Medya : nora
Uyandığımda hala nezarathanedeydim. Nerede olacaktım ki başka. Polisler geldi ve emniyetten çıktık. Bütün polisler bana çok kötü bir şey yapmışım gibi bakıyorlar iyi de ben ne yaptım ? Kırmızı bültenle aranacak kada ne yaptım ben ?
Arabaya bindik. Gittiğimiz yoldan daha önce hiç gitmedim. Ben 20 yaşındayım ama bu yolu ilk defa görüyorum. Orman yoluna benzeyen yolladan gide gide sonunda bir eve geldik. Büyükce bir evdi. İçeri girdiğimizde beni bir odadan diğet odaya götürdülerde götürdüler. Gözlerimi kapatıp bir yere götürdüler. Neresi bilmiyorum. Gözlerim açıldığında bir odadaydım. İçinde her şeyi olan bir oda. Ve çevremi sarmış silahlı FBI kuvvetleri. Biri eliyle sandalyeyi göserdi. Oturdum.
Adamlar tek tek çıktılar odadan. Silahlarını bana doğrultarak çıkıyorlardı. Canı yakan bir şey de buydu işte. Vatan haini olmuştum bir anda. Ben ne yapmıştım. Odaya baktım.Bir yatak kabine benzeyen bir banyo yine kabine benzeyen bir tuvalet ve lavabo. Hiç bir şey yoktu başka. Ne kıyafet ne televizyon ne de yiyecek. Buradan kurtuluşum yoktu anlaşılan. Suçumu bilsem de öyle tutulsam neyse ama suçumu bilmeden burada tutulmak canımı yakıyordu.
Bugün fazla ayakta kalmıştım. Ayaklarım ağrıyordu. Sandalyeden kalkıp yatağa uzandım. Çarşaflar temizdi. Yastığa koydum başımı biraz uyumuş olsamda hala çok yorundum. Bu odanın havasıda bunaltıyor , uykumu getiriyordu zaten. Yastığa başımı koymamla uyumam bir oldu.
Uyandığımda ışıkla aydınlatılıyordu oda. Akşam olmuştu heralde. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. İçeri takım elbiseli şık bir adam geldi.Korkmuştum. "ben Başkan Miryofery" dedi elini uzatarak.Elini tutmadan "nora" dedim. "Otur nora. Sana anlatacaklarım var" dedi. Yatağımın üzerine oturdum. "Neden burada olduğun konusunda bir fikrin varmı ?" dedi. Başımı hayır anlamında salladım.
Sakin bir sesle konuşmaya başladı "ağladığında yağmur yağıyor. Çok mutlu olduğunda güneş aşırı ısınıyor. Su kaynaklarının tükenmesinin sebebi bu" dedi. Nasıl yani şimdi ben ülkemin yok olmasına mı sebep oldum. "Peki burada ne kadar duracağım ? Ablamı görebilecekmiyim ?" dedim hızlı bir şekilde. "Buradan çıkış yok sana Nora , ablanı göremeyeceksin" dedi acımasız bir şekilde. Ağlamaya başladım.
"Ağlama Nora" dedi sakinleştirmeye çalışarak ama hayır olmuyordu. Ablamı şimdiden özlemiştim. Emirhan' ı saymıyorum bile. Bir daha anne ve babamın mezarına da gidemeyecektim. Ağlamaktan başka bir şey geliyordu içimden.
"Beni yanlız bırakır mısınız ?" dedim soğuk ve itici bir sesle.Adam bir şey demeden çıktı odadan. Ben ablamın küçük gıcığıydım şimdi ki halime bak. Ablamı göremeyeceğim dahi. Onunla yaptığım yemekler , yaşadığımız anlar aklımdan çıkmıyordu.Anlattığı masallar...
Gözlerimden dökülen yaşlara engel olamıyordum. Gerçekmiydi bunların hepsi. Şimdi bağırarak uyansam ablam "geçti canım kötü bir rüyaydı" dese olmazmıydı. Birden aklıma gelen anı ile gözlerimdeki yaşlar çekildi. Geçmişe döndüm.
Ablamla oturuyoruz salonda. Televizyon açık haberleri sunuyor spiker. Ablam anne ve babamın kaza sonucu vefat ettiği günü anlatmaya başladı. Aşı günümmüş o gün. Annem ve babam beni hastaneye götürürken fırtına ve yağmur başladım. Araba kaymış ve uçurumdan yuvarlanmışız. O arabadan sağlam çıkan tek kişi benmişim.
O gün de benim suçumdu. Ağlamasaydın yağmur yağmayacaktı. Araba kaymayacaktı. Tekrar ağlamaya başladım. Yatağın kenarında bulunan çekmeceyi açtım. İçinde defter ve kalem vardı. Ablama mektup yazacak onu Başkana verip ablama ulaşmasını sağlayacaktım. Defteri açtım ve başladım yazmaya ;
" Sevgili ablam
Ülkeme yaptığım kötülük yüzünden bir hücreye kapatıldım. Seni bir daha göremeyeceğim. Buradan ömrüm boyunca hiç çıkmayacağım. Beni bekleme. Git Türkiye'ye arkadaşınla orada hayatına devam et. Anne ve babamın katili de benim onu da biliyorum ama ben senin de katilin olmak istemiyorum. Git abla başka yere git mutlu ol. Beni öldüm farzet. Hayatında mutluluklar dilerim. Hoşcakal .
Kardeşin Nora "
Defterin o sayfasını yırttım . Az sonra yemeğimi getiren adama bunu Başkan Miryofery'ye vermesini söyledim. Umarım ulaştırır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZ AŞK (Bitti)
Science FictionYer ve gök birlikte hareket etse ve birlikte karar verseler herşeye , onların önünde aşk durabilir mi ? Peki ya sevdiklerini yok etmemek için kendinden vazgeçer misin ?