TESADÜF

57 3 1
                                    

Keyifli okumalar...

Ciara - Dance we're making love

Okul müdürünün her zamanki gereksiz konuşmalarından sonra tüm öğrenciler sınıflarına dağılmış ve öğretmenler yeni eğitim yılının ilk dersini vermek üzere tüm hazırlıklarını tamamlamıştı.

Topu topuna 20 kişilik bir sınıftaydım fakat ortamdaki ses nerdeyse 40 kişiye bedeldi. Kızların yaptığı dedikodular olsun, erkeklerin ettiği küfürler olsun resmen kulağıma işlemişti. Her sene bunu yaşamayı alışmıştım ama bu ses her zamankinden de beterdi.

Allah aşkına ne zaman bitecekti bu çile?

Yağmur sınıftan içeri girdiğinde başımı sıradan kaldırdım ve oturduğum yerde doğruldum. Kantinden aldığı sularla birlikte her zamanki neşeli ifadesiyle sıraların arasındaki kız grubunun arasından geçmeye çalışıyordu.

İçlerinden birisi Yağmur nereye doğru adım atsa önüne geçiyordu. Yağmur'un öfkesi ise yüz renginden kolayca anlaşılabiliyordu.

"Tangoya bayılıyor olabilirsin Fundacığım fakat burası okul tatlım dans kursu değil." Dedi.

Gerçekten de dışarıdan bakıldığında tango yapıyormuş gibi görünüyorlardı.

Funda'nın attığı bakışlar bile insanı gülme krizine sokabilirdi. "Pardon anlayamadım?" dedi.

Yağmur abartılı bir şekilde gözlerini devirdi. Ne söyleyeceğini gerçekten merak ediyordum.

"Kaputunu bir sabit tutsan da geçsem diyorum. Şimdi anlayabildin mi canım?"

Söylediği şey karşısında dişlerimi sıktım ve kendimi gülmemek için zor tuttum. Fakat bir yandan da Funda'nın bir kıza çekinmeden saç baş girebileceği ihtimalini de göz ardı edemedim.

"Bana bak kızım! Ne o kaput falan? Kaşınıyorsun herhalde?"

İlk günden kız kavgasının eşiğine gelmemek adına yerimden kalktım ve sıraların arasında ilerledim.

Hala dağılmamış olan kız grubunun arasından geçerek Yağmur'a ulaştım ve Funda ile arasına girerek, "Tamam millet. İlk gün için bu bile fazla. Herkes dağılsın." Dedim.

Fakat beni dinleyen olabilir mi? Elbette hayır.

"Serra çekil şuradan ya! Çekil de vereyim şunun hesabını."

Yağmurun mantık ötesi konuşmaları tek bir şeye işaretti. Bugün Funda'yı asla rahat bırakmayacaktı.

"Kim verecekmiş hesabı? Sen mi? Ah! Güldürme beni yer cücesi."

Kavga bu boyutlara gelmeseydi belki Yağmur'a sözümü dinletebilirdim. Fakat iş boy konusuna geldiğinde Yağmur'un içinden çıkan ejderhayı kimse durduramazdı.

Pimi çekilen bomba misali Yağmur birden Funda'nın üstüne atladı. Arada olmama rağmen Funda'ya bir şekilde ulaşmış ve çoktan saçını eline dolamıştı.

Her ne kadar durdurmaya çalışsam da ne attığı yumruklara ne de ettiği küfürlere engel olamıyordum. Funda'yı yere yatırmış hem vuruyor hem de saçlarını çekmeye devam ediyordu. Bir an kolunu ısırmıştı sanki...

Funda ise ellerini başına kapatmış, sadece kendisini Yağmur'un attığı yumruklardan korumaya çalışıyordu.

Her an müdür veya bir öğretmen gelebilirdi. Okulumuzda disiplin konusuna çok önem verildiğinden bu olayın duyulması halinde Yağmur'un başı belaya girebilirdi. Fundayı dahil etmiyordum çünkü ailesi çok saygıdeğer insanlardı ve okul müdürümüz böyle bir aileye yanlış yapmayı kesinlikle istemezdi. Fakat Yağmur'a bu kadar toleranslı davranılmazdı. Çıkaracağı en ufak bir sorunda bursu yanabilirdi. Şu an Funda ile kavga etmekle meşgul olan Yağmur'un ise bunları düşündüğünü sanmıyordum.

UFKA YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin