bir sola savuruyorlar kendilerini. Simülasyon görüntüleri. Parker'ın mahvolmuş bedeninin Clair'inkine dönüşmesi. Clair'in gözlerindeki şok. Boğazıma sıkı sıkıya kilitlenen boğumları bembeyaz kesilmiş parmaklar. Hissettiğimiz dehşet. " Evet Wes, bir halt bildiğin yok. Bilgelik' te neler olduğunu bilmekten kaçınman burnunu sokmak istemediğinden mi yoksa Parker'a duyduğun tek taraflı güvenin parçalanmasından korktuğundan mı ?"

" Dave, lütfen yeter." diye uyarıyor Eveleyn beni, adeta yalvararak. Çektiği ızdırabı gözlerinden okuyabiliyorum ama buna rağmen kardeşi için kılını bile kıpırdatmaması beni hayrete düşüyor.

Sınırsız | A Divergent Fanfiction 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin