1

6.2K 324 102
                                    

Do Kyungsoo

Üzerimi örttüğüm gazete kağıtlarının hışırtısı yüzünden gözlerimi araladığımda, henüz havanın aydınlanmadığını fark etmem yüzümü buruşturmama sebep oldu. Uyumak zorundaydım çünkü konakladığım yer bir otobanın üst kısmındaki kapalı geçitti. Seoul gibi bir şehirde yaşıyorsanız şayet, havanın kararması insanlar için anlam ifade etmezdi. Oradan oraya geçerler, sizin evinizi işgal ettikleri yetmezmiş gibi göz göze geldiğiniz an burun kıvırarak tiksintilerini belli ederlerdi.

Bu gurur kırıcı yada incitici olmaktan çıkmıştı artık. En azından ben alıştığım için eskisi kadar utanmıyordum fakat aramıza yeni katılan üyeler vardı. Çocuklar ve çocukları tarafından dışarı atılan yaşlıların gözünden bakıldığında durum biraz daha zordu.

Onları anlıyor yada anlamaya çalışıyordum.

Başımın altına yastık yaptığım karton kutuların rahatsızlığına iç çekip, dağılan uykuma geri dönmeye hazırlandığımda kulağıma dolan öksürük sesi ile duraksadım. Oh Sehun aramıza yeni katılan bir gençti. Çok fazla konuşmaz ve gün içinde ne kazanırsa her zaman paylaşırdı. Hikayesini bilmiyordum, yerleşke olarak neden burayı seçtiğini de. Bir adı, birde yaşı vardı öğrenebildiğim. Dediğim gibi suskun sayılabilecek bir tipti.

Yanımıza geldiğinden beri kuru kuru öksürüyordu. Soğuk algınlığı yaşadığını veya üşüttüğünü düşündüm ama bu durumlardan hangisi insanı bir ay boyunca öksürtürdü ki?Belki de bünyesi zayıftı, zaten kendisi de çelimsiz bir çocuktu.

Aldırmamam gerekirdi, sonuçta bana güvendiği için burada değildi fakat vicdanım el vermedi. Ayağa kalkarak geçitin karşı tarafında yatan Sehun'un yanına doğru ilerledim. Yüzü her zamanki gibi solgun görünüyordu.

"Sehun," adını mırıldanırken omzunu dürttüm.Bu canını yakacak türden bir dokunuş değildi ama Sehun anında gözlerini aralayarak tısladı. "İyi misin?"

"Evet."

"Öksürüyordun."

"Özür dilerim."

Onu suçlamadığım halde mahçup olarak özür dilemesi kötü hissetmemi sağlamıştı.Telafi etmek için ellerimi hızlı hızlı iki yana sallayarak gülümsedim.

"Aç mısın?"

Benden küçük olduğu için onu korumam gerektiğini düşünüyordum. Tamam, belki çocuksu görüntüsünün de bunda etkisi vardı. Fazla masum ve ürkek duruyordu.

"Hayır."

Yalancı.

Yalan söylediğini biliyordum. Çocuğun kemikleri sayılıyordu ve itiraf etmem gerekirse nefesi kokmaya başlamıştı.Tüm gün onu görmemiştim fakat hiçbir şey yemediğinden emindim. Parasını kendi için harcayacak biri değildi.Onu henüz çözemesem de problemlerinin çoğunun kendisi ile ilgili olduğunu söyleyebilirdim.

Üzerine örttüğü eskimiş hırkasına elimi bastırıp midesini yokladığımda çıkardığı inleme benzeri ses yüzünden afalladım.

"Ne oldu sana?"

"Yok bir şey abi."

"Dokunduğum her an cırlıyorsun. Dayak mı yedin yoksa?"

"Yoo."

"Oyunculuğun berbat Sehun, şimdi karnını aç ."

"Abi, yoksa bana karşı farklı duygular mı besliyorsun?"

OBSTACLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin