"Eğer O'na parmağını sürecek olursan yemin ederim buna pişman olursun ?"
Adam kayıtsız bir şekilde kızın üzerinde hafifçe doğrularak, korkudan beti benzi atmış adama baktı.
"Yok ya" derken bu tehdidi ne kadar umursadığı her halinden belli oluyordu."Elin kolun bağlı olduğu halde bunu nasıl yapacaksın çok merak ediyorum?"
Boğaç zorlukla yutkunarak yerde yarı baygın bir şekilde yatan ablasına dikti bakışlarını. Bu yaptığının bedelini çok kötü ödeyeceğini ve ablasının O'na kök söktüreceğini elbette biliyordu ama ablasını bu itin tecavüzünden kurtarmanın tek yolunun bu olduğu da su götürmez bir gerçekti.
"Ablam.....ablam Emir Yamaner'in nişanlısı" dedi tek nefeste.Ablasının yattığı yerden doğrulmaya çalıştığını görünce bakışlarını O'na çevirdi.
Gökçe yüzü gözü kan içinde olduğu halde "Kes sesini Boğaç" dedi ama sözlerinin adamı durdurduğunu gören Boğaç devam etti.
"Emir Yamaner" dedi daha kararlı bir halde "Yüzünün aldığı şekilden bu ismi tanıdığını anlamak zor değil. Ve eğer bu yaptığını kesmezsen başına gelecekleri ben bile tahmin edemem"
Adam küçücük odanın içinde deli gibi dolanıyordu şimdi.Aniden durarak aklına gelen ismi teyit etmek istedi.
"Şu gemileri olan Emir Yamaner mi?" dedi kuşku dolu bir sesle.
Boğaç kafasını sallayarak adamı onaylarken bir parça olsun rahatlamış görünüyordu.Gökçe ise , sindiği köşede bu kabusun bir an önce her ne şekilde olursa olsun bitmesini istiyordu ama iki adamın konuşmalarını duyduğunda kabusun asıl şimdi başladığını o ruh hali içinde bile anlayacak bir haldeydi.
Boğaç'ın dedikleri adamı yeniden hiddetlendirmişti şimdi.Sinirle Boğaç'ın üzerine yürüdü.
"Ulan it!!! Madem Karun kadar zengin bir enişten var neden bizi günlerdir uğraştırıyorsun"
Adamın yüzü mutlulukla parlıyordu şimdi."Mahmut!!!" diye dışarıda nöbet bekleyen adamlarından birine seslendi.Adam anında içeriye girerek patronunun emirlerini beklemeye başladı.
"Alın bunları bir güzel temizleyin"Kısa bir duraksamanın ardından kafası ile Gökçe'yi işaret ederek
"Uslu durun yoksa hepinizi yakarım" dedi.Ardından Boğaç'a dönerek "Dua et ki doğru söylemiş ol.Eğer yalansa yemin ederim ikinizi de buna pişman ederim ve buna ablandan zevkle başlarım" dedi.
Kendisine borçlu oldukları parayı Emir den isteyeceklerini anlayan Gökçe deli gibi bir telaşla ayağa kalkmaya çalıştı ama günlerdir burada kapana kısılmış olduğundan bacakları O'nu taşımadı ve adamın ayaklarının dibine yığıldı.
İçinde bulunduğu bu küçük düşürücü durum umurunda bile değildi.Yıllar evvel Emir'in kendisine yaptıklarının yanında bu adamın ayaklarına kapanmak Gökçe için hiçbir şeydi.
"Lütfen" dedi yalvaran bir tonla" O'nu aramayın...bir işe yaramaz" dedi O'nun kendisi için kılını bile kıpırdatmayacağından son derece emin bir şekilde.
Adam yere eğilerek Gökçe ile aynı seviyeye geldi.Aç ve alaycı bakışlarını kızın üzerinden çekmeden uzanıp yanağından makas aldı ve "Biz yine de şansımızı deneyelim.Tamam hoşsun güzelsin ama yarım milyon da etmezsin be güzelim" dedi kızı daha da şok ederek.
Gökçe "Ne...Ne yarım milyonu !!!" diye haykırarak kardeşine döndü.O'nun utançla yere baktığını görünce "Bu ne demek Boğaç.Nasıl bu kadar salak olabilirsin" dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Geçen Yıllar
RomanceAradan geçen yıllar kalpteki yangınları dindirebilir mi? Ya da kalp kırıklıkları zamanla kendini onarabilir mi? Bir kadın onca acıyı çekmesine karşın dimdik durabilir mi ayakta? Ya da bir adam kadının ihaneti karşısında hem sevgisini hem de nefret...