5

2.3K 246 62
                                    

Do Kyungsoo

Güne sağlam bir kahvaltı ile başlamayalı uzun zaman olmuştu. Genelde öğünlerimi atlar, elime ne zaman para geçerse keseme göre en uygun şeyi yerdim. Bundan gocunduğum falan yoktu ama kazadan sonra midem bayram etmeye başlamıştı. Lezzetli şeyler yemek güzeldi, daha önce tatmadığım yiyecekleri keşfediyordum.

Fakat bir problemim vardı ; Hazımsızlık. Hareket edemediğim için sindirimim yavaşlamıştı, idrarım benden bağımsız olarak dışarı çıkarken, büyüğümü kendimi sıksamda yapamıyordum. Bunu birkaç gün önce fark etmiştim ama tuvalet durumu söz konusu olduğunda yeterince utandığım için kimseye bahsedemedim.

Karnım ağrıyordu.

Sehun, kahvaltı masasını toplarken ; Jongin balkonda sigarasını içiyor ve Chanyeol yan tarafımdaki koltukta, benim için hazırladığı ilaçların dökümanlarını okuyordu.

Bunu söylemek istemiyordum fakat benimle ilgilenen kişi olarak Chanyeol'un durumumu bilmesi gerektiğini düşündüm.

"Acaba," diye mırıldandığımda, Chanyeol sesime yönelerek gözlerimizi buluşturdu. Ah, cidden ona bakmak hiçbir şeyi benim için kolaylaştırmıyordu. "Karnım ağrıyor, bunun geçmesini sağlayacak bir ilaç var mı?"

"Hayır yok ama almaya gidebilirim."

"Önemli değil, zahmet etme."

Bakışları, bedenim üzerinde kısa bir gezintiye çıktığında, karnımı sardığım ellerimi çözerek gülümsemeye çalıştım. Canım çok fazla yanmıyordu ama rahatlama isteği ile dolup taşmıştım.

"Tuvaletini mi yapamıyorsun?"

Ona karşı utangaç olmamam gerektiğini bildiğim halde bunu uygulamakta başarısızdım. Cidden hadi ama! Ona kakamı yapamıyorum, diye şikayette bulunamazdım. Utanç vericiydi, utanıyordum.

"Söyle bana." diye mırıldandı. "Erken teşhis hayat kurtarır, bilirsin."

"Tuvaletimi yapamadığım için ölmeyeceğim."

"Yani tuvaletini yapamıyorsun?"

"E-evet."

Alt dudağımı dişlerim arasına alarak ezmeye başladığımda, başımı gömeceğim herhangi bir delik aradım. Bu yaşıma kadar kimseye muhtaç olmamıştım ben. Aç kalmıştım, tehtit edilmiştim, kavgaya karışmış ve kan kusana kadar dayak yemiştim fakat kimseye minnet edip yardım istememiştim. Zoruma gidiyordu bazı şeyler.

Chanyeol, ilaçları poşetine kaldırarak elini alnıma bastırdığında, ne yaptığını anlayamadığım için kaşlarımı çattım. Bunu fark etmiş olacak ki sıcak gülümsemesini bana sunarak fısıldadı.

"Sadece ateşini kontrol ediyorum."

Pekala, bunu öğrenmek için ten temasından kaçınmamasını kabul edebilirdim ama bizden başka kimsenin olmadığı salonda fısıldaması biraz tahrik ediciydi.

O hoş biriydi ve bende hoşlanmıştım.

Şimdiye kadar cinsiyet ayrımı yapmaksızın kimseye açıkca ilgi duyduğumu hatırlamıyorum fakat Chanyeol biraz farklıydı. Kızıl saçları, göz yapısı, orantılı vücudu, kusur gibi görünen kulakları ve yakışıklı olmasına karşıt mütevazi duruşu ile beni tamamen avlamıştı.

OBSTACLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin