ATK 19. BÖLÜM *~SÜREKLİ!! ~ *

22.8K 776 67
                                    

İyi akşamlar. önceki bölümdeki konuşmadan devam edecek. O yüzden kafalarınız karışmasın diye söylüyorum

İyi okumalar...
♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢♢

"Ah.. Barzan Ağa... aklımı başımdan aldın. Sana bir şey olacak diye o kadar çok korktum ki . Şimdi diyeceksin sana bu kadar eziyet eden adam için niye endişeleniyorsun? niye korkuyorsun? İşte bende bilmiyorum . Ama sadece sevdim. Çok sevdim. Oysa ki sen erkeksin,ben kadın.
Sen acıtırsın, ben acırım. Sen kanatırsın, ben sararim. Sen unutursun, ama ben asla unutmam. Ama ben aşık ve seven bir kadınım! yeryüzünün en büyük savaşçısı , dilersen ana olur,bacı olur,yar olur,yâren olurum.. Ama dilemezsen düşman bile olmam .. "

Dicle derin bir nefes alır ve tekrar konuşmaya başlar.

"Ama ne yaparsan yap ben hep seni seven bir kadın olurum.." Gözündeki yaşlar bir bir Barzan ın eline düşüyordu. Ahh.. Bu adam şimdi bu kadının ağladığını görse müptelası olup ona aşık olurdu. O kadar masum , o kadar savunmasız ve çaresiz ağlıyordu ki . Küçük bir kız çocuğu gibiydi.

Kapının çalınıp açılması ile Dicle hemen kendini toparladı ve Barzan ın elini bırakıp bir iki adım geriye gitti. Gelen kişi hatta kişiler. Zümrüt hanım, Rojda ve Hişyar dı. Zümrüt hanım göz yaşları arasında feryat ederek oğlunun yanına gitti. Rojda ise abisine çok ciddi bir şey olduğunu sanıp allak bullak olmuştu. Şimdi ise abisinin iyi olduğunu anlayıp Hişyar abisine sarılıp destek alıyordu. Zümrüt Hanım,

"Oğlumm, yavrum .. canımdan can gitti Barzan 'ım. " diyip bir yandan hem göz yaşları döküyor bir yandan da oğlunun saçlarını okuşuyordu. Dicle artık kendini kötü hissedince kimseyi takmadan hemen odadan dışarı çıktı. Dayanamıyordu sevdiğini öyle görmeye. Yemin yengesinin o halini gördüğünde tam yanına gidecekti ki Dicle hastahanenin kapısına doğru yürüdü. Nefes almasına ihtiyacı vardı.

Ne yapacaktı? Sevdiği adamı paylaşmak ne kadar da zordu ? Zeycan büyük ihtimal duymuştur. Biraz sonra onu seven adamın yanında olurdu ve yine Dicle bir köşede onları izlerdi. Yorgundu, kırgındı.. Ama yinede güçlü bir kadındı. Olsun yine unutulsun ,yine sevilmesin yeter ki sevdiği adam iyi olsun. Dicle bunları düşünürken Yemin in yanına geldiğini bile anlamamıştı. Yemin de uzaklara dalıp konuşmaya başladı.

"Çok seviyorsun değil mi ?" diye sorduğunda Dicle daldığı yerlerden kafasını kaldırıp Yemin e bakar. Sonra tekrar daldığı o eşsiz manzaraya bakar.

"Sevmese miydim ?" dedi. Sevse olmuyor . Sevmese... Bunları düşünürken gözlerinden inci tanelerini tekrar yavaş yavaş dökülmeye başlar. Yemin derin bir nefes alıp yengesine bakmadan,

"Zor.. Gerçekten zor yenge. Belki hayatımda senin kadar güçlü bir insan görmedim. Gülüyorsun,mutluyum diyorsun ama için kan ağlıyor. Derdini anlatsan olmuyor anlatmasan. Her şey adına ben özür dilerim yenge... Sevme desem o senin kocanım bir ömür boyunca onunlasın. Sev desem o kalp paylaştıkça paramparça oluyor. " diyip yengesine bakar. Ağlıyordu. Bu durum Yemin i fazlası ile üzüyordu. Yengesinin Rojda dan bir farkı yoktu. Rojda nın bir göz yaşına dünyaları yakardı.

Dicle kendini toparlayıp, ciğerlerine derin bir nefes çeker. Ve acı bi tebessüm edip ,

"Kader.. Kimileri sevilir , kimileri sevilmez . Alıştım. Ya da alışmaya başlıyorum. " dediğinde Yemin bir şey demez . Dicle yemin in konuşmamasına istinaden,

"Zeycan... O -o gelecek mi Yemin?" diye hemen sorar. Yemin yengesine bakar ve konuşmaya başlar.

"Açıkçası ona söylemedik. Ama şu an gelen giden çok olduğundan dedikodu almış başına gidiyordur. Yani biz söylemesek bile duyabilir. Ama onun babasının evine kadar gireceğini sanmıyorum yenge. O yüzden gelmeyede bilir. " Yemin bunları dediğinde Dicle bir an boş bunulunup derin bir nefes almıştı . Yemin yengesinin bu durumuna içten içe güler. Kim demiş canım kumalar birbiri ile iyi anlaşır diye.

1 Saat sonra...
♤♤♤♤♤♤♤♤

Artık Barzan uyuşturucunun etkisinden çıkmış ve kan kaybından bitkin olsada konuşmaya çalışıyordu. Şimdilik yanında annesi vardı. Diğerlerinin uyandığından haberleri yoktu. Barzan bunları düşünürken kapı bir an habersizce açıldı. Annesiyle ikisi kapıya doğru bakmış gelenin kim olduğunu anlamaya çalışıyordular. Birkaç saniye sonra bitkin , gözleri ağlamaktan şişmiş ve burnu kızarık bir şekilde Dicle odaya girmişti. Barzan bu haline içten içe tebessüm etmişti. Dicle ise başını yere o kadar eğmişti ki Barzan in uyandığını bile fark etmemişti. Zümrüt hanım ise gelinin bu durumuna acı bir tebessüm etmişti. En sonunda Zümrüt hanım ,

"Kızım.?" diye soru sorar gibi cevap bekler. Dicle annesinin karşına böyle çıkmak istemediğinden dolayı yine başı aşağıda konuşur.

"Efendim jimom?" der. En sonunda Zümrüt hanım küçük bir kahkaha atar. Dicle işte o an Zümrüt hanım in üzüntüden delirdiğini düşünür. Ve hızlıca kafasını kaldırıp bir adım atar. Ama karşılaştığı durumla neredeyse bayılacaktı. Barzan... Evet o .. o uyanmıştı. Sevdiği adam ona öyle bir gülümsüyordu ki Dicle dudaklarını dudaklarına mühürlemek istedi. O nasıl bir gülümseme be adam...

Derin bi nefes alacaktı ki şoktan çıkamadığı için nefesi yemek borusuna kaçmıştı ve ciddi bir şekilde sevdiği adamın karşısında öksürmeye başladı. Zümrüt hanım gelinini bu haline hem güler hemde telaşlanir. Hemen ayağa kalkıp gelinin sırtına vurmaya başlar.

"Helal kızım helal. Hele bi derin nefes al " der ve gülmemek için kendini zor tutar. Barzan ise küçük küçük kahkahalar atıyordu. Ama son anda tam gülecekti ki omzuna saplanan ağrı yüzünden gülememişti.

Dicle kendine geldiğinde . Hemen Barzan ın yanına gider .

"Uyanmışsın Ağam. Şükürler olsun, hepimiz çok korktuk . Ben hemen doktoru çağırayım. " der çekinerek. Barzan Dicle tam gidecekken elini tutar ve

"Doktor geldi Dicle. Merak etme " der. Dicle ise sadece tebessüm etmekle kalır. Çünkü biliyordu bu durumları geçiciydi. Derin bir nefes alıp kenara geçmişti. Zümrüt hanım oğlu ile konuşup onu ne kadar korkuttugunu sürekli bahsedip duruyordu ve Barzan Dicle ye bakmaktan annesine kısa kısa cevap veriyordu.

15 Dakika sonra
-------------------,--------

Zümrüt hanım oğluna çamaşır getirmek için konağa gitme kararı almıştı. Ve şu an odada Dicle ile Barzan yalnızlardı. Annesi gittikten sonra Barzan bir süre Dicle ye bakmış Dicle ise Barzan a bakmak yere yerdeki mermerlere bakmıştı. En sonunda Barzan Dicle ye baka baka uykuya dalmıştı.

Dicle bir an için sevdiği adama bakma gereği duydu. Uyumuştu. Ama bu sefer çok masum uyuyordu. Her zaman ki gibi sert değildi. Dicle bir anda ayağa kalktı ve Barzan ın yatağına hafifçe oturdu. Ve tekrar içinden gelenleri anlatmaya başladı.

"Keşke her zaman böyle olsak. (tebessüm edip elini tutar.) Ama sen hasta olmadan tabi kii. Değişeceğini bile bile bir umut ediyorum... Ama bilmek acıtıyor bazen , öğrenmesem daha iyiydi diyorsun. Ama .. B-ben istemedim ki böyle olsun. Her şeye rağmen sana kalbimi kaptırmak çok saçma değil mi ? Düşünüyorum.. Hem de çok bir gün iyi olacak mıyız ? " ağlıyordu. Ama gözleri değil yüreği ağlıyordu. Elini bırakıp tam kalkacakken Barzan gözleri kapalı bir şekilde konuşmaya başlar.

"Umut etmekten bir şey olmaz." der. Dicle ne demek istediğini anlayamaz. Olabilir miydik yani ?. Ama fazla Umut etmemesi lazımdı. Çünkü ne kadar hayal kursun ne kadar çok umut etsin.. Olmayınca hepsini kırılıp kendini paramparça ediyordu.

"Hep Umut ediyorum ama canım acıyor artık. Aslında acının şiddetli oluşu değil,sürekli oluşu yoruyor beni "

BÖLÜM SONU

MERHABA ARKADAŞLAR dün gece atamadım kusura bakmayın. umarım beğenirsiniz. VOTELARİNİZİ VE yorumlarınızı bekliyorum 💟💟 hepinizi öpüyorum

AŞKIN TERAZİSİ: KUMA          (TAAŞŞUK-U KÛBRÂ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin