Fabrikanın içine sessizce girdiler. Sis hala oradaydı. Bilim adamları sanki her şeyi biliyormuş gibi vah vahlanıyor,üzülüyor, şaşırıyorlardı. Cesaretleri doruk noktasına çıkmış bir biçimde ama aynı zamanda da Harry'i düşündüklerinden içlerine hüzün dolan savaşçılar ileride bir şey gördüler. Sanki bir karaltı gibiydi. Düşünülebilecek en mantıklı şey 3 yaratığın yatıyor olmasıydı. Bu yaratıklar Harry'i öldüren yaratıklar olmalıydı. Henry işte o anda kendini kaybetti. Silahını iyice kavradı ve ateş açtı. Şok olmuş savaşçılar da onu takip etti. Neye uğradığını anlayamadan ölen yaratıklar artık insan yiyemeyecekti.
İlerledikçe bir şey gördüler yerde. Kanlı bir gaz maskesiydi bu. Gaz maskesini aldı ve çantasına attı hiç düşünmeden Henry. Sonra kapıyı kaldırdılar. İçeri herkes girdiğinde kapıyı kapattılar ve başarılı bir geçiş yaptılar. Sonra gördükleri ama girmedikleri kapıya geldiler. Kapının kilitlerini C4 ile patlatacakları anda bilim adamları tozla dolmuş bir yere vurdular ve kapı açıldı. İçeriye girdiklerinde kocaman bir tüpün küçücük bir çatlağı olduğunu gördüler. O tüm olan şeyler bu çatlak yüzündendi.
Bilim adamları bilgisayarları çalıştırırken birileri sayfaları kontrol etti. Kodlara baktılar. Her şey hazır gibiydi. Ama bilim adamları savaşçılara döndü ve konuşmaya başladılar.
"Biz bu olayı çözünce sizin yazdığımız kodları ve gördüğünüz şeyler ile bu ülkeye zararınız çok olabilir. O yüzden lütfen dışarı çıkın."
Henry karşı koymadı. Diğerleri de. Dışarı çıktılar. Ama beklenmedik bir şey olarak kapıyı üzerlerine kilitlediler. Kilitleri kapattılar. Dışarıdan girilemezdi. Henry buna sinirlendi. Ama Ed daha çok sinirlendi çünkü bomba çantası içeride kalmıştı. Bilim adamları;
"Bizim bu olayı halletmemizi bekleyeceksiniz sadece."
Henry yere çöktü. Kardeşinin öldüğü yere baktı. Bu bilim adamlarına yardım etmesinin tek nedeni kardeşiydi. Onun hatrına yapacaktı.
Bilim adamları işini tamamladığını belirten birkaç sözcük gelmişti yarım saatin ardından. Ama bir sıkıntı olduğunu anlamaları bağırmalarına yol açtı.
"İşe yaramıyor. Bunu çalıştırmanın tek bir yolu var. Ani yüksek basınç ve yüksek sıcaklık gerekiyor."
"İnsanca konuş bilim adamı."
"Bir patlama gerekiyor, patlama !"
Ed sırt çantasını hatırlattı.
"Benim sırt çantamda el bombaları var. Kullanın onları."
Biraz suskunluk ardından çok büyük bir ses geldi. Bilim adamları hayal kırıklığına uğramış gibiydi.
"Yeteri kadar güçlü değil. Daha güçlü bir patlama gerekiyor."
Jack işte o anda konuşmaya başladı.
"Ionıa'da ki haritada gördüm. Askeri üs var bir tane. Onun füzeleri hala yerinde. Ama onları çalıştırmak için bir alet gerekiyor. O bizde var ama sıkıntı onu çalıştırmak için çok yüksek bir yerde olmalıyız. "
Füze sözlerini duyduklarında bilim adamları kapıyı açmaya çalıştı. Ama kapı kapalı kalmıştı.
"İçeride kaldık. Füzeleri atmayın. Atmayın yoksa ölürüz."
Henry bu fedakarlığı yapmalarını söyledi. Bilim adamları ağlarken havalandırma pencerelerinden çıktılar. Gökdelene tırmanacaklardı.
Arabalarına bindiler ve gökdelenin oraya vardılar. Gökdelen fabrikanın hemen yanında bulunuyordu. Arabadan indiler. Arabadan inmeyen iki kişi kalmıştı. Don ve Jack. Jack aleti alacaktı. Don ise makinalı tüfekten çıkmaya çalışıyordu. Ama gerek kalmadı. Çünkü çok büyük bir yaratık sürüsü üzerlerine doğru gelmişti ve etraflarını sarmışlardı. Onlarca yaratık etraflarında dönüp dönüp duruyordu. Henry bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Yaşam
Science FictionFabrikanın birinde çıkan gaz sızıntısı... Mutantlaşmaya başlamış insanlar arasında hayatta kalmak için uğraşan 5 arkadaş. Ve de destek vermeye her zaman hazır olan bir grup. Hayatta kalmak ve her şeyi eski haline döndürmek onların tek görevi. (İlk 5...