BEŞ - BELLEK

1.1K 102 32
                                    

O sadece canı istediğinde, rüyalarla, yalanlarla ve perişan edici bir önceden yaşanmışlık hissiyle geliyordu.
- Eleanor & Park, Rainbow Rowell

"Kötü görünüyorsun."

Camila yerleri gerekenden daha sertçe süpürüyordu. İki eli de süpürgenin sapındaydı ve başı yere eğikti ancak Lauren'ın sözleri süpürgeyi koltuğa dayayıp kafasını kaldırmasına sebep oldu. "Yüzüme bile bakmadın." Lauren bu sözlere karşılık olarak bakışlarını Belleğin Azmi'nden ayırmadan omuz silkti.

"Bakmama gerek yok, anlayabiliyorum." Ah, ama anlayamıyorsun, diye düşündü Camila. Etrafındaki insanların kendisi hakkındaki her şeyi bildiklerini ve hissettiklerini anladıklarını sanmaları sinir bozucuydu. Lauren da onlardan farksızdı.

Camila öfkeliydi. Herkese ve her şeye. Gece uyumamış, saat yedi olana kadar sokaklarda yürümüştü. Güneş bir türlü doğmamıştı sanki. Şimdi yine buradalardı işte. Deli ressam ve öfkeli yazar. Lauren ellerini defterinin üstüne koymuş ve karşısındaki Salvador Dali tablosunu dikkatle izlemekteydi. Sanki o tabloda sadece onun görebildiği bir şey varmış gibi bakıyordu ve bu Camila'yı çileden çıkarıyordu. Okyanus gözlü kız eline kalemini aldı ve defterine çizmeye başladı. Camila ne çizdiğine bakmadı bile.

"Ne olduğunu anlatmak ister misin?" Camila gülmek üzereydi. Lauren onu dinleyeceğini ima etse bile dinlemeyecekti, bunu şimdiden biliyordu. Aksine sadece resim çizmeye devam edip Camila'nın yüzüne bile bakmayacak, sonra da birkaç zırvalık mırıldanacaktı. Herkes onu dinleyip yardımcı olmaya çalışacaklarını söylüyordu ama kimsenin bir faydası dokunmuyordu. Herkes aynıydı. Ve Camila herkesten nefret ediyordu.

"Hayır."

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde Lauren hiçbir şey demedi, omuz silkmedi ve elbette kafasını kaldırma inceliğini de göstermedi. Aksine sadece bir şarkı mırıldanmaya başladı ve çizimine devam etti. "Çok mutluyum çünkü bugün arkadaşlarımı buldum. Kafamın içindeler." Camila bu şarkıyı biliyordu. Elbette. (Normani, Nirvana'yı çok severdi ve Camila normalde klasik müzik ve indie'yi tercih etse bile sevdiği kız için bir ayrıcalık yapmıştı.) (Camila cidden Nirvana'nın müziğine katlanamamıştı. O kadar bağırmak gerçekten gerekli miydi?)

Camila kalkıp etrafı süpürmeye devam etmek ile burada oturup Lauren'ı dinlemek arasında kalmıştı. Ardından oturmaya karar verdi çünkü hem yorgundu, hem de Lauren'ın güzel bir sesi vardı. Lauren hayali arkadaşlar, yalnızlık, kırılan aynalar ve Tanrı'yı bulmakla ilgili şarkısını bitirdiğinde çizimini de bitirmişti. "Sence," dedi ufak detaylar eklerken, "İnsan belleği Dali'nin dediği kadar azimli midir?" Sesi her zamanki gibi alçaktı, sanki yüksek sesle konuşursa tablolardaki kişiler de söylediklerini duyacakmışçasına davranıyordu.

"Belki," diyerek yanıtladı Camila. Konuşmak istediği bir konu değildi. Büyük ihtimalle Salvador Dali de bu tablonun ismini koyarken belleğinin cidden azimli olup olmadığını düşünmemişti. Sanat böyleydi. Gerçekçi olmasına gerek yoktu. (Lauren gibi bir kesim sanatı gerçekle buluşturmayı sevse de sanat gerçeklikten çok auzaktı.)

Lauren derin bir nefes aldıktan sonra çizimin altına tarih attı ve kalemi bıraktı. Camila meraklı bakışlarının kağıda kaymasına engel olamadı. Kağıtta bir kız, güzel bir kız, vardı. Açık renk saçları belindeydi ve badem biçimli gözleri sevecendi. Sadece belden üstünü çizmişti Lauren ama bu kız her kimse arkadaş canlısı birine benziyordu.

"Bu kim?" diye sordu Camila, merakı sesinde belirgindi.

"Bilmiyorum."

Camila bakışlarını Lauren'ın solgun yüzüne odakladı. Lauren hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu. "Bu... Güzel bir çizim Lauren."

mona('s) lisa ☆ camrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin