Do Kyungsoo
Chanyeol üzmek istemediğim biriydi. Gitmesinden korktuğum, bana baktığı her an huzur duyduğum, sesini işittiğim zamanlar mutlu olduğum biriydi. Onu incitme düşüncesi suya yazı yazmak kadar imkansızdı benim için. Kıramazdım, kıyamazdım ama bir hata yapmıştım sanırım.
Karşımda oturan adam, ifadesiz bir surat ile okumakta olduğu dergiden kafasını kaldırmazken, dikkatini çekmek uğruna yapamayacağım hiçbir şey yoktu. Bu yüzden bağırmaya başladım. Ellerimi karnıma sararak acı çekiyormuş gibi avazım çıktığı kadar bağırdım.
Bir robot gibi bana dönüp, ne olduğunu kavramak istercesine bedenimi süzdüğünde Hadi, diye geçirdim içimden. Benim için endişelenmekten vazgeçemezsin.
Ve yaptı. Dergiyi bir kenara fırlatıp, büyük adımlar ile yanıma geldiğinde, dizlerini kırarak yüzümü avuçları arasına aldı.
"Neyin var?" diye sorarken suratı allak-bullak olmuştu. Gözlerinde gördüğüm korku o kadar samimiydi ki, içimde büyük oranda bir ağlama isteği oluşmuştu.
Yanaklarımı kavrayan ellerinin üzerine, ellerimi kapattım. Bakışları yoğunluğunu değiştirmezken sağ elini yana doğru kaydırıp dudaklarımı, avucuna bastırdım.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu bu kez. Ellerini çekmeye çalışmadan önce onu özgür bıraktım. "Öpünce geçiyor ya," diye mırıldandım emin olamayarak "Döktüğümü toparlamaya çalışıyorum." Kaşları havalandı. "Kırdığımı onarmak istiyorum."
"Başaracak gibi misin peki?"
"Bilmiyorum."
"Aptal." dedi buruk bir gülümsemeyi bana bahşederken, "Beni korkuttun."
Boyası aka aka turuncu renge bürünen saçlarını geriye doğru atıp, pozisyonunu bozarak doğrulduğunda, dudağımı sarkıttım. Uzak dursun istemiyordum, uzak durmak istemiyordum.
"Konuşmamız gerekmiyor mu?" diye sorduğumda, koltuğa oturmak üzereydi. Gözlerini, gözlerime sabitlerken "Seni dinliyorum." diye cevap verdi. Derin bir nefes aldım. Çoğu zaman yanında veya karşısında rahat olduğum adam, bugünlerde karnımı ağrıtıyordu.
"Yanlış bir şey yapmadım." diye başladım söze. "Banyoda sadece konuşuyorduk."
"Sadece konuşmuyordunuz. Jongin, sana asılıyordu ve sen, buna izin veriyordun."
"Hayır."
"Evet."
"Öyle olsa dahi hoşlandığım kişi sensin Chanyeol."
"Duygular Kyungsoo, onlardan hızlı değişen tek şey zaman."
"Yapma..."
Bana Kim Jongin'in cümleleri ile geliyordu. "Duygular Kyungsoo, önemsemediğim şeylerdi. Sen karşıma çıkana kadar. Artık önemsiyorum ve biliyorum ki; onlardan hızlı değişen tek şey zaman..." bizi duyduğunu biliyordum ve empati kurarsam şayet hatalıydım evet. Kendimi geri çekmem gerekiyordu ama o an, garipti. Kim Jongin fazla iddialı konuşuyordu, çok derin bakıyordu, yakındık, çekimi içine girmemenin mümkünatı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSTACLE
FanfictionJongin + Kyungsoo + Chanyeol Onların aşması gereken tek engel ; Ülke genelince tanınan ve sevilen Kim Jongin'in, sokaklarda yaşam mücadelesi veren Kyungsoo'ya çarparak yürüme yetisini elinden alması değildi.