" Be-ben böyle olsun istememiştim, üzgünüm Iğis. " Iris burnunu çekti ve Rose'a baktı. " Ö-önemli değil Rose. Sana o büyü-büyüyü zorla yaptıran be-be-bendim. Fakat kötü bir şey olmayacağı ya-yazıyordu. " Iris, taktığı güneş gözlüğünün altından yaşlı gözlerini sildi.
" Yalnız, bu büyünün kötü sonuçlarını biliyorsunuz değil mi? " Konuşmaya dahil olmaya karar veren Scorpius, artık bütün dikkatleri kendisine çekmişti.
" Ne? " Yates'te suskunluğunu bozmaya karar vermiş olmalı ki; Albus'un sözünden sonra hızla konuştu:
" Bu büyünün yan etkisi mi var? Kuzenime ne olacak? Ölmeyecek, değil mi? Yani- "
" O kadar önemli bir şey değil bildiğim kadarıyla. " Scorpius'un, 'bulanık' Yates'e cevap vermesi 3 çocuğu da şaşırtırken, Albus'un kafasında 'Acaba Scorpius adam mı oluyor?' ya da 'Kızların yanında böyle mi yapmak istemedi?' soruları ve birkaç soru daha belirdi. Çok da umursamadı.
Fakat Albus, bu sorulara daha sonra cevap bulması gerektiğini biliyordu.
" Ne peki? Ba-bana ne olacak? " Scorpius zorlukla yutkunurken, artık herkes daha çok korkmaya başlamıştı.
" Saçların ve gözlerin sadece bu renkte kalmayacak. " Hepsi şaşkın bakışlarla Scorpius'a bakarken, (eh, Iris güneş gözlüğünden dolayı kararık bir Scorpius'a bakıyordu-) Scorpius devam etti.
" Mavi, Yeşil, Mor, Siyah, Beyaz.. " Herkesin ağzı, şaşkınlıktan oval bir hal almıştı:
" Yani bu yüzden Bayan Karenina'ya götürmek zorundayız. Hiç kimse bilmeden, duymadan- " Scorpius'un sözünü Albus kesmişti:
" Çoğu kişi duydu bile. Olay anından sonra bir kıza sordum, kıkırdayarak bana Iris'i gösterdi. Onu öyle koşarken herkes görmüş olmalı. Bütün okula yayılmıştır- " Iris'in hıçkırıkları tekrardan kendisini gösterirken, Albus dediklerine pişman olmuş halde Iris'a döndü.
" Be-ben özür dilerim yani öyle demek istemedim- " Iris ayağı kalktı.
" Böyle olacağını biliyordum! Herkese, her şeye rezil oldum! " Kızla ağlayarak arka bahçeden çıkarken, Scorpius'ta ayağı kalkıp onu takibe gitmişti. Şimdi, arka bahçede sadece dört Gryffindorlu çocuk kalmıştı.
" Onu yarın revire götürelim. " Andy, Scorpius'un fikrine uyduğunu belirter şekilde konuştuğunda, herkes kabul etmişti.
" Bu halde hiçbiğ yeğde dolaşamaz. Tanğı'ya şüküğ ki yağın cuma, sonğa da haftasonu vağ. Yağın okula gitmez. Dersleği kaçığacak ama ben onu çalıştığığım çünkü ona kesin biğ boğcum vağ.- " Albus, Rose'u dinlememişti ve sözünü kesmişti. Aslında, kızın sözünü kestiğinden bile haberi yoktu.
" Scorpius, kütüphanede miydi Rose? " Herkesin kaşları çatılmıştı.
" Ne? "
" Scorpius'u kütüphanede gördün mü, Rose?! " Albus'un sesi nedensizce yükselirken, kızıl saçlı kız biraz korkmuştu.
" E-evet. O-onu göğdüm. Kitap kağıştığıyoğdu. Ne-neden soğdun? " Albus ayağı kalktı ve sonunda düşüncelerini açıklamaya başladı:
" Bence, o büyüyü Scorpius yaptı! Ya-yani, sen doğru şeyler yaptın çünkü sen Hermonie Weasley'in kızısın! Sen hata yapmazsın! Daha önceden de annenin öğrettiği büyülerle mükemmel şeyler yapıyordun. Bence Scorpius bize bir kin besliyor ve bu yüzden en masumumuzu, Iris'ı kullandı- "
" Eski defteğleğ kapandı, Albus! Kıza ne kadağ yağdım etmeye çalıştığını göğmedin mi?- "
" Eski defterler kapandı mı? " Albus bu cümleyi alayla söylemişti. O kadar sinirliydi ki, her yere 'Avada Kedavra' büyüsü fırlatmak istiyordu. Tabi, o büyüyü yapabilseydi.
" Hah! Eski defterler kapanmışmış- yolumuza Scorpius çıktığında hiç öyle demedi- ona 'bulanık' dedi- o bir Malfoy!- herkes dalga geçti!- o bir Malfoy!- ona 'bulanık' dedi!- " Albus, sinirden artık ne dediğini bilemez hale gelmişti. Onu bu kadar sinirlendiren neydi?
Bir Malfoy olması mı?
Yates'e 'bulanık' demesi mi?
Iris'e büyü yapması mı?
Yoksa hepsi mi?
Albus, soluklanmak adına biraz durdu ve düşünmeye başladı. Daha sonra şunu farketti: 'Avada Kedavra' atmak istediği kişi kesinlikle Scorpius'tu. Nedensizce ona 'Avada Kedavra' yollamak istiyordu. Hatta belki de-
" Albus, sakinleş. " Son anda delirmek üzere olduğunu fark eden ve saçlarını delicesine çeken Albus, durmuştu.
" Scorpius yaptı. Scorpius yaptı. " Rose'da lafa atlamıştı: " Biği bana olayı anlatabiliğ mi? " Albus tamamen kendine gelmeye çalışarak, anlatması için eliyle Andy'e işaret yaptı:
" Biz, Gryffindor Binasına doğru yürüyorduk. Sonra; kütüphane tarafından Scorpius'un geldiğini gördük. Hemen bize laf attı:
" Vay, vay. Sevgili kız arkadaşlarınızı kütüphanede yalnız bırakıp, başka kız mı kesmeye çalışıyorsunuz? " Yates hızla cevap verdi: " En azından senin gibi akşam akşam kütüphaneden Iris ile Rose'u gözetleyip, dönmüyoruz. "
Yates bunu söyleyince, Scorpius kalakaldı. Sanki gerçeği ele çıkmış gibi. Yani orada cidden gözlüyomuş gibi. Hepimiz şüphelendik ama- " Albus, biraz sakinleştikten sonra konuşmaya başladı: " Bir düşünün, ben Iris'ı bulduğumda, Scorpius ile birlikteydi. Scorpius önceden kütüphanedeyse nasıl Iris'ı hemen buldu? "
" Olayı göğdü çünkü!- "
" Hayır, onu o yaptı! Sırf bize yakınlık kurabilsin diye Iris'i kullanıyor. Yates'e 'bulanık', bize Aldus ile Anby derken hiç de dost canlısı gözükmüyordu! " Rose, cevap vermek yerine biraz düşünmek istemişti. Albus'un söyledikleri, cidden mantıklıydı. Zaten Albus, Rose'a şu ana kadar hiç yalan söylememişti. Söylemezdi de.
" E-en azından, biğaz deneyelim Scoğpius'u. Onu kendi silahıyla vuğuğuz sonğa. " 3 çocuk, Rose'a uyduğunu belirter biçimde başını salladı. " Ona iyi davranalım. Bakalım o bize nasıl davranacak, ne yapacak. " Tekrardan, hepsi Albus'u başıyla onayladı. Şimdi tek yapacakları, biraz oyunculuk yeteneklerini kullanmaktı.
Cuma günü, Iris derslere katılmamıştı; revirde büyücü ilaçlarıyla düzelmeye çalışıyordu. Hatta Scorpius'un dediğine göre saçları ve gözleri renk değiştirecekti ki- bunu cuma günü, öğlen arasında görebilmişlerdi. Iris'in saçları kırmızıdan mora dönüşüyordu.
Rose, kızın bütün ödevlerini almıştı. Her tenefüste, revire gidip kıza dersi kısaca anlatıyordu. 5. dersin sonunda tekrar gittiğinde, kızın uyuduğunu gördüğü için o gün bir daha ders anlatmadı, ödevlerini odasına bıraktı.
Albus, Andy ve Yates'in şüpheleri artıyordu. Scorpius, kızın saçının renginin dönüşeceğini nereden bilebiliyordu?
" Çünkü, büyüyü o yaptı. "
Yates, içinde hala bir umut uyandırsa bile, Andy ve Albus; büyüyü Scorpius'un yaptığını düşünüyordu. Zaten Creevey, Longbottom, Weasley ve özellikle Potter ailesinin, Malfoy'larla bir sorununun olduğu aşikardı. Scorpius'un onlara yakınlaşıp, içlerinden vurmaları onlara göre gayet normaldi; istisna sayılamazdı. Hepsi 'Yapmasa anormal olurdu zaten.' diye düşünmeden edemiyorlardı.
Bütün haftanın dersleri bittikten sonra, Rose kütüphaneye gitmeyi tercih ederek, Iris'ın yanına uğramadı. Diğer üç arkadaşsa cübbelerini çıkarıp kıyafet giymişlerdi. Albus, abisinden bir çiçek buketi yapmasını istemişti. Fakat abisi hayranlarıyla meşgul olduğundan, ancak 2-3 çiçek yapmayı becerebilmişti. Albus'ta Iris'e onları götürmüştü.
3 çocuk revire geldiğinde, Scorpius oradaydı. Hepsi biraz sinirlenmiş olsa da oyunu devam ettirmek zorundalardı. Böylece Iris'te gerçeği görecekti. Rose, nasıl gördüyse.
" Daha iyisin ya Iris? " Iris, artık güneş gözlüğü takmıyordu. Mor gözleriyle Andy'e baktı.
" Morun, kırmızıdan daha iyi olduğunu düşünürsek, iyiyim. " Hepsi kıkırdadı.
" Rose, yok mu? " Albus yutkundu. " Aaa, o kütüphaneye gitti. " Iris'in morali biraz bozulmuştu. Çünkü Scorpius'tan sonra en iyi anlaştığı arkadaşı ve tek kız arkadaşı oydu. Özellikle, kızın hali bütün okula yayıldıktan sonra.
" Büyük ihtimalle ders çalışıyordur. Sonuçta o, Hermione Weasley'in kızı. " Iris gülümsedi.
" Evet. Yoksa gelirdi. " Albus ayağı kalktı. " İstersen gidip bakayım. " Iris tam itiraz edecekti ki, Albus gülümsedi. " Tamam öyleyse. Onun yanına gidiyorum. "
Bu, elbette ki bu bir oyundu! Rose, şu anda o büyünün nasıl yanlış yaptığını araştırıyordu- yani, Scorpius'un o büyüyü nasıl yaptığını. Bu plan dün gece Albus'un aklına gelmişti ve sabah erkenden Rose ile paylaşmıştı. Bu küçük plan, ikisinin arasında bir sırdı. Daha sonra Andy ve Yates'e anlatmayı düşünüyorlardı.
Albus kütüphaneye vardığında Rose, önünde altı yedi kitap açmıştı ve hepsine göz gezdirip, sayfalarını çeviriyordu.
" Bir şey buldun mu? " Rose, büyüyü bulmaya o kadar konsantre olmuştu ki, Albus'u duymadı. " Rose?! " " Hı? " Rose, sonunda kafasını Albus'a çevirip baktığında, Albus konuştu: " Buldun mu? " Rose somurttu. " Biğkaç şey buldum o büyüyle ilgili ama, bu bilgileğle Scoğpius'u suçlayamayız. " Rose, sağ taraftaki kitaptan bir bölüm göstererek, kitabı Albus'a verdi. Albus fısıltıyla okumaya başladı:
'Lapiforse Totalcolor' büyüsü ile ilgili:
Lapiforse Totalcolor büyüsü, istediğiniz bir nesneyi, istediğiniz bir renge dönüştürebilme büyüsüdür. Bu büyü, her büyücünün yapabileceği kolay bir büyü olmasına rağmen; bazı 1. sınıfların yapmasında geri tepebilir. Kötü sonuçlara yol açmaz, büyünün gücü yaklaşık 1-2 gündür. 'Lapiforse Totalcolor Solem' ile yapıldığında kalıcı olur. Lapiforse Totalcolor Solem büyüsünü geri çevirebilen büyü bilinmemektedir.
...
Bu büyü, Fera Verto ile aynı anda yapılırsa, aşırı derecede kötü sonuçlara yol açabilir. Aynı zamanda kalıcı olur, birkaç tedavisi vardır ama bir büyüyle tedavi edilemez. Bu büyü, 2. sınıfta öğrenime başlatılmıştır fakat çok az öğrenci yapabildiği ve kötü sonuçlar doğurabildiği için müfredattan kaldırılmıştır. Bu büyü hakkında HST öğretmeni Seamus Blake, şöyle konuşmuştur:
" Geçmişe döndüğümüzde, bu büyünün öğretilmesinin ne kadar yanlış olduğunu düşündüğümü söylemiştim! Bu büyü geri tepebilir ve ömür boyu kalıcı olabilir! Lütfen, 3. sınıfa kadar bu büyüyü uygulamayın. "
-2015 / Evita Quiell
" Rose! " Albus, başını kitaptan kaldırıp bağırınca, kütüphane sorumlusu Bayan McGrath, onu uyarmak zorunda kalmıştı. Albus ve Rose'da son çareyi, kütüphaneden çıkarak konuşmada bulmuştu.
" Ne oldu? Şimdi söyle? " Albus, kimse varmı diye etrafına baktı ve kütüphaneden birkaç dakikalığına ödünç aldığı kitaptaki en alt bölümü gösterdi: " Bak, burada Hogwarts Sihir Tarihi Öğretmeni Profesör Blake konuşmuş! Ona birkaç şey sorabiliriz?! " Rose'da yazıyı okudu:
" Buğasını göğmemişim. Öğğetmene soğabiliğiz, çok iyi biğ fikiğ aslında. Ama bu büyünün yapıldığına emin miyiz? "
" Sen o büyüyü yaparken, Scorpius'ta 'Fera Verto' büyüsünü yapmış olmalı!- " Rose, Albus'un sözünü kesti: " Ama buğada 2. sınıftan sonğa yapılabilecek düzeyde yazıyo. O zaman Scoğpius nasıl yapacak? " Albus cevabı yapıştırdı: " Bu büyünün etkilerini mükemmel şekilde biliyorsa, bu büyünün nasıl yapıldığını da biliyordur. " Rose başıyla onayladı ve ikisi, Seamus Blake'in odasına doğru yürümeye başladı.
Albus, son ipucu olan Prof. Blake'den de belirgin bir yanıt alabilirse, artık tamamen Scorpius'u suçlayabilecekti. İlk gün onunla arkadaş olabileceğini düşünmüştü fakat Scorpius bunları yaptıktan sonra, asla arkadaş olamazlardı. Hatta artık düşmandılar.
'Büyük konuşmamalısın!' diye bağırdı vicdanının sesi, fakat Albus duyamayacak kadar meşguldü. Çünkü şu anda Scorpius'un foyası ortaya çıkınca, yüz ifadesinin ve bakışlarının nasıl olacağını düşündü ve ister istemez, alayla gülümsedi.
Rose ise en başta inanmamıştı, ama Albus'un tarafından düşününce her şey doğru gözüküyordu. Özellikle, Scorpius eski yaşananlardan dolayı bir kin besliyor olabilirdi ki Rose'da kin besliyordu. Fakat arkadaş olabileceklerini düşünmüştü. Her şeyi unutabilip, yeni bir başlangıç yapmayı öyle istemişti ki...
İkisi de düşüncelerinden sıyrıldı ve yürümeye devam etti. Albus sessizce yürürken, sessizliği bozan Rose oldu: " Albus? " Albus başını Rose'a çevirdi. " Evet? " Rose gülümsedi. " Bence, ne oluğ ne olmaz diye, biğ B planına ihtiyacımız vağ. " Albus kaşlarını çattı. " Ne? " Rose, sırıttı ve Albus'un elini tuttu. " Gel benimle. " Rose, Albus'u başka bir tarafa sürüklerken, Albus olanları anlamaya çalışıyordu. Bir süre sonra, Gryffindor Binasına doğru ilerlediklerini anladı ve Rose'a ayak uydurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Albus Severus Potter ve Yeni Hogwarts ϟ
FanfictieHogwarts Cadılık ve Büyücülük okulundaki ilk senesine başlayan Albus Severus Potter, tıpkı babası gibi belaya karışmadan duramıyor. Bilenlerin dediği gibi Potter-neredeyse-bela-orada kavramı, Albus'a da işliyor ve ilk senesinde bir kehanetin kahrama...