İlk Korkular

9.8K 785 45
                                    

Emir'in çıkmasının hemen ardından açılan kapıya endişeli bir şekilde baktı Gökçe. Yeniden bir tartışmayı kaldıracak enerjiyi henüz depolamış değildi. Odaya giren hemşireyi görünce rahatladı. Kadın gülümseyen bir yüzle "Çıkış işlemleriniz yapıldı. Size yardımcı olmamı ister misinz?" Gökçe teşekkür ederek kadının yardım teklifini reddetti. "Ben hallederim" dedi ama ortalıkta kıyafetlerini göremeyince çaresiz bakışlarını yardım dilercesine kadına çevirdi. "Kıyafetlerim nerede benim acaba" Hastaneye baygın bir halde geldiği için üzerinde ki pijamalara ne olduğunu bilmiyordu.

"Burada sizin için bir çanta var. Sanırım istediğiniz her şey burada mevcut"

Kadına tekrar minnetle bakan Gökçe yavaş bir şekilde yataktan kalktı. Hemşire sanki az sonra düşecekmiş gibi bir kol mesafesinde duruyordu. Kadının yanında soyunmak istemediğinden "Gerisini ben hallederim" dedi kadını kibarca kovarak ama kadının odadan çıkmak gibi bir niyeti yoktu. "Bedeniniz yeterince güçlü değil. İzin verin yardım edeyim size. Hiç birimiz burada düşmenizi istemeyiz"

Kadının çıkmayacağını anlayan Gökçe sessiz kalarak bu durumu kabullendi. Üzerinde ki kıyafetleri çıkarırken bu işi tek başına yapamayacağı gerçeğini kabullendi. Bu durum canını sıksa da aklını bulandıran çok daha önemli konular vardı. Emir'in peşini kolayca bırakmayacağının farkındaydı. Adama olan borcunu ödemek için iki senesini feda etmişti ama bu iki senenin bir ömre bedel olacağını düşünememişti. Üzerini giyinmek için harcadığı çaba oldukça yormuştu genç kadını ve yeniden yatağa uzandı. Gözlerini kapar kapamaz uykuya dalacak kadar bitkindi.

Aykut'tan öğrendikleri ile deliye dönen Emir nasıl sakinleşeceğini bilmiyordu. Hakan gibi serseri kılıklı bir adamın Yiğitoğlu Holding gibi sektörde hatırı sayılır yeri olan bir şirketin sahibi olması akıl alır gibi değildi. Adamın Gökçe'nin hayatında ki yeri sinirlerini zaten bozuyordu şimdi ki durum ise katlanılacak gibi değildi. Odadan çıkan hemşireyi görünce geçici olarak düşüncelerinden sıyrıldı. Kadına verdiği kısa bir baş selamının ardından yanından geçerek odaya girdi. Gökçe'yi hazır bir şekilde kendisini beklerken bulacağını zannederken onu yatağa kıvrılmış uyurken görünce adımlarını yavaşlattı. Geceden beri en yakın dostu olan koltuğu yatağın kenarına çekti. Yorgun bedenini boş bir çuval gibi bıraktı. Eli çenesinin altında bir bebek masumluğunda uyuyan Gökçe'yi izlerken onun Hakan hakkında ki gerçeğin ne kadarını bildiğini merak etti. En çok da bundan sonrasını düşündükçe deliriyordu. Hakan'ın o çulsuz haliyle diklenmesine tahammül edemezden her bakımdan güçlü bir Hakan karşısında Gökçe'yi daha ne kadar yanında tutabileceğini bilmiyordu. Gerçi istese Gökçe'yi sonsuza kadar herkesten saklardı ama bunu Gökçe'ye yapmaya hakkı olmadığı gerçeği de bir balyoz gibi iniyordu beynine.

Gökçe gözlerini açar açmaz Emir'in kendisine bakan bakışları ile karşılaştı. İkisi de gözlerini birbirinden çekmedi uzun bir süre. Her ikisinin de aklından binlerce düşünce aynı anda geçiyordu. Her ikisi de çaresizdi ve bunu bir diğerinin bilmesini istemiyordu. Bakışmalarını kesen Emir oldu.

"Daha iyi misin?"

Gökçe üzerinde ki ince pikeyi iterek ayağa kalktı. Başı her an dönecekmiş gibi temkinli ve yavaş hareket ediyordu.

"İyiyim"

Emir'e aldırmadan yatağın yanında ki ayakkabılarını ayağına geçirdi. Yeniden Emir'e döndüğünde son derece kararlıydı. "Seninle gelmiyorum"

Emir de zaten aksini beklemiyordu ama sinirleri oldukça bozuktu ve Gökçe de sabrını oldukça zorluyordu.

"Uzatma Gökçe" dedi sadece ve koluna girerek onu kapıya yönlendirdi. Onun kolunu kurtarma çabalarına ve itirazlarına aldırmadı. Gökçe de çok direnemedi zaten. Çünkü bunun manası olmadığını bilecek kadar tanıyordu Emir'i. O ne isterse onu yapan bir adamdı ve onun karşısında durmanın ne kadar zor olduğunun en büyük kanıtıydı genç kadının yaşadıkları.

Sensiz Geçen YıllarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin