27

1.9K 191 51
                                    

Kim Jongin

"Aç bakayım ağzını."

Kızarmış ekmek üzerine sürdüğüm yağ ve bal karışımını ona doğru uzattığımda, buna inanamıyormuş gibi bakarak suratını ekşitti.

"Ellerim iş görüyor Jongin."

"Hadi canım," kahvaltı tabağının neredeyse boş olduğunu işaret ederek söylendim.
"Hiç belli olmuyor."

"Komik değil."

"Bence de, o yüzden aç ağzını."

Kyungsoo anlaşabileceğim insan portresinin dışındaydı. Yemek seçiyor, sevdiği şeyleri gıdım gıdım tüketiyor, diğerlerine gereksiz samimiyet gösteriyor ve herkese gülümsüyordu. Bundan hoşlanmıyordum. Minik bedeni, çoğu zaman bir şeyler anlatmayı amaçlayan iri gözleri, masumiyeti ve mahcubiyeti, onu korumam gerektiğini hissediyordum.

"Jongin, istemiyorum."

Biraz uzağında duran elimi ittirerek tabağının kenarına yığın ettiği domatesler ile oynamaya başladığında gülümseyip, hazırladığım ekmekten küçük bir ısırık aldım. Bana itiraz ederken suratı fazla sevimli oluyordu, onu kimsenin ulaşamayacağı yerlerde saklamak istiyordum.

"Kyungsoo, seni yarın dışarı çıkaracağım."

"Bana süs köpeği muamelesi yapmaktan vazgeç."

"Evde sıkılmış olabileceğini düşündüm."

"Seninle dışarı çıkmayacağım, benim hakkımda düşünme."

"Bunu yapamam Soo çünkü orası senin yaşam alanın. Daima aklımdasın."

Gözlerini gözlerime dikip, söylediğimi doğrulamak ister gibi uzunca bir süre yüzüme baktı. Bana inanmaması artık canımı yakmaya başlamıştı. Ne zaman bakışları beni bulsa ; suratı değişiyor, bir tereddüt ki asla yok olmuyor, acabalar çevremizi kuşanıyordu. Bu gibi zamanlarda geçmişe dönebilmenin mümkün olmasını diliyordum.

"Bir an bile kaybolmuyorsun." Masanın üzerinde duran ellerini, avuçlarım arasına hapsedip geri çekilmesine izin vermeden konuşmaya devam ettim. "Uykuya yenik düşmeden önce son, gözlerimi açar açmaz düşündüğüm ilk şey sensin. Duygularımı kontrol edemiyorum."

Konuşmalıydı. Şans verebileceğini söylemeliydi. Park Chanyeol'un nesi bu kadar iyiydi ki kalbi, onu bünyesinde barındırırken bana bağışıklık kazanmışcasına tepkisizdi.

"KİM LANET JONGİN!"

Siktir ya hadi ama! Görüntüsünden önce sesi ile varlığını belli eden evimizin üçüncü şahsı Sehun, hayatıma burnunu sokmakta diretirken Kyungsoo az önceki sözlerimden hiç etkilenmemiş gibi kahvaltı tabağına dönerek alevlenen cesaretimin üzerine bir kova soğuk su dökmekten çekinmedi.

"Bunu yapmaya nasıl cürret edersin?"

Derdin biri bin paraydı sahi. Sarışın serseri tüm heybeti ile karşımda dikildiğinde, ondan korkacağımı düşünüyorsa fazla beklenti içine girmişti.

OBSTACLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin