Gökçe sessiz bir şekilde oturuyordu Hakan'ın yanında. Emir'i orada o şekilde bırakmak hiç hoşuna gitmemişti. Adamın iki büklüm hali gözünün önünden gitmiyordu. Ona üzülüyor olduğu için kendine de kızıyordu ama yine de içine sinmiyordu."Ona vurmak zorunda değillerdi"
Hakan yanında oturan kadına cidden mi der gibi baktıktan sonra bakışlarını yeniden yola çevirdi.
"Saçmalama Gökçe" dedi sesinin yüksek çıkmasını engelleyemeyerek. "Adamın sana yaptıklarını ne çabuk unuttun"
"Elbette unutmadım ama bu benim de onun gibi olmamı gerektirmez"
"Tabi ki gerektirmez ama o itin artık her şeyin değiştiğini anlaması lazım. Ona muhtaç değilsin. Ona bir kuruş bile borcun yok..."
"Haklısın ona yok ama sana var. Yani değişen bir şey yok"
Hakan kırgın bakışlarını Gökçe'nin üzerine dikti.
"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun. Eğer öyleyse..."
Ağzından çıkanları idrak eden Gökçe hızla Hakan dan yana döndü. Af ve özür dileyen bakışlarını Hakan'a diktiğinde genç adamın içinde ki kırgınlık çoktan uçup gitmişti.
"Sana kırılmadım Gökçe. Ne demek istediğini anlıyorum ama artık herşey gerçekten de çok değişti. Ben artık kaçmaktan yoruldum. Hoş artık neden kaçtığımı da anlamıyorum ya neyse. Benim olanları geri aldım ve artık geri adım atmak yok. Sen benim hiç olmayan kardeşimsin biliyorsun ve benim olan ne varsa senin. Ben neysem sende osun bundan sonra"
Genç adamın dediklerini düşünen Gökçe bir süre sessiz kaldı. Sorular kafasının içinde dönüp duruyordu ve düşünmekten beyni çatlayacaktı.
"Bundan sonra ne olacak" dedi kısık bir sesle
"Herşey sil baştan değişecek. Oyun baştan yazılacak ve ipler bu sefer bizi elimizde"
"Neden yaptın bunu. Yıllarca reddettikten sonra neden beni bu yükün altına soktun"
Derin düşüncelere dalma sırası Hakandaydı şimdi. Söyleyecek o kadar çok şeyi vardı ki aslında içinde biriken.
"Bunun sonucu senin için iyi olsa da aslında bunu uzun zamandır düşünüyordum"
Yoldan ayırıp Gökçeye çevirdiği bakışları akıtamadığı gözyaşları yüzünden ışıl ışıldı.
"Annemi çok özledim"
Gözlerini ve burnunu direksiyona yasladığı koluna sildikten sonra yeniden Gökçeye baktı. "Böyle yaptıkça ondan daha çok uzaklaşıyormuşum gibi geliyor. Her gece rüyamda görüyorum onu. Sanki bana bir şeyler söylemek istiyor gibi"
Gökçe uzanıp dikkatli bir şekilde boynuna sarıldı. Hakan gözlerini yoldan çekmeden Gökçe'nin tepesini öptü.
"Ne yapmak istersen yanındayım ama borç benim borcum"
Hakan içinde ki mutsuzluğa inat güçlü bir kahkaha attı. "Tamam borç senin borcun. Azar azar ödersin"
Gökçe kaşlarını kaldırarak "Nasıl olacakmış o öyle"
"Şöyle olacak güzelim seni kendime özel asistan olarak işe alacağım ve oldukça dolgun bir maaş vereceğim. Sende o maaşınla yaklaşık otuz sene de bana olan borcunu ödeyeceksin bu kadar basit işte"
Gökçe kaşlarını çatsa da ağzından çıkan kıkırtılara engel olamadı. Paranın bu adamı asla değiştirmeyeceğini biliyordu ama karılaşacağı engellerden de ürkmüyor değildi. Yaşadıklarını az çok biliyordu ve onu kolay günlerin beklemediğinin de farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Geçen Yıllar
RomanceAradan geçen yıllar kalpteki yangınları dindirebilir mi? Ya da kalp kırıklıkları zamanla kendini onarabilir mi? Bir kadın onca acıyı çekmesine karşın dimdik durabilir mi ayakta? Ya da bir adam kadının ihaneti karşısında hem sevgisini hem de nefret...