Sende mi Brütüs(!)?

29 4 0
                                    

Huzurluydum.. sevdiğim adamın yanında, karnımda bebeğimle...

Saat daha 07:00 olmasına rağmen uyanmıştım ve Kerim' in hafif uzamış sakallı olan yüzüne bakıyordum. Şu bir haftada iki ya da üç kilo vermişti. Hiçbir şey yemiyor, ayrıca fazlasıyla spor yapıyor ve hala sigara içiyordu. Her ne kadar içmemesini söylesem de, dinleyen mi vardı?!

"Uyurken yüzüme bakmak bu kadar hoşuna gidiyorsa ben bir daha uyanmayayım istersen?" Sinsice sırıttığında ben de dediği şeyin tatlılığını düşünürken bir anda omzuna doğru vurdum.

"Hey! Neler oluyor?" Kızdırmıştı beni!
"Sen... Sen nasıl böyle konuşursun ya? Ne demek 'Bir daha uyanmayayım.' ?" Ben sinirle onun gözlerine bakarken o da korkuyla bakıyordu ama daha sonra bakışları bir anda yumuşadı. Beni kendine daha çok çekerek konuştu.

"Bitanem, tabi ki o anlamda değil. Yani sen beni sonsuza kadar izle, demek istedim. Hepsi bu." Dedi aynı zamanda alnımdan öperken. Bende yumuşamıştım.

"Tamam o zaman. Ama yine de cezalısınız Kerim bey!" Yine kızmıştım.

"Bu sefer niye peki bitanem?!" Dedi bıkkınlıkla çıkan sesiyle. Sen daha duuur!

"Bir haftada üç kilo verdin ve ben de bundan sonra hep kilo alacağım ya.."
"Eee?"
"Sen de benimle birlikte kilo alacaksın!"
"Bebeğim iyi de.. ben nasıl alayım o kadar kilo?"
"Ben bilmem canımcım(!) Ben nasıl alıyorsam, sen de öyle alacaksın." Tehdit edercesine ona baktığımda şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu. Daha fazla dayanamayıp gülmeye başladım.

"Sadece şakaydı." Diye fısıldadığımda derin bir 'Huh' çekip bu sefer de o bana sinirle bakmaya başladı.

"Demek öyle Melis hanım he?" Peki neden üzerime üzerime geliyorsun ya?!

"K- Kerim?? N- neden böyle bakıyor- hahaha.... Ya Kerim yap- hahaha.. maaa!! Yapma ya!" Diye tiz bir çığlık attığımda gıdıklaması biraz hafiflese de hala gıdıklıyordu.

"Ya aşkım yapma ama.. hahahahaha... Gıdık kapıyorum ama hahaha... Hunharaca gülen hahaha... Adama bağlama beni hahaha..." Dediğim şeye gülerken o da kahkaha atmaya başlamıştı.

"Neye bağlatmayayım?" Hala gülüyordu.

"Hunharaca gül-" dediğim şeyin farkına varınca kendime sinirlendim." Fazla salağım!"

..................

Öykü' den...

Midem bulanıyordu...

Başımın içinde halay çeken nöronlarım yetmezmiş gibi, bir de bu çıkmıştı başıma. Pardon! Mideme.

"Öyküü! Hadi kahvaltıya gel artık!" Mustafa bana çağırınca yataktan kalktım, elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim.

"Günaydın bitanem." Derken arkasından doğru sarılmıştım Mustafaya ve yanağından öpmüştüm onu.

"Günaydın meleğim.. de? İyi misin sen?" Koltuğuma oturup çatalıma salatalık batırırken konuştum.

"Evet. Çok iyiyim. Mükemmelim." O da haşlanmış yumurtasını yerken konuştu.

"İyi bakalım." İçimden o yumurtadan yemek geliyordu ama.. ben yumurtadan nefret ederim!

"M- Mustafa?"
"Evet?"
"Bana da.. yumurta koyar mısın? Valla çok canım çekti." Tabağımı büyük bir açlıkla Mustafa' ya uzatırken o da şaşkınlıkla bana bakıyordu. Benden bu tepki? Hayret bence de!

"Tabi ki aşkım." Dedi kendi kestiği yumurtayı benim tabağıma koyarken.
"Sen.. yumurtadan nefret etmiyor muydun?" Ekmeğimin arasına kaşar peyniri ve domates koyup yerken ona baktım bu sefer de.

SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin