BİR - OTOPORTRE

2.3K 150 54
                                    

Sanat, din gibidir.
İnananlar için her şeydir.
Geri kalanlar içinse saçmalıktan ibarettir.
- sense8

Her çizim, bir çığlıktı.

Yarısı ölmüş papatyalarla dolu bahçe, Lauren'ın da bir yarımının öldüğünü sembolize ediyordu. 'Beni kendimden kurtarın!'ın çizgilere dökülmüş haliydi.

Yarım halleriyle birbirleriyle birleşen Güneş ve Ay, uyuşmazlığın ne kadar çekici, ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyordu. En azından Lauren bunu göstermek istemişti. Kendisinden uzak ve farklı olana çekilmeye başladığında bu çizimi hatırlayıp 'bunun sonu asla iyi bitmez' sözlerinin zihninde yankılanmasını istiyordu.

Arkası dönük çıplak kadın ise tamamen zevki için yaptığı bir şeydi. Bu aptal dünyadaki aptal insanlar ne derse desin kadın vücudunun bir obje değil, başlı başına bir sanat eseri olduğunu göstermeyi hedeflemişti. Kadınlar birer çiçek veya hoş bir cisim değil, bir insandılar ve onları bir çiçek olarak değil, bir insan olarak sevmek gerekiyordu.

Geçen yılların etkisiyle eskimiş sayfaları çevirdikten sonra tertemiz bir sayfa açtı önüne. Bir süreliğine hiçbir şey yapmadan sadece karşısındaki tabloya baktı. Van Gogh'un otoportresi. Lauren'ın favorilerinden biri. Genç kızın özellikle ilgisini çeken resmin boyanma şekli veya fırça darbeleri değildi, Van Gogh'un kendisini böyle objektif bir biçimde çizebilmesini sevmişti.

"Sen olsan kendini böylesine olduğun gibi çizebilir miydin?" diye sordu yerdeki çöpleri toparlayan minyon kıza.

"Afedersin?"

"Van Gogh'un yerinde olsan sen otoportreni böylesine objektif bir biçimde çizebilir miydin?" Lauren bakışlarını karşısındaki çizimden hiç ayırmıyordu ancak diğer kızın şaşkın bakışlarını yüzünde hissedebiliyordu.

Kız elindeki boş kola kutusunu ustaca çöp kutusuna fırlattıktan sonra ellerini beline koydu ve karşısındaki tabloya baktı. "Bu objektif bir çizim değil."

"Afedersin?"

Artık burada görmeye alıştığı okyanus gözlü kızın şaşkınlığına gülümsedi Camila. Lauren genelde kendi kendine konuşurdu ama bugün de olduğu gibi bazen monologları dış dünyaya taşardı. "Yani, yanlışım varsa düzelt ama Van Gogh'un bir kulağı kesik değil miydi?" Lauren tek kaşını kaldırarak başını salladı. "Bana sanki... insanlara göstermek istediği yanını çizmiş gibi geldi."

"Eğer diğer kulağını -olmayan kulağını da göstermek isteseydi ya yüzünü düz tutması, ya da diğer yanını çevirmesi gerekirdi." Camila omuz silkti. Ne çizimlerden anlardı ne de insanlardan. Hele insan anatomisinden hiç anlamazdı. Onu ilgilendiren sadece evrensel olan duygular ve arzulardı. O, rakamları, renkleri ve şekilleri gözardı ederek insanların içlerini görmeyi severdi. "Tanrı aşkına, tanıdığın hangi insan ilkini yapardı?"

Camila cevabı biliyordu. Elbette kimse yapmazdı. Kim olan uzuvlarını olmayanlara tercih ederdi ki. "Madem onu tamamen görmemizi istiyordu, o zaman yüzünü yana dönmeden de çizebilirdi pekala." Aslında genç kız Van Gogh'un otoportresinin neden objektif olduğunu tartışmak istemiyordu ancak saat sabahın 7'siydi ve Shakespeare aşkına, kim bu saatte işlevini yerine getirebilirdi ki?!

"Bundan gerçekten hiç anlamıyorsun değil mi?" diye sorarken Lauren tarifsiz şekilde şaşkın görünüyordu. Sanki birilerinin çizimlerden anlamaması imkansızmış gibi bakıyordu Camila'ya. Camila yine omuz silkti. "Eğer yüzünü yana doğru çevirirsen bu seni daha ince gösterir. Resimle alakası bile yok, tamamen fotoğrafçılık. Ayrıca olduğu gibi sana bakan bir resim çizseydi bence bu resmi olduğundan daha korkutucu yapardı."

mona('s) lisa ☆ camrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin