Park Chanyeol
Beklemek zordu. Beklemek yorucuydu. Şimdilerde beklemek ; canımı okuyordu.
Kyungsoo ameliyata girdiğinden bu yana üç saat geçmişti. Koskoca üç saat... Bunca zaman boyunca Sehun gelip-gitmiş, onlarca insan önümden geçmiş, ameliyata giren başka bir hastanın ölüm haberini duymuş, kriz geçiren bir annenin üzüntüsüne şahit olmuştum.
İyi hissetmiyordum.
Sağ tarafımda oturan ve beni sinir etmek istercesine durmaksızın ayaklarını sallayan Kim Jongin ile birlikte beklerken hiç iyi hissetmiyordum. Merak edip bir kez dahi aramayan bu adamın, hayranlarına görünmekten çekindiği halde hastahaneye ne için geldiğinden emin değildim ama yanımda oturmasını istemiyordum.
Kyungsoo içeride kesilip biçilirken, durumundan haber alamadığım her saniye yavaş yavaş boğulmaya başladığımı hissederken, bu durumda olmamıza sebebiyet veren Kim Jongin'i görmek istemiyordum.
Canım yanıyordu, canımın canı yanıyordu.
Derin bir nefes alıp - koridorun öteki ucunda, bacaklarını kendine çekerek oturduğu yerde küçüldükçe küçülen Sehun'a baktım. Kyungsoo ameliyata girdiğinden beri gözünün yaşı dinmemişti. Birkaç kez konuşmaya çalıştığımda, korktuğunu ve bir şeyler ters gider de abisi oradan sağ çıkamazsa şayet ona, onu sevdiğini söyleyemediği için sonraki yaşamında daima pişmanlık duyacağından bahsetmişti.
Haklısın be oğlum aynı boku bende yedim, diyemedim. Kyungsoo, istemeye istemeye o sedye ile saatlerdir çıkmasını beklediğim kapıdan içeri girerken bende ona, onu ne çok sevdiğimi söyleyememiştim. "Bekliyorum," dedim. "Gözlerini açtığında göreceğin ilk yüz olacağım." Bana güvenmesini ve geri dönmesini söyledim ancak dilimin ucuna kadar gelen seni seviyorum cümlesini, dudaklarım arasından dökemedim.
Pişmandım.
Jongin tarafında hissettiğim hareketlenme ile bakışlarım odağını yitirdiğinde, çoktan dördüncü saatin içine girdiğimizi gördüm. Zaman ilerledikçe rahatlamıyordum, hayır. Aksine her an içeriden çıkan kana boyanmış doktorun yorgun görüntüsü ile yüz yüze geleceğim düşüncesi sayesinde geriliyordum.
"Neden bu kadar düşünüyorsun?"
Jongin konuştuğunda kaşlarımı çatarak ona baktım. İfadesiz bir şekilde beni inceliyordu.
"Ne demek bu?"
Gülümsedi.
"Yanlış yapıyorsun. Evlisin Chanyeol, üstelik birde sevgilin var. Kyungsoo için bu kadar çok düşünmen normal değil."
"Sen nereden -"
"Hadi ama hayat hikayesini araştırmadığım birini yanımda çalıştıracak kadar aptal göründüğümü düşünmüyorum."
Yüzündeki gülümseme git gide büyüyerek sevimsiz bir şekle bürünürken, onu onaylarcasına başımı salladım. Akıllı bir adamdı ancak benim kadar değil.
"Hatırlayamadığım ve Güney Kore'de hükmü olmayan bir evliliğim var, doğru. Sevgilim de var, evet ve tüm bunlara rağmen yüzsüz gibi Kyungsoo için düşünüyor, endişeleniyor, korkuyorum çünkü onu seviyorum. Bunlar sözünü etmekten çekinmeyeceğim şeyler Kim Jongin, ben bir erkek ile yaptığım ve çoğu ülkede geçersiz sayılan evlilik yüzünden utanmıyorum yada bana evini açan kadının duygularını yok saymamak adına, beni sevmesine izin verdiğim için pişman değilim. Kyungsoo'ya karşı duyduğum hisleri de saklamıyorum. Buradayım, seviyorum ve bekliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSTACLE
FanfictionJongin + Kyungsoo + Chanyeol Onların aşması gereken tek engel ; Ülke genelince tanınan ve sevilen Kim Jongin'in, sokaklarda yaşam mücadelesi veren Kyungsoo'ya çarparak yürüme yetisini elinden alması değildi.