"Ne Zaman uyanır?"diye yorgun bir ses duydum. Kim olduğunu çıkaramadım. Hareket etmeye çalıştığımda, sanki... Yatak beni kendine yapıştırmış ve üzerimede taşlar koyulmuş ve yorgun hissediyordum.
Gözlerimi açmaya çalıştığımda zor açmıştım ama başarmıştım."Uyanıyor."diyen Emre'nin azıcıkta umutlu olan sesini duydum.
"Ne oldu bana?"dedim yorgun sesimle.
"Bayıldın."
"Neredeyim?"
"Hastanede."diye cevap veren gene Emre oldu.
"Esma esma iyi mi?!"dedim birden. Peki esma iyimiydi.
"İyi iyi sen sadece serumun bitene kadar yerinden kalkma ve kıpırdama."Dedi.
"Ne zamandır buradayım?"dedim."İki gün üç gece..."Dedi. Göz altları mosmor ve gözleri kan çanağına dönmüştü.
"Hiç uyumadın mı?"dedim birden.
"Evet."Dedi. İlk defa gözlerimin içine baktı. Gerçekten yorgundu. İçeriye bir doktor girdi o sırada.
"Emre bey"Dedi doktor.
"Evet benim."Dedi Emre.
"Hastamızın serumu bitti. Serumu. Çıkardıktan sonra evine götürün ve dinlendirin."Dedi doktor.
"Tamam."Dedi Emre. Artık o deli dolu, gıcık, sinir bozucu Emre değilde... Korkmuş, yorgun ve bitkin bir Emre vardı. Buda beni rahatsız ediyordu.
"Neden bana öyle bakıyorsun?"Dedi. Ben ona mı bakıyordum. Evet ben ona bakıyordum. Tam gözlerine...
"Hiç. Sadece ne kadar tipsiz olan suratına bakıyorum. "Dedim sırıtarak. Oda sırıttı.
"Eminmisin?"Dedi pis bir sırıtışla.
"Sana bir şey söylicem. O tipsiz suratında sadece gözlerin güzel."dedim gözlerine bakarak. Bunu neden yaptım bilmiyorum ama gözlerim gözlerinden ayrılmadı kenetlendi. Hayır buna kanma Ezgi sen kendine söz verdin o mesajı kim yazdıysa onu bulacaksın ve sonra hayatıma devam edecektim.
Hemen gözlerimi çektim ve tam o sırada hemşire içeri girdi ve serumumu çıkarttı ve odadan ayrıldı. Bende ayağa kalktım tabii başım biraz döndü.
Çantamı aldım ve tam kapıyı açıcam."Gel seni eve bırakayım."dedi.
"Esmayı görmeye gidicem."dedim ve kapıyı açıp kendimi dışarı attım. Hemen danışmaya ilerledim.
"Esma Savaş"dedim.
"Bir dakika... Çıkmış efendim."Dedi. Nasıl yaa...
"Ben sana iyi demiştim."Dedi Emre arkamdan çıkarak.
"Neyse o Zaman ben eve gidiyorum."dedim ve taksiye ilerledim.
"Bekle. Annenin haberi yok hiç bir şeyden bende kalacaksın."Dedi. Gözlerim büyüdü.
"Asla!"dedim.
"Zaten senin evin bizim eve yakın bir anlamı yok."diye ekledim.
"O konuya gelince. Yalandı. Sizin eve falan yakın değil. Biraz uzak. Annen biliyor zaten de sen onu bunu boş ver. Ben anneni aradım bendesin. Aslı gidicem dersen. O esma ile İzmir'e gitti."Dedi.
"Nasıl yani?"Nasıl esma ile Aslı beni bırakıp gider.
"Senin iyi olduğunu söyledim ve gittiler. Bu arada annende gitti. Aslı'nın annesi ile birlikte izmire."Dedi. Gözlerim iyice bir büyüdü.
"Şimdi ben sokakta kaldım. Anahtarım var ben giderim evime."dedim ve anahtarımı çıkartıp gösterdim.
"O Zaman sen gidersin de bay."Dedi ve yürümeye başladı. Ama ben evde Nasıl evde tek kalıcam ki.
"Emre!"dedim arkasından. Duydu ve arkasını döndü.
"Evet sarı."Dedi.
"Şey... Eğer gıcıklık yapmacaksan. Sen benle kalsana bizim evde."dedim. Tatlı gibi çıkan sesimle. Ya da ben öyle düşünüyorum.
"İyi tamam. Ama sadece bu geceliğine."Dedi.
"Bu ne demek?"dedim.
"Bu şu demek annenler falan filan hepsi bir haftalığına gittiler. Okuldan falan izin alıp."Dedi keyifle.
"Emre bir hafta kalsan."dedim yalvarırcasına. Hiçbir şey söylemeden bileğimi tuttu ve arabaya sürükledi. Tabii bunu evet olarak algıladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇİM SENİN
Teen FictionEzgi'nin parti hayatının başlangıcı olan üniversitede Esma ve Aslı ile geçirdiği süreç, mücadeleleri ve SEÇİMLERİ...