Odada resmen ölüm sessizliği kol geziyordu. Herkes birbirini tartan gözlerle süzerken kimsenin ağzından tek kelime çıkmıyordu. Kuşkusuz aralarında en rahat olan Hakandı ve bu da beden dilinden oldukça net bir şekilde belli oluyordu. Rahatça yaslandığı sandalyeden öne doğru eğildi.
"Bunca yolu bir iki üç tıp oynamak için gelmedik herhalde?"
Emir elinde çevirdiği kalemi masanın üzerine fırlatarak Hakandan yana eğildi. Tam bir şeyler diyecekti ki kapı hafif bir tıklamanın ardından Cemal hızla odaya daldı.
"Geciktim. Üzgünüm önemli bir görüşmem vardı" dedi umursamaz bir ses tonu ile.
Hakan daha ilk anda sinir olduğu adama bakarak yeniden arkasına yaslandı.
"Siz halledin işlerinizi biz bekleriz. Zaten yaptığımız tek şey bu değil mi Gökçe?" dedi alaycı bir şekilde. Gökçe'nin odadaki varlığını o an fark eden Cemal şaşkınlıktan ve sinirden kocaman olmuş gözlerle Gökçe'ye bakakaldı.
"Bu kadının burada ne işi var. Kim izin verdi bunun buraya girmesine?"
Şirkette söz hakkı varmış gibi konuşması Emir'i deli etse de ilk hamle Hakandan geldi. Hızla kalkarken devirdiği sandalyeyi umursamadan Cemal'in dibine kadar girdi.
"Haddini bil" dedi tehlikeli bir yumuşaklıkla ve ardından bakışlarını Emir'e çevirdi.
"Gökçe hanım bu ortaklıkta ki tek yetkili isim. Onun bilgisi ve imzası olmadan tek kalem oynamayacak. Önce bu konuyu halledelim ona göre ilerleyelim. Bir itirazınız varsa eğer ne siz zaman kaybedin ne de biz"
Emir'in ne kadar gergin ve sinirli olduğunu anlamayan Cemal "Olmaz öyle şey" dedi "Hırsızlıktan mimli bir kadına güvenecek değiliz"
"Cemal!!!"
Emir'in haykırırcasına çıkan sesi Gökçe'nin umurunda bile değildi. Masanın üstünde ki dosyaları toplayarak "Gidelim" dedi. Hakan da onunla aynı fikirde ayağa kalktı.
"Bu iş başlamadan biter. Avukatlar fesih işlemleri için sizinle irtibata geçerler" dedi Aykut'a hitaben
Hakan tam kapıdan çıkacakken Emir'in sesi ile yerinde çakıldı.
"Cemal bey bu şirketin finans müdürü. Kiminle ortaklık yapacağımıza karışma yetkisi yok" Adama sinirli bir bakış atarak "Buna hakkı da yok" dedi. Cemal duyduğu her kelime ile daha da gerilirken sessiz kalması gerektiğinin fakındaydı.
"Benim Gökçe Hanım ile birlikte çalışmaktan yana bir sıkıntım yok" diyerek devam etti. "Gökçe hanımın varsa şayet onu bilemem"
Gökçe'nin çekip gitmemesi için onu kışkırtması gerektiğini biliyordu.
"Lütfen oturun. Kaldığımız yerden devam edelim"
Hakan ne düşündüğünü anlamak istercesine Gökçe'ye bakarken onun kolayca pes etmeyeceğini biliyordu. Gözlerinden aldığın onayı ardından geriye döndü ve kalktığı yere rahat bir şekilde oturdu.
"Pek bir yerde kaldığımız söylenemez ama devam edelim bakalım" dedi son derece alaycı bir üslupla.
Gökçe şaşkınlık içinde Hakan'ı izliyordu. Onun tanıdığı Hakan hiç böyle olayların adamı değildi. Konuşurken ki rahatlığı ve hükmedici hali onu bambaşka bir adam yapıyordu ki Gökçe bu Hakan'ı da çok sevdi.
Sonrasında geçen iki saat iki tarafında kendince uygun olanı kabul ettirmeye çalışması ile geçti. Toplantı boyunca çok konuşmayan Gökçe ve Cemaldi. Gökçe Cemal'in kendisine iğrenircesine bakmasını umursamazken bu bakışların farkında olan Emir içten içe kuduruyordu. Gökçe ne yapmışsa Emir'e yapmıştı ve Cemal'in Gökçe'ye hesap sormasına izin vermeye hiç niyeti yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Geçen Yıllar
RomanceAradan geçen yıllar kalpteki yangınları dindirebilir mi? Ya da kalp kırıklıkları zamanla kendini onarabilir mi? Bir kadın onca acıyı çekmesine karşın dimdik durabilir mi ayakta? Ya da bir adam kadının ihaneti karşısında hem sevgisini hem de nefret...