Profesör Dankle bilgisayarda araştırma yapıyordu. Yardımcısı maura ise kütüphaneden aldığı kitapları okuyordu.Dankle gözünü bilgisayardan ayırmdan " bugün hava ingiltere de baya değişiklik göstermiş" dedi.Maura kahvesinden bir yudum aldı ve "ee yani o kızın ingilterede olduğundan mı şüpheleniyorsun ?" dedi başını kitaptan kaldırıp profesör Dankle'a bakarken.
Dankle bir süre sessiz kaldı , dünyada en farklı iklim değişikliği yapan yer İngiltere idi.Düşüncelerini bir kenara atıp " evet o kız ingiltere'de , yarın İngiltere'ye gideceğiz.O kızı bulup hücreye almalıyı yoksa dünya yok olacak."dedi.Maura'ya laf düşmezdi bu durumda.Fransa hava yollarından biletler alındı ertesi sabah 9 buçukta uçak kalkacaktı.
Dankle dizüstü bilgisayarını kapattı ve düşünceli bir şekilde " ya sevdiği biri varsa ?" dedi .Maura bu soru karşısında verecek cevap bulamadı.Öyle birşey varsa ayrılmak zorundaydılar.Yoksa dünya yok olacaktı birlikte olmaları imkansızdı.
O çocuğa da zarar verebilirdi , o kız gerçekten tehlikeliydi.Daha önce aldıkları notlara baktılar
" mutlu = güneşli
Kızgın = şimşekli
Ağlarken = yağmurlu
Hastayken = karlı , fırtınalı "O kız her durumdayken hava değişebiliyordu.Mutlu olduğunda dahi güneş aşırı ısınıyordu.Ağladığına göre kızdı.Hem İngiltere'de bayan nüfus daha fazlaydı , kız olma ihtimali yüksekti.Dankle masanın üzerindekileri toplayıp dosyaları çekmecesine kilitledi.Daha sonra İngiltere'den gideceklerini hatırlayıp dosyaları çekmeceden geri çıkardı.Evrak çantasına dosyaları koydu ve evrak çantasıyla odadan çıktı.
Maura sandalyesinden kalkıp elindeki kitabı Dankle'ın masasına koydu , karton bardağı çöpe attı.Dankle ne kadar da düzenliydi.Toplu olmayı seviyordu.Neyse kitabını aldı , çantasını ve ceketini alıp odadan çıktı. Evin yolunu tuttu.
Sabah kalktığında saatin 8 olduğunu gördü.İngiltere'de ne kadar kalacaklarını bilmiyordu. Bavuluna birkaç eşyasını , şarj aletini aldı .Kapıya yöneldi , pasaportunu unuttuğunu hatırlayıp yatak odasına geri döndü.
Çekmeceden pasaportunu alıp kapattı.Evden çıktı kapıyı kilitliyordu ki telefonu çaldı.Arayan profesör Dankle , telefonu açıp kulağına götürdü.Profesör " ben hava limanındayım Maura neredesin ?" dedi. Maura anahtarı çantasına atarak " evden çıktım , daha çok var profesör 45 dakika var uçağın kalkmasına " dedi bahçeden çıkarken.profesör " ben hava limanındayım , geç kalma yeter "dedi.Maura peki demeden kapattı telefonu.
Ne kadar sabırsız bir adamdı . Meraktan çatlayacaktı bir gün , bu kızı merak ediyordu . Bu yüzden erkenden gitmişti hava limanına .Allah bilir gece uyku tutmamıştı , bunları düşünürken çağırdığı taksi gelmişti.
Lokantaya gidip güzel bir kahvaltı yaptı.Uçağın kalkmasına 15 dakika vardı.Hesabı ödeyip hava limanına gitti.Profesör çoktan biletleri almış bankta oturuyordu.
Danışmadan gelen sese göre son 5 dakika vardı.Uçağa binmeleri gerekiyordu. Biletler kontrol edildikten sonra kemerleri bağladılar.Maura cam kenarındaydı , çünkü profesör uçakta uyumayı sevmezdi.Bu yüzden kıpırdanıp dururdu.
Bu yüzden profesör kitap okuyacak Maura ise uyuyacaktı.
Maura için kısa profesör için uzun bir yolculuktan sonra uçak İngiltere hava limanına indi.İşte herşey şimdi başlamıştı.Profesör ilk olarak FBI ajanlarını aradı kendilerini almaları için. Onlarda bu kızın peşindeydiler.Maura ve profesörü özel bölgeye götürmek için gelen arabaya bindiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ AŞK (Bitti)
Science FictionYer ve gök birlikte hareket etse ve birlikte karar verseler herşeye , onların önünde aşk durabilir mi ? Peki ya sevdiklerini yok etmemek için kendinden vazgeçer misin ?