GİZEMLİ

65 4 2
                                    

Multimedia da Kuzey var.

Keyifli okumalar...

The Bloody Beetroots & Greta Svabo Bech - Chronicles of a Fallen Love

Bugünkü yaşadığım tüm saçmalıkları ardımda bırakarak iş başı yapmak üzere barmaid olarak çalıştığım bara "Blue Night Club" geldim. Bugün, Çetinerler holdingin düzenlediği yaza veda partisi vardı ve elbette bu durum erken işbaşından ve yorucu bir günden başkasına işaret değildi. Etraftaki süslemeler nerdeyse tamamlanmıştı. Müzik çalışmaları ise şu an beklemede görünüyordu. Yağmur hala ortalıkta olmadığından provalara henüz başlanamamıştı. Yerdeki süslemelere ve çalışanlara dikkat ederek bar tezgahına doğru ilerledim. Mete tezgahın başında şişelerle prova yaparken kısa sürede yanına vardım.

"Yine formundasın."

Geldiğimin farkına varınca elindeki şişeleri tezgaha bıraktı ve her zamanki gibi o sempatik ifadesini takındı.

"Bugün büyük gün. Çetinerlere karşı yeteneklerimizi en iyi şekilde gösterelim de Korhan Bey laf etmesin."

Korhan, mekanın ve çalışanların denetiminden sorumlu, ikiyüzlü ve sahtekar bir insanken, Mete ise, sıcakkanlı, güler yüzlü ve daima sadık bir insandır. Benden yaklaşık 5 yaş büyük olmasına rağmen, tüm sıkıntılarımı güvenle anlatabileceğim, her ne olursa olsun bana sonuna dek destek veren biri olmuştur her zaman. Güvenebileceğim sayılı insanlar kategorisinde bulunması ise onu ayrı bir özel insan yapıyordu benim için.

"Ortalıklarda görünmüyor. Daha teşrif etmedi mi yoksa?"

Tezgahın öbür tarafına geçerek montumu çıkardım ve askıya astım.

"Patronun odasında yağcılık çekiyor yine. Korhan'ın ay sonu halleri bilirsin."

Bu söyledi gülümsememe sebep olmuştu. Korhan mutlaka ay sonu yaklaştığında patronun odasına uğrar ve tüm yağ dökme kapasitesini ortay koyarak zam alma çabalarına girerdi. Bugün de yine bu durumun örneklerinden birisiydi.

Mete'nin önündeki şişe yığınını raflara dizerek işi biraz olsun hızlandırdım.

"Bu seneki yaza veda konseptimiz ne? Yine kostümlü parti falan mı?" dedim şişeleri raflara dizerken.

Artık bunu sormaktan bile çekiniyordum. Çünkü Çetinerler holding bu konudaki çeşitlilikleriyle kimseye göz dağı vermiyordu.

"Merak etme Bu seferki daha asil. Maskeli parti."

Duyacağım cevaptan korkarak "Peki bizim de konsepte uymamız şart mı?" dedim.

Yandan kinayeli bir şekilde attığı bakış her şeyi açıklamaya yetiyordu.

"Lütfen bana şaka yaptığını söyle."

"İşe en azından iyi tarafından bak. Hemşire kılığına veya aptal bir tavşan kılığına girmeyeceksin. Sadece kendine uygun bir maske takacaksın. Mesela...."

Ellerindeki şişeleri yerleştirmeyi bıraktı ve hemen tezgahın üzerindeki koliden bir maske seçti ve dikkatli bir şekilde başımdan geçirdi.

"İşte bunun gibi. Harika oldun güzellik."

Şişelerin olduğu bölme aynayla kaplı olduğundan kendimi rahatça inceleyebilme fırsatım olmuştu.

Birçok insanın beni güzel bulmasına rağmen kendimi bir türlü buna inandıramıyordum. Çirkin değildim belki ama güzel olduğumu da zannetmiyordum. Mete ise bunun daima tam tersi olduğunu söylerdi. Ömründe gördüğü en güzel 17'lik kız olduğumu ve evleneceğim adamın ise çok şanslı birisi olduğunu düşünürdü. Tabi bunların hepsi saçmalığın tekiydi. Dünya güzeli olmak, çok çirkin olmak, evlenmek, çocuk yapmak gibi günlük hayat getirilerinin hiçbir önemi yoktu. Esas önemli olan bir şey varsa o da hayata uyum sağlayabilmekti ve ben bunu yapamamıştım. Yapamıyordum ve hiçbir zaman da yapamayacaktım.

UFKA YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin