APTAL KIZ

27 1 0
                                    

Keyifli okumalar...

Adele-Hello

Neredeyse bir saat olmuştu. İstemsiz hıçkırıklarım dinmiş, gözlerimin yanması ise geçmişti. Muhtemelen şu an yanımda Kuzey olmasaydı sakinleşmem epey bir zaman alacaktı. Ardından ise astım krizine girecektim. Bu düzene o kadar alışmıştım ki, yaşadıklarım fazlasıyla sıradan geliyordu artık.

Hikayemi ilk kez -Yağmur ve Mete dışında - birisine anlatmıştım.

Bu durum benim için her ne kadar karmaşık olsa da şu an çok huzurluydum. Hatta uzun zamandır bu kadar huzurlu hissettiğimi hatırlamıyordum. Belki içime atmayı bırakıp tüm acılarımı dışa vurduğumdan belki de şu an Kuzey'in omzuna yatıyor olmam bu kadar huzurlu kılıyordu beni.

Her neyse diye geçirdim içimden. Biraz daha bu anın tadını çıkarmalıydım.

Fakat elbette ki bu mümkün olmadı. Israrla çalan telefonumu cebimden çıkardım ve arayanın Yağmur olduğunu gördüğümde son derece abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim.

Oturduğum yerde doğruldum ve telefonumu açtım.

"Efendim Yağmur?"

Ah o ciyaklayan sesi yok mu?

"Kızım nerdesin sen? Hastanede yoksun, evde de yoksun, Kuzey'in de telefonu kapalı. Öldüm meraktan ya!"

"Sakin ol istersen Yağmur... Hastaneden çıktık... yani çıktım. Kuzey de yanımda zaten."

Son cümlemi söyledikten sonra öyle tiz bir çığlık attı ki neredeyse telefon elimden düşecekti.

"Oha! Kuzey yanında mı? Hey! Siz ikiniz neler yapıyorsunuz bakalım? Telefonlara da cevap verilmiyor falan... Ne işsiniz kızım siz?"

Olayların bu noktaya kaymasına elbette ki şaşırmamıştım. Ne de olsa Yağmur'un beyni bu tarz konularda master yapmıştı. Kesinlikle onunla kimse boy ölçüşemezdi. Gerçek anlamda da ölçüşemezdi zaten.

"Kızım cevap versene! Kuzey'in evinde misiniz yoksa?"

Konuştuklarımızı Kuzey'in duymadığını sanıyordum fakat arsızca sırıtarak bana bakan bir Kuzey'i karşımda gördüğümde yerin dibine girme kavramını sonuna kadar yaşamıştım.

Yağmur, o kadar sesli konuşuyordu ki bir 20 metre ilerideki insan bile duyabilirdi saçmalıklarını.

"Neyse... Sonra görüşürüz Yağmur."

İçimden Yağmur'a söverken nazik bir şekilde vedalaşıp telefonu kapadım.

"Ne oldu?" dedi Kuzey.

"Bana ulaşamayınca merak etmiş. Sana da ulaşamamış tabi."

Cebinden telefonunu çıkardığında şarjının bitmiş olduğunu fark ettim.

"Şarjım bitmiş. Çok meraklanmış mı?"

"Eh... Yağmur biraz endişelidir. Özellikle ben konusunda."

Konuyu daha fazla uzatmamak adına ikimiz de herhangi bir yorum yapmamıştık.

Bugünden sonra Yağmur'un kılkuyruk gibi peşimden ayrılmayacağından emindim. Vicdan azabı çekiyordu. Beni yalnız bıraktığı için kendisini suçluyordu fakat her şey bundan ibaret değildi. İntiharı göze alabilen birisine hayatı kim sevdirebilirdi ki?

"Demek hâla ufku görebilmek istiyorsun..."

Bir süre sonra Kuzey'in sesiyle birlikte ortamdaki sessizlik bozulmuştu.

UFKA YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin