memories

2.2K 320 69
                                    

"Jongdae, bana yardım etmen gerek"

Jongdae'yi tanımamın üzerinden yaklaşık 3 gün geçmişken çoktan eskisi gibi (?) yakınlaşmıştık. Her ne kadar her sabah onu geçen sabahlarda da olduğu gibi yazdığım günlükler sayesinde hatırlasam da bu durum onun pek de umurunda değilmiş gibi görünüyordu. Belki de onu bana çeken en büyük etkenlerden birisi de umursamaz oluşuydu. Duygusal bir hâle bürünüp canımı sıkmıyordu ya da bana sürekli hastalığımı hatırlatıp boş teselliler vermiyordu.

Hava kararırken beni evimde çürümeye yüz tutmuş bir halde bulup kolumdan tutarak markete sürüklemişti. Eski günlerdeki gibi patlayana kadar abur cubur yiyip, sıkılana kadar da film izlemeliymişiz. Önceden ikimizin ilişkisi genelde bu şekilde yürüyormuş. Bir de ara sıra film izleme işini illegal/yasadışı sitelerden yapıyormuşuz fakat üsteleyip defalarca tam olarak neden bahsettiğini sorduğumda "Boş ver, çok da gerekli değil" diyerek geçiştirmişti. Ayrıntı vermemesi sinirimi bozsa da, lise yıllarımızı hatırlayıp yalvarmaya başladığında, bana anlattıklarının hatrına teklifini kabul etmiştim.

Girdiğimiz marketin abur cubur reyonunda dolaşan ve elleri cipsle dolu olan çocuğa sorduğumda bana doğru döndü, "Ne konuda?" Tekrar önüne dönüp eline aldığı çikolataya aşkla bakmaya devam ederken yanıtladım, "Babandan içinde çektiğim videoların bulunduğu o flash belleği almam gerek" Ona doğru yaklaşırken bana bakıp yüzüne anlamsız bir ifade yerleştirdi, "İstesen zaten babam verir ki" Eline biriktirdiği her çeşit, envayi sağlıksız abur cuburları alışveriş sepetine doldururken omuz silkerek yanıtlamıştı.

Açıkçası dediklerinde haklıydı. Bay Lim'den o flash belleği istesem ikiletmeden geri verirdi fakat yine de ona çoktan ikinci bir kez emanet etmişken almak, saçma bir şekilde çekinmeme sebep oluyordu.

"Yarınki randevuna gittiğinde istersen, emin ol geri verir sana" Daha fazla bir şey demememe fırsat vermeden eklediğinde beynimdeki endişeleri bir kenara atıp iyice yanına sokuldum.

"Şundan da alsana, lezzetli görünüyor."

-

-

Sonunda elimizdeki ağır poşetlerle kapımın önüne geldiğimizde cebimdeki anahtarı zar zor çıkarıp eve girebilmiştik. Marketten önden çıkmıştım ve Jongdae ise kasiyerle muhattap olan kişiydi. Kısacası ödeme kısmını ona kitlemiştim.

Jongdae elindeki poşetleri hızlı ve paytak adımlarla mutfağa bıraktıktan sonra irileşen gözleriyle bana döndü. "Vay be! Evin beklediğimden daha iyi" Ağzı şaşkınlıkla açılan ve salonumun ortasında dikilen çocuğu es geçerek mutfağa ilerledim ve elimdekileri tezgaha bıraktım. "Ne bekliyordun tam olarak?" Çoktan salondaki koltuğa yorgun bedenini bırakan dinazor kılıklı arkadaşımın yanına kendimi bıraktığımda çok geçmeden omuz silkerek cevapladı, "Bilmem, lisedeki Baekhyun oldukça zevksizdi fakat yeni Baekhyun'u daha çok sevdim sanırım" Son günlerde sıkça duyduğumu hissettiğim kahkahasını attığında ben de ona katılıp güldüm.

"Zevksiz miydim?" Ayaklarımı önümdeki masaya uzatıp kafamı geriye yaslarken aynı zamanda ona bakıyordum. Kafasındaki şapkayı eline alarak devam etti, "Sana çıkma teklifi eden o kadar çok kız olurdu ki! İstisnasız hepsi acayip derecede güzellerdi. Fakat sen reddedip her seferinde bana 'tipim değildi' bahanesini uydururdun" Verdiği yanıtla kendime şaşırıp keyiflice gülümsedim.

"Demek ki tipim değilmiş" Omuz silkip başımı kaldırdığımda kafasını olumsuz bir şekilde sallayan Jongdae'ye dikkatimi verdim, "Ondan değil de, beklediğin birisi olduğunu söylemiştin. Bana bunu çok sonradan söyledin, bu yüzden 'tipim değildi' (burayı beni taklit ederek söylemişti) yalanların beynimde anında çürüdü elbette" Gülümseyerek devam ettiğinde içimde bir süredir hissettiğim boşluk hissi tekrar gün yüzüne çıkmaya başlamıştı.

remember | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin