Dört arkadaştan Ed dışında hiç kimse araba sürmeyi bilmiyordu. Henry kararlılıkla şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı. Hiç kimse Henry'nin araba sürebildiğini bilmiyordu, o da. Hızlı olmalıydılar çünkü askerler onlara ateş etmeye hazırlanıyorlardı. Henry tam gaza basmıştı ki askerler onlara ateş açtılar. Heyecandan gaza yüklenen Henry arabayı çok hızlandırdı. Askerlerin mermilerinden biri arabanın lastiğine denk geldi. Hızlı olan araba kaymaya başladı. Araba artık Henry'nin kontrolü altında değildi. Araba kayarak bir ağacaçarptı. Hava yastıkları sayesinde hayatta kalan dört arkadaş yara almamıştı. Ed'i, arabadan indirdiler. Askerlerden saklanmaları gerektiğinden yakındaki bir binaya girmeyi düşündüler. Ki oda bir AVM idi.
Edi'i AVM'ye taşırken Bill'de elindeki silahla arkadaki askerleri gözetliyordu. Kapıya geldiklerinde elektriğin olmadığını fark ettiler. Çünkü kapı otomatik olarak açılmıyordu.
Kapıyı zorla açarak içeri girdiler. "Buralarda bir yedek jeneratör varsa eğer, onu çalıştırıp kapıları koruma için kullanabiliriz" dedi Henry. Fakat hala bir dertleri vardı. Yakın arkadaşları Ed'i bir yere saklamaları gerekiyordu.
Onu durmuş yürüyen merdivenlerden çıkarttıktan sonra mağazalardan birine yerleştirdiler.
Koridorda yürürlerken duvarın arkasından aniden gelen bir darbe Bill'in elindeki silahı yere düşürmüştü. Ardından pala bıyıklı, yarı kel bir adamın onlara silah doğrulttuğunu gördüler. Yapabilecekleri bir şey yoktu. Sanki bir komut almış gibi aynı anda ellerini havaya kaldırdı üç arkadaş.
Adam sorgulayıcı, bir o kadar da endişeli bir ses tonuyla, "Siz de kimsiniz ?" diye bağırdı.
Henry soru onlara hiç sorulmamış gibi bir havayla, "Yedek jeneratör gibi bir şey varsa eğer, onu bulup çalıştırmamız gerekiyor. Askerler buraya doğru geliyor, bu işleri sonra hallederiz. Tamam, mı ?" dedi.
Pala bıyıklı adam gençleri bir süre süzdükten sonra silahını kemerinde aparata taktı. "Bodrum katındaki otoparkta var. Sizi oraya götüreceğim." Dedikten sonra can alıcı bir soğukkanlılıkla üç arkadaşı önüne alıp yürümeye başladı.
Adamın önünden yürüyen üç arkadaş hızlı adımlarla bodruma gidiyorlardı. Merdivenleri serice iniyorlardı. Pala bıyıklı adamın yol tarifleri bodrum boyunca yankılanıyordu.
Yönlendirmeler bitince üç arkadaş ve pala bıyıklı adam, demirden yapılmış bir kapı ile karşılaştı. Kapı kilitliydi. Adam cebinden ona ait olmadığı belli iki üç anahtar çıkardı ve hepsini sırasıyla denemeye başladı. Sonunda doğru anahtarı bulduğunda karşılarına jeneratörün olduğu küçük bir oda çıktı.
İçeride ayrıca temizlik malzemeleri de vardı. Harry nihayetinde adamın isminiöğrenme vaktinin geldiğini düşündü, "Adın ne ?" diyebildi sadece koca cüsseli adamın karşısında.
Ağzında geveler gibi bir şeyler mırıldandı adam. "Hawk"
Neşeli muhabbetleri bittiğinde Hawk jeneratörü açtı. Geldiklerinden daha yavaş adımlarla merdivenlere gittiler. Hawk hala çok güvenmediği gençlere tekrar kapıya giden yolu gösterdi. Yukarı artık çalışıyor olan yürüyen merdivenlerden çıktıklarında karşılarında pek de beklenmedik bir şeyle karşılaştılar. Askerler oradalardı ve dört adama ateş açtı...
O anda Hawk kemerindeki silahınıçıkarıp askerlere karşılık verdi. Askerler de siper almak zorunda kaldı, böylelikle Henry gidip çelik kapıları kapatmak için orada duran tuşa bastı.
Askerler artık dışarıda kalmış ve dört kişi kurtulmuştu.
Hala beklediğim izlenmeye ulaşamadik ama ben de acikcasi ne yapacagii bilmiyorum votenizi ve yorumu eksik etmeyin ^^
Sağlıcakla..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Yaşam
Science FictionFabrikanın birinde çıkan gaz sızıntısı... Mutantlaşmaya başlamış insanlar arasında hayatta kalmak için uğraşan 5 arkadaş. Ve de destek vermeye her zaman hazır olan bir grup. Hayatta kalmak ve her şeyi eski haline döndürmek onların tek görevi. (İlk 5...