Emirhan' la beraber anne ve babamın mezarına gittik. Onlardan nasıl ayrılacağım peki. Yağmur aralıksız yağıyordu. Gözyaşlarımla yağmur damlaları karışıyordu bazen.Gidecektik buradan başka çare yoktu.Anne ve babamın mezarına su döktük. Belki de son defa anne ve babamın mezarına su döküyordum. Muhtemelen yarın ablamla tekrar gelecektik ama yine de iyice vedalaştıktan sonra Emirhan' a "cazy ile vedalaşmak zorundayım. Akşam buluşalım mı ?" dedim gözlerine bakarak. "Tamam ,akşam alırım seni" dedi ve dudağıma öpücük kondurdu. Taksiye binip uzaklaştım. Cazy'ye mesaj attım
"Ben geliyorum evde misin ?"
" evet evdeyim gel"
" tamam"
Telefonumu cebime soktum. Cazy ile uzun zamandır arkadaştık. Onunla ayrılmak zor olacak. Sonunda gelmiştim. Taksiye para ödeyip indim. Zili çaldım.Cazy ağlayarak kapıyı açtı. " noldu ? Niye ağlıyorsun ?" dedim merakla. "İçeri gel , ev boş" dedi.Beraber içeri girdik. Salona geçip koltuğa oturduk. "Noldu anlat hadi " dedim kendi derdimi unutmuş onun derdiyle meşgul olarak. "Türkiye'ye gidiyoruz. İngiltere'de daha fazla kalamazmışız" dedi kendini sakinleştirmeye çalışarak.Hiç yoktan Cazy'den ayrılmayacaktım. Elini tuttum ve "bende Türkiye yolcusuyum. Ablam da buradan gitmemiz gerektiğini söylüyor" dedim. "Belki orda da görüşürüz" dedi. Sarıldık. Tabi ki görüşecektik. Ona sarılmakla cevabı da vermiştim. Ayrıldık , ellerimle oynarken "Emirhan'la nasıl ayrılacağım ben ?" dedim. Moralim bozuktu. Ağlamaktan yorulmuştum. Ama yorgunluğum üzüntümden unutulmuştu.
"Cazy annenlerle sen konuş bende ablamla konuşayım Türkiye'de yakın olalım birbirimize" dedim.Birden gözleri parladı. Başı evet anlamında salladı. Sarılıp oradan ayrıldım. Evin yolunu tuttum.
Öğle arasında ki güneşten eser yoktu. Ortalık serinlemiş hatta yağmur yağdığı için yerler çamurdu. Arada bir rüzgar essede hava ılıktı.
Eve geldim. Ablam banyoda havluları ve diğer eşyaları bavullara koyuyordu. Salondaki masada hiçbirşey yoktu. Evde koltuklarda bulaşık ve çamaşır makinesinden ve buzdolabından başka birşey göze çapmıyordu. Odama çıktım. Önce yerde dağınık duran eşyalarımı dürüp bavula yerleştirdim. Daha sonra makyaj malzemelerimi ve takılarımı küçük bavuluma doldurdum. Fotoğraflarımı da bavulun içine koyunca bavulları salona indirdim. Ablam yemek yapıyordu mutfakta. Odama geri döndüm. Büyük el çantama şarj aletimi ve geride kalan küçük malzemelerimi de doldurunca hazırdım. Salona geri döndüm. Ablam masayı hazırlamıştı. Elimi yüzümü yıkayıp masaya oturdum.
Yemek yemiyorduk , konuşmuyorduk. Önümüzdeki yemekle oynuyorduk. Sessizliği bozan ben oldum. "Biliyor musun abla Cazy'ler de Türkiye'ye gideceklermiş" dedim yüzüne bakmadan. "Ne güzel işte orda da berabersiniz" dedi. Onun da morali bozuktu. Yemek yemeden masayı topladık. Televizyonu açtık ve izlemeye başladık. Emirhan henüz gelmemişti. Ablam haber kanalının birinde durdu. Son dakika haberi yazıyordu. Spiker hızlı hızlı ve gülümseyerek ;
" su kaynaklarımız azalmıyor. Tersine bugün yağan yağmur ile daha arttı. İngil"
Ablam kanalı değiştirdi. Ablama dönerek "abla bak işte su kaynakları artık tükenmiyor, gitmeyelim" dedim. "Nora cazy de geliyor işte daha niye gitmek istemiyorsun ?" dedi. "İstemiyorum işte" dedim merdivenere giderken. Odama çıkıp telefonumu aldım ve Emirhan'a mesaj atıp salona geri indim. Ablama "ben Emirhan' la çıkıyorum , geç kalmam" dedim ve kapıyı çarpıp çıktım. Bara gitmek istediğimi söyledim ve barın önünde buluştuğumuzda elimi tutup içeri girdik.
Kırmızı mavi ışıklar ortamı aydınlatıyordu. Boş masanın birine geçtik. İçki istedik. Emirhan içki meselesine pek olumlu bakmasada onu dinlemedim. Daha önce içki içmemiştim ama sıkıntı olmaz diye düşündüm. İçkilerimiz gelmişti. Bir yudum aldım. Tadı ne kadar da iğrenç. Ama içeceğim. İlk yudumda başımda bir git gel olsada içmeye devam ettim. 2.bardağın sonunda başım dönme dolap gibi dönüyordu. Ayağa kalkmaya cesaretim yoktu. Emirhan 3. Bardağını yarılamış olsada onda bir tuhaflık göremiyordum. Zaten bulanıklaşmıştı heryer. Ağzımdan istemsiz saçma sapan şeyler dökülüyordu. Masaya tutunup ayağa kalktım. Dans edecektim. Elimi tutan elle masaya sersemleyerek geri döndüm. Emirhan daha fazla saçmalamama izin vermedi. Bardan beni çıkardı. Taksiye bindik gerisini hatırlamıyorum. Sabah uyandığımda yatağımdaydım. Kalktığımda başımda niraz ağrı vardı ama bu normaldi bence. Kalktık lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadım.salona indim. Kahvaltı hazırdı er zaman ki gibi. "Günaydın canım" dedi ablam gülümseyerek. Hiç birşey olmamış gibi. "Günaydın" dedim ,onu öpüp sandalyeme otururken. Ablam çay koydu ikimizede. Kahvaltıya başlayınca "abla ben buraya nasıl geldim ?" dedim kızmasından korkarak. "Emirhan getirdi" dedi çayından bir yudum aldıktan sonra.
Kafvaltıdan sonra ablam kalan malzemeleri toplamak için evde kaldı bende Emirhan' la konuşup mezarlıkta buluşalım dedikten sonra evden çıktım. Ablamda eşyaları toplayıp mezarlığa gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ AŞK (Bitti)
Science-FictionYer ve gök birlikte hareket etse ve birlikte karar verseler herşeye , onların önünde aşk durabilir mi ? Peki ya sevdiklerini yok etmemek için kendinden vazgeçer misin ?