Bölüm şarkısı : Skillet - Live Free Or Let Me Die. İyi okumalar. Yorumları merakla bekliyorum.
Günler günleri kovalamış, haftalar haftaları kovalamıştı. Zaman çabuk akıyordu. 1ay geçmişti. Azdı ama dolu dolu geçmişti. Mesela Tanith ile çalışmalara başlamıştım. Dediği gibi doğa cadısıydım. Yatkın olduğum elementler ise toprak ve havaydı. Tanith bunu Kyran ile oluşturduğumuz bahçeden anladığını söylemişti. Tanith ise, su ve toprağa yatkın olduğunu göstermişti yine de diğer elementleri kullanabiliyordu. İyi bir öğretmendi ve bende iyi bir öğrenciydim. Sayesinde gelişiyordum. Ayrıca Tanith'e güveniyordum. Kyran'ın adamı olabilirdi ama iyi birisiydi. Ne kadar beni korkutan yaşı olsa da. Tanith, 290 yaşındaki bir cadıydı ve hala genç görünüyordu. Bunun sırrını sorduğumda, bana sadece gülmüştü.
Bunun dışında her zaman aklımda olan, halkla olan ilişkimi sıcak tutmaya başlamıştım. Kendimi kolayca sevdirmiştim. Davalara kraliyet üyesi olarak katılmıştım ve duruma göre hükmü değiştirmiştim. Tabii her davada bunu yapmamıştım ama ciddi bir adaletsizlik söz konusu olduğunca, kraliyet üyesi yetkimle jüri üyelerine karışmıştım. Bazı davalarda jüri üyeleri satın alınıp, sonuç adaletli olmuyordu ve adaletsizlik tahammül edemeyeceğim bir şeydi. Adrian beni görseydi, belki gurur duyardı. O da, adaletsizliklere dayanamazdı. Bu davalara müdahale etmem, maddi durumu iyi olmayan insanlara yiyecek, giyecek takviyesi yapmam ile kalpleri kazanmıştım. Kyran'ı da bu konuda yönlendirmiştim. O bana göre zorlanmıştı ama yavaş yavaş o da halkın sevgisini kazanmıştı. Bunda benim etkimde olmuştu. Halkın kalbini kazanan bir hükümdarı, kimse yenemezdi ve Kyran bunun farkındaydı.
En son olarak da bir ajan ordusu oluşturmuştum. Şimdiden yayılmıştım ama birazda büyümeleri lazımdı. Tanith bu ajan ordusu ile seve seve ilgilenmişti. Ajanlarım oldukça, her yerde kulağım olurdu ve önümdeki engelleri kaldırırdım. Kyran'dan hoşlanmayan asiller vardı fakat benden hoşlanmayan asiller daha fazlaydı. Bu durumu umursamıyordum. Kyran bir şekilde onları yanımıza çekiyordu veya çekecekti. Yine de bazıları inatçıydı ve fanatik Adrian taraftarıydı. Onlarla ne yapacağımı ne ben biliyordum, ne de Kyran. Yine de onları kontrol altına tutmayı başarıyorduk.
Balkondan dışarı bakıyordum. Geçen günleri düşündükçe, Adrian'ın hatırası soğumuştu. Kalbimin bir köşesinde, buzdan bir hatıra olarak saklıyordum. Onun yüz hatlarını unutmamıştım. Yine de bu soğuk hatıra artık arkamda kalmıştı. Ben kendi yoluma devam ediyordum. Adrian, beni uzakta izleyecekti.
Aniden eller bellimi sarmıştım. Bu ellerin sahibi, Kyran'dı. Beni bu şekilde korkutmaya bayılıyordu. Her seferinde korkuyordum ve o her seferinde memnuniyetle gülüyordu. Şimdi yine gülmüştü ve dudaklarını boynuma değdirmişti. İstediği ilgiyi ona veremesem de, o sabırla bekliyordu. Kyran kötü, adi biri olabilirdi ama düşündüğümden daha çok bana değer veriyordu. Benden 1 hafta içinde sıkılacağını düşünüyordum ama olmamıştı. Sabrının ödülünü ne zaman alacaktı? Buna cevap vermek istiyordum ama olamıyordu. Yapamıyordum. Bu nedense içimi acıtıyordu. Kalbime iğneler batıyor gibiydi.
" Neden geldin ?" dedim.
Kyran " Güneşin batışını kalplerin kraliçesi ile izlemek istedim."
" Hey, bunu nereden duydun ?"
" Bunu duymamak imkânsız, Deitra. Halka kendini sevdirdin."
" Önceden bana sürtük Deitra diyorlardı ama şimdi kalplerin kraliçesi diyorlar. Açıkçası bu beni mutlu ediyor."
" Bana hala kara prens diyorlar ama umursamıyorum. Yine de, tavsiyen üzerine onlarla gerektiğinden daha fazla ilgileniyorum."
" Savaşçı bir kral, yenilmez bir hükümdar değildir. Yenilmez bir hükümdar olmak istiyorsan, halkının desteğini alacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına Çiçeği
FantasyKalplerin Kraliçesi, Demir Leydi, Bir Cadı ve sonunda bir İmparatoriçe. Bir zamanlar bende saftım ve masumdum. Kalpten bu iki kelimeye inanıyordum ve öyle olduğumu düşünüyordum. Kyran'ın dediğini yapıp, ikizi ve çocukluk aşkım Adrian'a ihanet ettiğ...