Bölüm şarkısı: Shawn Mendes-MercyÖNEMLİ NOT: KURGU TAM ANLAMIYLA İKİNCİ BÖLÜMDE BAŞLIYOR. BU BÖLÜM GİRİŞ BÖLÜMÜ; ANA KARAKTERİMİZİN HAYATI VE GEÇMİŞİ HAKKINDA BİLGİLER İÇERİYOR. BU BÖLÜMÜ YAZMALIYDIM ÇÜNKÜ BAZI OLAYLARIN ALTINDA YATAN NEDENLERİ AÇIKLAMALIYDIM.
İyi okumalar💓
*******
2016, Günümüz
Her zaman çok sevilmeyi, değer görmeyi istedim. Ancak işler hiç istediğim gibi gitmedi. Sevgimin karşılığını ne babamdan ne de sevdiğim adamdan alabildim. Etrafımda beni seven birileri tabiki vardı. Ancak ne kadar kendime bunu anlatsamda, sevgi beklediğim iki insandan karşılık alamamak içimde büyük bir boşluğa sebep oldu. Eksik hissetmiştim, hala öyle hissediyordum.
Sabahın erken saatlerinde, kahvaltı masasında bunları düşünüyordum. Babamın ağır bakışlarını üzerimde hissederken masada yerini almış olan ailemde dolaştı bakışlarım. Deniz yine babama yaranmakla meşguldü; dün kaç gol attığını anlatıyordu. Ceren ise daha yeni yemek yemeyi öğrendiği için dökerek yemeye çalışıyordu. Annem her zamanki gibi çekingen bir tavırla yemek yerken, babamdan gelecek emirleri bekliyordu.
Tabiri caizse para içinde yüzüyor, muhteşem bir evde yaşıyorduk. Deniz'in de benimde son model arabalarımız vardı ve İstanbul'un en iyi üniversitesinde okuyordum. İstanbul'un en tanınmış ailelerindendik. Ama sorun şu ki; hiçbir şekilde aile tabirine uymuyorduk.Ben kardeşlerimin en büyüğüyüm. Babam beni hiç istememiş zamanında. Beni, doğmadan önce hep erkek olarak hayal etmiş. Bu yüzden annemle şiddetli tartışmaları bile olmuş. İki yıl sonra Deniz olunca annemler eski hallerine dönmüşler ama ben yıllardır babamın sevgisini kazanabilmiş değilim. Küçüklüğümden bu güne kadar ne hata yapmış olabileceğimi düşünüyorum ama mantıklı bir sonuca ulaşamıyorum.
Deniz benden iki yaş küçük olmasına rağmen çocuk gibi diyebilirim. Küçüklükten beri 'babasının aslan oğlu' sıfatıyla büyüdüğü için böyledir belkide. Ben hiç böyle sevilmedim. Onunla pek bir abla kardeş ilişkimiz de yok zaten. Daha çok kanka gibiyiz; en anlaşamayanlardan.
Ceren ise daha üç yaşında olan en küçüğümüz. O da kız ama babam onu el üstünde tutuyor. 'Prensesim' diyerek her gün başını okşuyor. Yani bu ailenin dışlanmış ferdi benim.
Kahvaltı boyunca her sabahki, rutin hayat sorgumu yapıp odama çıktım. Kıyafetlerimi değiştirdikten sonra, üniversitemizin zorunlu kıldığı altın sarısı işlemeleri olan armayı gömleğime dikkatlice taktım. Saçlarımı acele etmeden taradıktan sonra çantamı da alıp aşağı indim. Annemin yanağına sulu bir öpücük bıraktıktan sonra arabama binip okul yolunu tuttum.
Okul bahçesinden giriş yaptığımda derin bir nefes aldım. Evdeyken hep diken üstündeydim sanki. Çıkabilecek herhangi bir tartışmayı engellemek içindi bu kendimi sınırlamam. Çünkü babam en ufak sorunu büyütmeyi ve beni kırmayı severdi. Okulda daha rahat ve sakindim. Bu yüzden okula vardığımda sanki hafifliyordum.
Sakin adımlarla kampüsün içindeki favori mekanıma ulaştım. Bizimkiler her zamanki masamıza yerleşmiş uyuklamaktaydılar.
"Günaydın" dedim gülümseyerek.
"Günaydın mı? Bugün sınavlar başlıyor, gün çok aydın tabi." dedi Ece mutlu gibi görünerek. Ters bakışlarımı ona yolladım. Bu tavrımı umursamadan sandalyesini bana yaklaştırdı. İşte başlıyorduk. 'Ece ile Kampüs Sabah Haberleri'ne hoşgeldiniz!'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çete Savaşları
Novela JuvenilGençlerin kendini denediği, ünlendiği ya da dibe gömüldüğü yerdi Karaduman Çeteleri... Herkesin hayali ise ya Yıldırım Çetesi'nde ya da Kara Çete'de olmaktı. Fakat Karaduman Çeteleri'nde bu o kadar da kolay değil. Savaşmadan hiçbir şey alamazsınız! ...