Emir O'nu yerden kaldırarak kucağına aldı ve yaptığı bir hareketin ardından arabaya yürüdü.Gökçe'yi özenle arka koltuğa yatırdıktan sonra yanlarına gelen korumasının kalan parayı adama vermesini izlemeden gaza bastı.Sonra aklına gelen bir şeyle cebini çıkardı ve hala adamın yanında duran korumasını aradı."Boğaç'ı sor" dedi ve telefonu kapadı.Arada arkayı kontrol ederek hızla eve doğru yol alırken aslında en doğrusunun hastaneye gitmek olduğunu biliyordu.Ama hem Gökçe'nin hem de kendisinin bir polis sorgusunun içine girmesini istemediğinden Aykut'u aradı.
"Beş dakikaya sendeyim" dedikten sonra aile doktorlarını aradı ve ona en kısa zamanda verdiği adreste olmasını söyleyerek telefonu kapadı.
Gökçe arka koltukta hala baygın bir şekilde yatıyordu.Emir kısa aralıklarla O'nu kontrol ederken Aykut'un evine gelmişlerdi bile.Telefonun çaldığını duyunca arabadan indi.
"Efendim Gürsel" dedi sinirden kaskatı olmuş bir sesle
"Söylediğiniz kişiyi başka bir yerde bırakmışlar efendim" dedi.
"Tamam.Ne kadar bağlantın varsa hepsini devreye sok ve bana bu adamları bul.En kısa zamanda" dedi ve cevabı beklemeden telefonu kapadı.
Beş dakika sonra kucağında Gökçe ile beraber Aykut'un kapısındaydı.Aykut O'nu görünce birden afalladı.
"Tanrı aşkına sen ne yaptın!!!" diye haykırsa da Emir'in O'na laf anlatacak hali yoktu. Saçları Gökçe'in yüzünü kapadığı için Aykut'un O'nun kim olduğunu anlamasına imkan yoktu.
"Kim bu?" diye sordu Emir Gökçe'yi içeride ki misafir odalarından birinde ki yatağa yatırırken.
O'na cevap vermeden Gökçe'in yüzünde ki saçları kenara çekti ve oldukça kötü hırpalanmış olsa dahi Gökçe'yi hemen tanıdı.
"Aman Tanrım!!! Gökçe bu" diye inledi acı içinde.
Sonra ki yarım saat neredeyse ışık hızıyla geçti.Emir geride durarak doktorun Gökçe'yi muayene etmesini izledi.Tamamen sessizdi. Kendini olaydan soyutlamış gibi bir hali vardı.Aykut gerekli soruları soruyor ve doktorda yanıtlıyordu.O'nu bu halde görmek kabullenmek istemese de Emir'i oldukça etkilemişti ve kendisine yaptığı onca şeyden sonra hala bunları hissediyor olmayı da kaldıramıyordu.
"Bu ilaçlar ve iğne O'nu sakinleştirecektir ama benim size tavsiyem tam teşekküllü bir hastanede kontrolden geçmesi"
Emir elleri ceplerinde dışarıyı izliyordu ve doktor tam odadan çıkmak üzereyken döndü ve "Teşekkür ederim her şey için" dedi.
Gökçe doktor O'nu muayene ederken kendine gelmiş ve kısa aralıklarla tekrar kendinden geçmişti.Aradan ne kadar geçtiğini bilmediği bir zaman dilimi boyunca uyudu.Uyandığında Emir'in ve Aykut'un odanın bir köşesinde sessizce konuştuklarını duydu.
Aykut!!! Hemen tanımıştı O'nu.Emir'in en sevdiği arkadaşlarından birisiydi ve O'na en içten ve samimi yaklaşan da O olmuştu zaten.Gözlerini yumarak içinde bulunduğu durumu sindirmeye çalıştı.Aklı o kadar karışıktı ki buraya nasıl geldiğini bile hatırlamıyordu.
Aykut'un "Şimdi ne yapacaksın abi?" demesi üzerine elinde olmadan dikkat kesildi ve gözleri kapalı bir şekilde konuşmayı dinlemeye başladı.
"Bilmiyorum ama O'nu sokağa atamazdım değil mi?" dedi alaycı bir şekilde."Kusura bakma aklıma götürecek başka kimse gelmedi" dediğinde Gökçe Aykut'un evinde olduğunu anladı.
"Herhalde" dedi Aykut Emir den çok daha alaycı bir şekilde "Eve götürecek halin yoktu.Güniz kesin seni öldürürdü" dedi.
Emir kısa bir kahkahanın ardından "Kesin öldürürdü" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Geçen Yıllar
RomanceAradan geçen yıllar kalpteki yangınları dindirebilir mi? Ya da kalp kırıklıkları zamanla kendini onarabilir mi? Bir kadın onca acıyı çekmesine karşın dimdik durabilir mi ayakta? Ya da bir adam kadının ihaneti karşısında hem sevgisini hem de nefret...