Yağmur'dan

34 2 0
                                    

Keyifli okumalar

Duman - Bu Akşam

Serra o gelmeden çıkmamamı söylemişti ama şu da bir gerçek ki ben dünyanın en sabırsız insanıydım. Daha fazla dayanamadım ve olduğum kabinden çıktım. Çantamın kulplarını omuzlarıma taktım ve koridora açılan kapıdan başımı dışarıya uzattım..

Etrafta kimsecikler yok gibi görünüyordu. Ellerimle kabarmış saçlarımı düzelttim ve koridorun boş olduğundan iyice emin olduktan sonra dışarıya çıktım. Kapıyı arkamdan kapatmamla birlikte koridorun sonuna kadar var gücümle koşmaya başladım. Kimseye yakalanmadan bir an önce tüysem iyi olacaktı.

Yeterince uzun olan koridorun sonuna geldiğimde bir kez daha etrafımı kolaçan ettim. Tekrardan harekete geçiyordum ki karşı sınıfın kapısının açıldığını duydum. Hemen yanımda bulunan panonun arkasına saklandığımda kalbim yerimden çıkacak gibiydi. 2 kız sınıftan çıkmış konuşarak koridorda ilerliyorlardı.

"Funda Yağmur'dan dayak yemiş duydun mu?" dedi birisi.

"Bizzat kendim gördüm kavgayı. Kızım, resmen büyük olaydı ya. Funda'yı en son gördüğümde dudağı patlamıştı."

"Yağmur fena benzetmiş anlaşılan."

Zafer edasıyla dudaklarım yukarı doğru kıvrılmıştı. Tabi kızım. Ne sandınız siz Yağmur ablanızı?

İçlerinden biri konuşmaya devam ettiğinde yüzümdeki gülümseme bir anda silinivermişti.

"Benzetmiş benzetmesine ama başı fena dertte. Funda ailesine yumurtlamıştır bile. Bu okulda kalamaz artık."

Tıpkı Serra'nın da söylediği gibi okuldan atılabilirdim. İlk kez annemin başını öne eğerdim. Ailemin bana olan güveni sarsılırdı hatta tamamen bitebilirdi. Tüm bunları düşündüğümde resmen içim sızladı. En azından aileme bunu yapmaya hakkım yoktu. Fakat bir çocukluk yapmıştım. Sonuçlarını düşünmeden bir işe kalkışmıştım. Üstelik en yakın arkadaşım benim yapmış olduğum aptallığı üstlenmişti. Beni korumaya çalışmıştı. Onun da başı belaya girmişti.

Bir kez daha kendime lanetler yağdırırken kızları seslerinin çok uzaktan geldiğini fark ettim ve saklandığım yerden çıktım. Kafamı meşgul edenler yüzünden yere sağlam basamıyordum. Düz yolda 2 kez tökezlemiştim. Şu okuldan kurtulur kurtulmaz kesinlikle Serra'yı aramalıydım.

Bahçeye çıktığımda 2 hocanın sohbet ettiğini gördüm. Önlerinden geçmeye kalkarsam beni kesinlikle rahat bırakmazlardı ve sınıfıma yollarlardı. Bu yüzden geldiğim yoldan geri gittim ve arka bahçeye çıktım. Şans yüzüme gülmüş olmalı ki etrafta kimse yoktu. Öğle saatlerinde arka kapıda güvenlik olmadığından demirlere tırmanıp rahatça çıkılabiliyordu. Burası bir devlet lisesi değildi ama güvenlik resmen devlet lisesindeki gibi zayıftı. Bir kez daha etrafımı kolaçan ettikten sonra demirlere tırmanmaya başladım. Elimi çabuk tutmam gerekecekti. Her an biri gelebilirdi.

Belime kadar çıkan eteğimi fark ettiğimde aşağıda bir ordu erkek olsaydı bayram ederlerdi diye geçirdim içimden.

Demirlerin sonuna geldiğimde bir bacağımı diğer tarafa atmam gerektiğinin farkındaydım ama kısa bacaklarım her zamanki gibi bunu yapmama engel oluyordu. Uzun bir mücadelenin ardından bacağımı diğer tarafa atmaya başarmıştım. Başarmıştım başarmasına ama aşağı inerken ayağımı koyacak yer bulamayınca yeri boylamıştım.

Hay ben böyle bir işe ya! Her tarafım acıyordu. Kemiklerim mi kırılmıştı yoksa?

Zar zor ayağa kalktığımda ayak bileğimdeki hissettiğim acı yüzünden duvardan destek almam gerekmişti. Resmen ilkokul öğrencileri gibi tek ayak üstünde duruyordum. Otobüs durağına kadar nasıl yürürüm hiçbir fikrim yoktu. Zaten bu şekilde otobüse binersem kesinlikle terörist zannedilebilirdim. Her tarafım toz içinde kalmıştı. Gömleğim ise tanınamayacak haldeydi.

UFKA YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin