Geçmiyormuş ya, geçer gibi yapıyormuşta bitmiyormuş. Olay unutamamak falan değil. Unutanlar da unutulanlar da vazgeçenler de vazgeçmeyi bekleyenler de yolunda. Ama yaşananlar pek yoluna giremiyormuş gibi. O varken yapacak şeyler öyle bir sıkışıyorduki, şimdi gün başlayamadan bitiyor. O varken gün öyle bir yetmiyorduki 24 saate 34 saat sığdırıyorduk sanki. Gecelerden çalıp sabahlara erken başlıyorduk. Sırf daha çok vakit geçirelim diye. Şimdi geceler daha geç bitiyor. Belki bitemiyor bile. Bitmiyor, sabahlar başlıyor. Uyuyor gibi bir şeyler yapıyor insan. Sonra tekrar akşam oluyor.
Yoruluyorsun. Hemde hiçbir şey yapamadan. Unuttum diyorsun, geçti diyorsun. Kendini hatırlatmanın en güzel yolunu buluyor. Bi götlük yapıp mesaj atıyor, alt üst oluyorsun. Belki takmıyorum diyosun ama kendi kendine kuruyosun. Aslında birer oyundan ibaret biliyorsun. Yine de yeniliyorsun. Aferin! Yanında biri yapsa sakın dersin. Sakın inanma, kandırıyor dersin. Bunun farkındasın. Canı yansın istemezsin çünkü. Ama sen kalbinin acısını dahi önemsemiyorsun.. Daha önce demiştim ya. Bazı şeyleri hakediyorsun.
Bazı şeylerin en kötüsünü yaşıyorsun, haketmeye haketmeye. Ama ne sen gidebiliyorsun ondan. Ne o gelebiliyor sana. Ağlıyorsun gecelerce, unutamıyorsun o beynine işleyen sözleri. Ondan sana hiçbir hayır yok biliyorsun ama beynine söz geçmiyor. Yine bir geceyi böyle bitiriyorsun.
Geri dönsün diye bekliyorsun, kimse onu senin kadar sevemeyecek diyorsun değil mi? Kimse senin kadar canının içine soka soka sevemeyecek ve kimse sana onun verdiği değeri vermeyecek. Ama hiçbir zaman gittiğini kabullenemeyeceksin galiba, hiçbir zaman seni onun gibi bırakan biri olmayacak belki, bunu göz önünde tutmuyorsun.