12

10 0 0
                                    

Karşımda resmen tüm canlılığıyla o duruyordu. Mert.

Bir ona baktım sonra arkamı dönüp bana bakan Nihal ve Melis e baktım. Şu an ne yapacağımı bilmiyorum. Onu gördüğümde içimde oluşan şeyin olmasını istemiyorum. Onun yüzüne bakmak istemiyorum.

Son kez baktım gözlerine ve hızlı adımlarla yanından geçmeyi diliyordum ki eliyle kolumdan tutup beni resmen olduğum yere sabitledi

"Elis. Dinle beni lütfen bak ben senin için burdayım lütfen "

Gözlerinde ne gördüğümü bilmiyorum. Pişmanlık ? Ümit ?

Ya ben ne hissediyorum ? Kızgınlık ? Üzüntü ? Hayal kırıklığı ?

Ona söyleyecek tek bir kelimem bile yoktu. Ve buna gerek de yoktu.
Ağzımı açmadan sadece kafamı iki yana salladım. Ve kolumu tuttuğu elinden kurtulmaya çalıştım. Ama nafile !

"Elis bu kim ?" Diye sordu Nihal. Ne diyecektim ? Sabah size anlattığım şerefsiz bu mu ? Hayır hayır !

"Bırakır mısın kızın kolunu !" Diye araya girdi Melis.

Diğerleri de çoktan toplanmıştı etrafa.

"Siz kimsiniz "diye sordu tüm yüzssüzlüğüyle Mert kişisi.

"Kolumu hemen bırak " söylediğüm kelimeler bana ,gözlerimin ta içine bakmasına yetmişti. Biliyordu zaafımı. Biliyordu gözlerini çok sevdiğimi.

"Beni dinliycek misin ?" Diye sordu. Hayır işte hayır ! Niye zorluyorsun ! Diye bağırmak vardı ama ona harcıyacak tek bir saniyem bile yoktu.

"Lan bıraksana kızın kolunu ! Kafan mı basmıyo ?!" diye bağırdı Eymen.

Hah bir de bu eksikti. Çocuğun yanında sevgilisi var hala gelmiş beni koruyor. Salak.

"Lan sen kendi sevgiline bak ve bir daha bana ne yapacağımı söyleme !" Diye bağırdı Mertte. Bir Ebruya bir Eymen e bakarak

"Lan sen bana mal mı dedin !?" Tam üzerine atlıcaktı ki Burak ve Nihat ,Eymeni tuttu. Mert de o sırada kolumu bırakmıştı.
Bende bunu fırsat bilerek koşarak okuldan çıkıp arabama bindim. Arkamdan bağırsa da umursamamya çalıştım. olması gereken buydu çünkü.

Ama her seferinde olanda buydu. Çocuk kızın kalbini kırar. Yarı yolda bırakır gider. 1 yıl görüşmezler. Çocuğun aklına gelince kıza tek bir şey söyler ve tekrar birlikte olurlar. Çünkü kız onu sevmiştir ona aşık olmuştur falan filan.. Hızla arabayı eve sürdüm. Nihal in verdiği anahtarla kapıyı açıp kendimi içeriye attım. Çantamı içeriye bırakıp bir battaniye alıp tekrar çıktım evden.

Terasa çıkıp en uygun yere oturdum battaniyeyle birlikte. Henüz hava kararmamıştı. Ama Güneş batıyordu. En sevdiğim anlardan biri de bu. Gün batımı. Hele bir de karşınızda deniz varsa. Sonsuz bir mavilik turuncuyla karışıp size müthiş bir resim sergisi oluşturur. O anda aklımdan çıktı her şey. Sadece kararmakta olan gökyüzüne bakıp annemi düşündüm. Bu kadar kolay alışmam normal miydi ? Sanırım o gitmeden önce de kendimi buna alıştırmıştım.

Uzun zamandır rüya görmediğimi farkettim. Günler o kadar dolu geçmesine rağmen ne iyi ne kötü hiçbir rüya görmemiştim.
Keşke annem gelse rüyama bana biraz akıl verse beni rahatlatsa.

Yarın okula gittiğimde tekrar aynı şey olucak. O Mert kişisi tekrar karşıma çıkıcak ve ben yine olduğum yerde donup kalıcam. Yine yine ve yine

Ne olurdu sanki gelmese gittiği yerde bir ömür kalsa bir daha dönmese aklımı karıştırmasa...

Karnımın acıkmaya başlamasıyla aşağı inme vakti geldiğini anladım. Bataniyeyi de elime alarak yavaş adımlarla terastan merdivenlerin olduğu yere doğru ilerledim.

Merdivenlerden her zamanki uyuşukluğumun iki katı bir uyuşuklukla indim ve zile bastım. Şu an o kadar üşengeç bir durumdaydım ki karnım aç olmasa kesinlikle terasta uyurdum.

Sonunda biri kapıyı açınca kim olduğunu anlamak için kafamı kaldırdım.
Kapıyı açan Melisti.
İçimden içerde kimsenin olmaması için dua ederek kapıdan girdim
"Nerdeydin kızım merak ettik seni insan bir haber verir" diye söylendi Melis kapıyı kapatırken.
İçeriye baktığımda koltukta bana sinirle bakan bir adet Nihalden başka kimseyi görememek derin bir 'oh' çekmeme yetmişti.

"Kızlar kafam çok bulanık gerçekten sonra konuşsak ?" diye sordum. Gerçek anlamda acayip yorgundum. Başım da ağrımaya başlamıştı zaten yemek yiyip anında yatmak istiyorum.
"Bize neden kaçıp gittiğini anlatmadan asla küçük hanım " dedi Nihal. Sesi itiraz istemiyormuş gibiydi ama bende anlatmak istemiyordum.
"Evet Elis bak biz senin arkadaşlarınız bize anlat ki sana destek olalım senin yanında olalım" diye destek çıktı Meliste.

Aslında sonuna kadar haklılardı. Tepkimin nedenini onun kim olduğunu öprenmeye hakları vardı. Nü yüzden oflayarak el mahkum koltuğa oturdum.

"Evet ilk önce o çocuk kim düşündüğümüz kişi değil dimi nolur o olmadığını söyle "

Şu an o olmadığını söylemeyi o kadar isterdim ki !

"Maalesef. O. Tamda o Mert kişisiydi."

İlk şaşkınlıklarını attıktan sonra ikiside 'Şerefsiz,gerizekalı,mal ,gereksiz ' tarzında sözlerle Mert i resmen gömmüşlerdi.
Tabi ben onlara katılamayacak kadar aç ve yorgundum.

"Kızlar ben bir şeyler atıştırıp yatıcam. Sabah görüşürüz. "

"İyi geceler tatlım biz yanındayız kafanı takma bu konuya " dedi Melis. Ona minnetle baktım.
"Teşekkür ederim "

"Ha bu arada " diye araya girdi Nihal."Anneannenler ne zaman gelicek ? Senin şu oda işini halletmemiz lazım. "

Birde o iş vardı. Yarın anneannemi aramayı aklımın bir köşesine yazarak tekrar Nihale döndüm.

"Ay ben onu tamamiyle unuttum. Yarın ararım ben onu bu hafta çıkarız birlikte "

"Tamam canım birlikte çıkalım ama tamam mı ?"

Sırıtmaya çalışarak "Tamam tamam merak etme " diyip mutfağa ilerledim.

Ocaktaki tencereyi görünce hızla yanına gidip kapağını açtım. Yarım kalmış ve soğumuş bir makarna bile şu an bana yeterdi.

Isıtmaya gerek bile duymadan dolaptan çıkardığım tabağa makarnadan koyum. Buzdolabındanda yoğurdu çıkarınca yemeğim hazırdı.
Hızlı bir şekilde tabağımdakileri bitirdikten sonra hemen bulaşıklarıda yıkadım. Bir bardağa su doldurup buzdolabındanda çikolatayı alıp odama geçtim. Ve ordanda balkona.

Hava biraz bulutlu olsa da yıldızlar belirli yerlerde gözüküyordu. Ay da öyle. Öylece yıldızlara bakıp elimdeki çikolatayı yemeye başladım.

Aşağıdan gelen konuşmalarla tüm konsantrasyonum alt üst olurken böyle curlayan her kimse içimden baya sövmüştüm. Uzanıp aşağı baktığımda iyiki sövmüşüm diye geçirdim içimden. Ebru ve Eymen hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Daha fazla dayanamadığımdan içeri gireciktim ki Ebrunun söylediği cümle ilgimi çekti

"O kız yüzünden bana böyle soğuk davranıyosun dimi hepsi o kız geldikten sonra oldu "
"Şu an saçmalıyosun ve bende burda durmuş senin çocukça saçmalıklarına katlanıyorum Ebru"
"Hah ben saçmalamıyorum Eymen. O kız geldi geleli benim yanıma uğramıyosun bunun farkındayım "

'O kız' dediği kimdi gerçekten merak etmiştim. Neyse diyerek içeriye bir adım atmıştım ki
"O Elis sürtüğü yüzünden bana soğuk davranamazssın "diye bağırmasıyla yine olduğum yere çakıldım. O Ebru bana 'sürtük' mü demişti ?

Portakal ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin