UFUK

22 0 0
                                    

Keyifli okumalar
Lyves - Shelter
Skylar Grey - Winter in Me

Hayata karşı hiçbir zaman şansım olmamıştı. Gelecek kavramını yaşadıklarım üzerinden yorumlayabiliyordum ancak. Belki haklı, belki de haksız, hayata karşı nefret içerisindeydim hep. Elinden oyuncağı alınmış küçük bir çocuk gibi görüyordum kendimi. Gözyaşlarımın ve öfkemin etrafımdaki insanları inciteceğini düşünmeden yalnızca ağlıyordum.

Ben buydum işte. Elinden alınanları kendine yediremeyip siyah gardını kuşanıp hayatın karşısına geçen zavallı bir kız...

Dün gece bir kez daha intihar etmek istemiştim. Hayata tekrar veda etmiş ve içimde yer edinmemiş umut kırıntılarını bir kez daha çöpe atmıştım.

O kadar ağlamıştım ki gözlerimdeki şişliği hala hissedebiliyordum. Ve de içmiştim. Bardan getirdiğim viski şişesini yalnızca birkaç saatte bitirmiştim. Ardından tekrar ağlamaya başlamıştım ve kendimi bir anda nefes alamazken bulmuştum.

Ben daha ne olduğunu anlamadan astım krizine girmiştim. Astım spreyim yanı başımdaydı fakat onu almayı reddetmiştim. O zamana kadar aklımda kesinlikle bir intihar planı yoktu. Her ne olduysa astım krizine girmemle birlikte olmuştu.

Bir süre sonra nefes alma çabam bitmiş ve her taraf kararmıştı.

O an ölmeliydim. Bir daha bu hayata asla gözlerimi açmamalıydım. En azından ben böyle istiyordum. Kuzey'in beni kurtarmasıyla birlikte tekrar lanetler yağdırdığım bu hayata geri dönmüştüm ve işte şu an buradayım. Birkaç gün önceki olduğum yerde. Tahta ayakları yosun bağlamış iskeledeydim.

Yaklaşık bir saattir buradaydım. Parmaklarımın arasında tuttuğum sigaram bitmek üzereydi. Etrafa hafifçe esen rüzgar ve kumsalın biraz ilerisindeki simitçiden gelen sıcak simit kokusu hakimdi.

Sigaramın dumanını son kez içime çektikten sonra oturduğum zemine bastırarak söndürdüm ve ciğerlerimdeki dumanı dışarı üfledim.

"Sürekli aynı noktaya bakma miyop olacaksın."

Denizi izlemeye devam ederken, Kuzey'in sesini duymamla birlikte neredeyse küçük dilimi yutacaktım.

Kafamı ona çevirmemle birlikte yine yüzündeki ukala ifadeyle karşılaştım.

"Beni nasıl buldun?" diye sorduğumda hemen yanımdaki boşluğa oturmuştu.

"Hayatının ev, okul, bar ve bu iskelede geçtiğini düşünecek olursak seçeneklerim pek fazla değil. Hatta ilk geldiğim yer burası." Dedi yüzündeki bilmiş ifadeyle.

Söyledikleri karşısında son derece abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim ve hiçbir şey söylemedim. Yalnızca denizi izlemeye devam ettim. Fakat bir süre sonra kafamı kurcalayan bazı sorular olduğunu fark ettim.

"Evimi nereden biliyorsun?" dediğimde düşünür bir ifadeyle biraz bekledi.

"Aslında bilmiyorum. Yani bilmiyordum. O gece bara geldim ve Yağmur'u gördüm. Günlerdir ortalıklarda yoktun ve seni gerçekten merak ettim Serra. Ben de Yağmur'dan beni de evine götürmesi için rica ettim. O da kabul etti. Sonrasını zaten biliyorsun."

Elbette ki böyle bir şeyi yalnızca Yağmur yapabilirdi. Söylediklerine hiç şaşırmamıştım.

"Sonra da karşılaşmamızın hepsi bir tesadüftü diyorsun. Şu dakikadan itibaren buna inanmalı mıyım sence?" dedim.

"Ah. Elbette inanmalısın. Onlar sadece tesadüftü. Fakat son olaydan bahsediyorsan karşılaşmamız tesadüf olmazdı evet. Oraya seni görmeye gelmiştim."

UFKA YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin