Dün akşam banyo ve yastığımla yaptığım fantazimden sonra uyumak biraz zor olmuştu. Gözlerimi her kapattığımda batıyorlardı. Onun için şuan gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Alarmım çalıyordu ama ben gözlerimi açmamak için direniyordum resmen.
"Şu ağzina ekmek kodumunun zımbırtısini kapat artuk da! Yetti canima zabah zabah! Tovbeler tobesii.."
"Tamam babaannem kağ- pağ- tıyorum." babaanneme esneyerek cevap verdiğim için anlaması için dua ederek ayaklandım ve telefonumu kapattım. Telefonumu uzağa koyuyordum uyumadan önce. Hem sağlığım açısından hem de baş ucuma koyunca alarmı kapaması kolay oluyor, sonra bir daha uyuyorum diye. Çok zekiyim, biliyrum ;)Annemin hazırladığı kahvaltı masasına oturup yemeklere göz gezdirdim. Immmm.. Nefis görünüyorlar.
"Annem hayrola? Misafir falan mı gelecek?"
"Aşk olsun Melis! Ben bu masayı sadece misafirler gelirse mi kuruyorum?" Biraz düşündükten sonra ve babaannemin bakışlarına maruz kaldıktan sonra devam etti annem. "Sanırım... Evet."
"Eeee.. Kim geliyor?"
"Babanın memleketinden Zühre yengenler.." Annemin verdiği cevapla ağzıma anca atabildiğim zeytin boğazımda kalıyordu.
"Zühre... Yengemler?" öksürerek konuştuğum için cümlem kesilmişti."Evet. Zühre yengenler. Zühre yengen, kocası ve oğlu." Bu sefer cidden ölüyordum galiba öksürmekten. Neden mi? Çünkü; biz daha altı yaşındayken bu Zühre yengenin oğlu benimle dalga geçip duruyordu. Yok sümüklü, yok çirkin, yok... Gıcık ötesi bir manyaktı. Onun adını her duyduğumda içime bir iğrenti geliyordu. Allah' ı var şimdi yakışıklı çocuktu ama.. Bana ne? Gıcıktı sonuçta.
"Anne lütfen. Gelme... Anne iyi güzel de, bunlar sabah mı geliyorlar bize?"
"Evet. Baban onları almaya gitti şimdi. Hatta on dakikaya kalmaz gelirler." deyip çayından bir yudum aldı. Resmen boğazım titriyordu çayımı içerken. Bizde kalacaklardı ya! Bana 'Çirkin' diyen bir çocukla aynı evde.. Allah' ım sana celiyrum!Babaannem bana bakıp gülmeye başladığında bende anlamaz gözlerle ona baktım. Kime çektiğim buradan belliydi işte.
"Ne oldi kiz paçali? Garadenuz' da cemilerun mi batti?" He babaannem. Batti vallaha!
"Ne gemisi kız paçalinin babaannesi? Yatlarım, katlarım, her şeyim battı!" deyip sofradan kalktım. Doymuştum sanırım.<><><><><><><><><><><><><><><><>
Dişlerimi fırçalayıp çantamı da aldıktan sonra anneme gideceğimi haber verip evden çıkacaktım ki çıkamadım. Kapıyı açıp çıkacağım sırada bir şeye çarpıp düştüm. O neydi gız?
"Aah!"
"Önüne baksana kızım!"
"Asıl sen bak önüne be! Hayvan gibi şapıyosun, sonra bir de bana kızıyorsun! Manyak mısın oğlum sen?"
Arkadan babamın sesinin gelmesiyle yerime çivilendim sanırım.
"Kızım misafire öyle yapılır mı hiç?"
Misafir dedi! O? Şimdi? O mu?"Evet. Hiç modern değilsin çirkin! Allah sevgiline kolaylık versin." deyip göz kırparak içeriye girdi. Her cevap vermek için ağzımı araladığımda hemen ardından kapatıyordum mecbur. Misafir(!) ya sonuçta.
Misafirler geldiği için tekrar içeriye girmek zorunda kalmıştım. Hoşgeldin faslından sonra tekrar kapıya gidip ayakkabılarımı da giydikten sonra kapıdan çıkacağım sırada Kubilay geldi. Ah! Size söylemeyi unuttum. Kubilay şu meşhur misafirimizin(!) adı.
"Nereye ufaklık? Okula mı yoksa?"
"Evet okula koca ayı!" deyip suratına baktım. Sonra aklıma gelen şeyle sırıtmaya başladım. Neden bilinmez."Sen okula gitmiyor musun?"
"Yoo. Gidiyorum."
"E peki neden..."
"Çünkü çirkin; tatile geldim. Hocalar bana karışamazlar sonuçta değil mi?"
Ben şaşkınlıkla ona bakarken o da sırıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
Teen FictionBazen istediğini elde edemez insan. Çalışır ama yine de kazanamaz. Çabaladığı şeyi yapmaya başlar bir ucundan ama.. Sonunu getiremez. Sever... Ama söyleyemez...