Kim Jongin
"Jongin, öldüğünü düşünmüştüm lanet."
Taemin oturduğu yerden kalkıp kollarını boynuma doladığında onu itip barmenin olduğu kısma ilerledim. Bir aydır evden dışarı çıktığım zaman sayısı parmaklarımın toplamından azdı ki bunların çoğu Kyungsoo içindi. Telefonumu kapatmış, menajerim harici kimseyi haneme sokmamıştım.
Tüm zaman boyunca Kyungsoo ile geçirdiğim birkaç ayın gerçek olup-olmadığını düşünüp , onun hatıralarımdan silinmemesi adına birlikte çekindiğimiz tek fotoğrafın dahi olmamasına küfür ettim. Bu beni daha fazla üzmekten öteye gitmezken depresyona giren kadınların yaptığı gibi kendimi çikolataya değil , sigaraya vurdum. Dişlerim artık eskisi kadar beyaz değildi ve bundan garip bir haz alıyordum. Kyungsoo burada yok iken bir şeylerin yolunda olmaması , onu unutmamı geciktirecekmiş gibi geliyordu. İçtiğim her sigara geçirdiğimiz iyi yada kötü günleri gözümün önüne seriyor , onu tanıdığım için şanslı piçin tekiyim olumlu tarafım ile nereden girdi hayatıma, neden kendisine alışmama izin verdi sanki pis serseri olumsuzunun çatışmasına sebep oluyordu.
"Hayata dönmeye karar vermene sevindim." Taemin omzumu sıkıp, bedenini yanımdaki tabureye bıraktığında ; "Hayata dönmeye karar vermiş gibi mi görünüyorum?" Diye sordum. "Kıçına pamuğu tıkamışlar fakat bedenini gömmeyi unutmuşlar gibi görünüyorsun." Dedi.
"Sen ve eşsiz benzetmelerin." Barmene siparişimi verip tırnaklarımı kaygan tezgah üzerinde tıkırdatmaya başladığımda , bulunduğumuz mekandaki çoğu insanın yüzüne yapışan sinir bozucu gülümseme ile midemin bulandığını hissettim. Mutlu değillerdi. Sizi temin ederim dostlarım , buraya gelen kimse mutlu olduğu için delice dans etmezdi. Dans ederdi çünkü yorulduğunda ; başını yastığa koyduğu saniye bir şeyleri düşünmek yerine kolayca uykuya dalacağını bilirdi.
Birileri ile flört edip geceyi geçireceği insanı arardı çünkü gün ağarıncaya değin de olsa bedenini sunacağı kadar güvenebileceği kadına yada erkeğe ihtiyaç duyardı. Kusana kadar içerdi çünkü unutması gereken birçok şey vardı.
"Bu gece" diye söylendim önüme sunulan tekilanın üzerindeki limonu bir köşeye fırlatıp , bardaktaki sıvıyı boğazımdan aşağı yuvarlarken. "Kusana kadar içeceğim."
Benim gibi aptallar ancak üçüncü şık olabilirdi.
Kyungsoo'dan yediğim kazık sonrası başkasına güvenmek istemediğim için değil, son kez ona dokunan dudaklarımın değersiz biri ile kirlenmesini istemediğim için kimseyi evimize götürmeyecek ve uzun zaman sonra onun karşısında ettiğim dansı başkasının görmesine izin vermeyecektim.
"Neden böylesin?"
"Ajanstan kovuldum."
"Siktir, onların sana ayrıcalık tanımasını rica etmek için o sıkıcı yere iki kez gittim ve sen kovuldun mu? Ah cidden. Yarın yapacağım ilk şey o sokuk müdürünüzün boynunu kırmak olacak."
"Sen ceviz bile kıramazsın Tae."
"Kabukları sert onların." Omzunu silkerek beni geçiştirmeye çalıştığında ikinci tekilamın dibini görüp, barmene yenilemesini söyledim. "Annen ile konuşmayı denedin mi?"
"Ne konuşacakmışım ki?"
"Bilirsin işte, şu konuyu." Etrafına bakınıp çok gizli bir şeyden bahsediyormuşuz gibi taburesini omuzlarımızın birbirine değmesini sağlayacak kadar yakınıma kaydırdığında; "Bir planım var." Diye mırıldandı kulağıma doğru. "Annen ile konuş ve Kyungsoo'nun tıpkı onun düşündüğü gibi bir hevesten fazlası olmadığına inandır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OBSTACLE
FanfictionJongin + Kyungsoo + Chanyeol Onların aşması gereken tek engel ; Ülke genelince tanınan ve sevilen Kim Jongin'in, sokaklarda yaşam mücadelesi veren Kyungsoo'ya çarparak yürüme yetisini elinden alması değildi.