Uzun bir aradan sonra merhaba! Okuldan dolayı ara ara oluyor. :) Üzgünüm.
Bölüm şarkısıyla iyi okumalar!
Ve mutlaka yorum gelsin.----
Aşçının cesedine bir tepki olmamıştı. Duyduğuma göre kızları da, saraydan atılmıştı. Adrian, anlaşılan benden sıkılmış olmalı ki kanlı mesajıma cevap vermemişti. Kendisi bilirdi. Kyran ile düzgüce ilgileniyordum ve çocuklara onun bu durumundan bahsetmemiştim. Bilselerdi, üzülürlerdi ve Adrian'a olan öfkeleri artardı. Çocuklarımı bu meseleden uzak tutacaktım.
Balkon keyfi yapıyordum. Hava güzeldi ve hiçbir bulut yoktu. Umut dolu bir gökyüzüydü ama içimde bir sıkıntı vardı. Elimdeki içeceği içesim bile gelmiyordu. Sürgün sürem boyunca ilk defa içim bu kadar huzursuzdu. Cam kristal bardağı tam ağzıma götürecekken, bardak elimden kaydı ve düştü. O sırada başka bir görüntü geldi.
Ormanlık bir alandaydım. Karşımda bir genç vardı ve sırtı bana dönüktü. Darien'in kıyafetleriydi fakat uzaktan Darien'e benzemiyordu. Genç, kendisine saldıranlarla dövüşüyordu. 6 kişiye birden cesurca savaşıyordu ama bu altılı onunla dalga geçiyor gibiydiler. Bu oyundan sıkılmış olmalılardı ki, birden gence daha sert saldırdılar ve üç kişi onu tuttu. Diğer üçlü ise, zor zapt edilen gence hançer batırıp, batırıp çıkarmışlardı. Daha sonra gencin bedenini bırakmış ve kaybolmuşlardı. Çocuk ölecekti. Bunu hissetmiştim.
Daha sonra başka bir genç gelmişti. Aslında kıyafetleri tanıdıktı. Evet, Felix'in kıyafetleri! Fakat o kıyafetin içindeki vücut Felix değildi. Ne biçim bir görüştü? Yoksa zihnim bir oyun mu oynuyordu? Tek hissettiğim öfkeydi. Acıyla karışmış bir öfke vardı.
Kendimde geldiğimde titremiştim. Yerdeki kırık parçalar vardı ve kan gibi yayılan kırmızı sıvının üstüne gelişi güzel dağılmışlardı. İçimdeki daralma artmıştı. İçim içimi yiyordu. Ayağa kalktım ve dışarı çıktım. Bahçede Valor ve Kyran vardı. Hararetli bir konuşma içindelerdi. Kyran'ın öfkesini hissediyordum. Hatta yoğun bir acı vardı. Bu acıyı en son Felix'i öldüğünü öğrendiğimizde hissetmiştim. Yanlarına geldim.
" Neler oluyor?" dedim sertçe ve ikisi bana baktı.
Kararsız bakışlarla bana bakıyorlardı. Bana söyleyip, söylememe arasında kararsızlardı. İçgüdülerim bunun kötü bir haber olacağını söylüyordu.
Valor " Leydim, saraya gitmeniz gerekiyor."
" Neden? Kyran gelecek mi?" dedim.
Kyran " Ben arkanızdan geleceğim ama senin acil gitmen gerekiyor. Tarafımızdakiler özellikle senin hemen gelmeni istemiş."
" Neden saraya gidiyorum? Haftaya gitmem lazımdı?"
Valor " Lütfen serinkanlı olun. Prenslerimizden biri suikastte uğradı ve öldü." Dedi ve kalbimin durduğunu hissettim.
" Ne?" diye bağırdım.
" Prens Darien mi yoksa Prens Felix mi, bilmiyoruz. Tek bildiğimiz bu suikasti İmparator'un düzenlediği. Çünkü suikastçiler de, İmparator'un Ejder simgesi olan bezlerle yüzlerini bağlamışlar."
" Yalan söylüyorsun! Benim oğullarımı öldürecek kadar benden nefret etmiyor! Onun sorunu, benimle evlatlarımla değil! Hem kendi büyüttüğü oğlumu öldüremez ki." dedim acı içinde.
Kyran " Ne yapmış olursa, olsun. Adrian bunun bedelini fazlasıyla ödeyecek." dedi soğuk bir sesle.
" Ben buna inanmıyorum. Adrian, benim kadar canavarlaşamaz, o masumiyetini korudu." Diye fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fırtına Çiçeği
FantasyKalplerin Kraliçesi, Demir Leydi, Bir Cadı ve sonunda bir İmparatoriçe. Bir zamanlar bende saftım ve masumdum. Kalpten bu iki kelimeye inanıyordum ve öyle olduğumu düşünüyordum. Kyran'ın dediğini yapıp, ikizi ve çocukluk aşkım Adrian'a ihanet ettiğ...