ON DOKUZ - TAMAMLANMAK

705 78 48
                                    

Bayan Anderson'un uykusuz gözlerindeki şaşkın ve irkilmiş ifade, Camila'nın bir haftadır oluşturmaya çalıştığı görüntüydü. Kemik çerçeveli gözlüklerini düzelttikten sonra Camila'ya dönerek kağıdını uzattı. Üzerinde kırmızı kalemle A+ yazılmıştı. Camila o anda, bursunun devam edeceğinden çok Mona ve Lisa'nın beğenilmiş olmasına sevindi. "Her zaman yüksek beklentilere sahip olduğum bir öğrenciydin Camila, ama bu yazdığınla benim beklentilerimi bile aşmayı başardın." Bu hikaye, Bayan Anderson'a gerçekten bir şeyler hissettirmişti. Önce (karakterlerin iki kız olmasından dolayı) şaşkınlık, sonra (onların büyüleyici aşkından dolayı) mutluluk ve en sonunda da (Lisa'nın ansız gidişinden dolayı) hüzün. "Sadece şunu merak ediyorum, neden Mona ve Lisa'ya mutlu bir son vermedin?"

Bu soru, geceleri uyumadan önce Camila'nın da kendisine sorduğu bir soruydu aslında. Ama yazısını teslim etmeden önce sorunun cevabını da bulmuştu. "Çünkü Mona'nın yeniden aşık olmanın güzelliğini tatmasını istedim, efendim. Ve Lisa'nın, aşkının asla yanlış olmadığını zor yoldan da olsa öğrenmesini." Aklına bir hafta önce Lauren ile yaptığı konuşmada söylediği cümle geldi. "Eğer aşk denilen şey buysa ve her seferinde acıtıyorsa, yine de her seferinde aşık olunmaya değer çünkü hissedilenler paha biçilemez." Bayan Anderson burukça gülümsedi karşısında duran kıza. Camila her zaman en sevdiği öğrencilerinden olmuştu ve onun ne zaman hayatına (ve derslerine) dört elle sarılmaya geri döneceğini merak ediyordu. Bu hikaye sayesinde Camila'nın yüzündeki boş gülümseme yerini anlamlı bir bakışa bırakmıştı. Bu değişiklikte bir paya sahip olmak Bayan Anderson'ı mutlu etti.

Camila bu hikayeyi yazarken son bir ayda çektiği acıları düşünmüş ve kendi içinde onlarla vedalaşmıştı. Geceleri sessizce ağladığı, hislerini şiirlere dönüştürdüğü zamanları anımsamıştı. Acılarını omzunda sadece bir süre boyunca taşıyabilirdi ancak bir noktadan sonra o acıları yere indirip yukarıya tırmanmasını sağlayan birer basamak olarak kullanmalıydı. Ailesinin çektiği sıkıntılar, Normani'nin başka birilye nişanlanacak olması, uzun zaman boyunca kendisini bir yere ait hissetmemesi onu bu hikayeyle bütünleştiren basamaklardı. "Kendini bulmuşa benziyorsun Camila," dedi Bayan Anderson, Lauren'ı andıran bir tınıyla, "senin adına çok sevindim."

"Mona'ma Lisa'mı buldum diyebilirim, efendim. Bu da dolaylı olarak kendimi bulmamı sağladı." Bu sözler ağzından fazla düşünmeden çıkmıştı ancak Bayan Anderson gülümsemekle yetindi. Camila, hikayesinin sayfalarını çevirdiğinde bir iki noktalama işareti dışında yazım hatası yapmadığını fark etti. Word'de kelimelerinin altını süsleyen kırmızı çizgi sağ olsun. Kağıdı öğretmene geri uzatırken dudaklarında kocaman bir gülümseme vardı. "Teşekkür ederim, Bayan Anderson, bana bir şans daha verdiğiniz için."

Bayan Anderson öğrencisinin koluna uzandı. "Bu şansı hak ediyordun, Camila." Camila gülümsedikten sonra öğretmeniyle vedalaştı ve bir zamanlar kanatlarının kırıldığını hissettiği sınıftan çıktı.

Kapının önünde kendisini tanıdık bir yüz bekliyordu. "Camila," dedi Normani yumuşak bir ses tonuyla, "bir dakika konuşabilir miyiz?" Siyahi kız onun kolunu sıkıca kavramıştı ama gözleri onunkini bulmayı reddediyordu.

"Bir şey mi oldu?" diye sordu endişeyle. Olan her şeye rağmen Normani onun arkadaşıydı ve ona değer veriyordu, Normani ondan nefret etse bile. (Normani'nin ondan nefret edip etmediğinden emin değildi ancak açıldıktan sonra ona attığı bakış, Camila'nın iğrenç bir çöp torbası gibi hissetmesine sebep olmuştu.) "Normani?"

Birlikte bahçeye yürüdüler ve bir ağacın gölgesi altında durdular. "Senden özür dilemem gerekiyor." Camila, Normani'den bir sürü şey beklerdi ama samimi bir özür dileyeceği aklından bile geçmemişti. Normani yaptığı hataları kabullenmeyi bilen biri değildi, hiçbir zaman da olmamıştı. "O gün sana... Kaba davrandım. Bize lezbiyen olduğunu söyleyerek büyük bir karar vermiştin, bu bize güvendiğini gösteriyordu." Derin bir nefes aldı. "Seni yargılamış ya da senden nefret ediyormuş gibi göründüğümün farkındayım, öyle değil, gerçekten."

mona('s) lisa ☆ camrenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin