Sam, Rose'un arkasından bakakaldı, hayatında hiç böyle birşey yaşamamıştı. Bar'a ulaştığında yanındaki salağın kızın canını sıktığını anladığı anda aklına en iyi fikir erkek arkadaşıymış gibi davranmak gelmişti. Hem zaten istediğide böyle olmasıydı. Kısaca ve hızlıca niyetini belli etmek istemişti ama geri tepti.
İlk önce sadece fiziksel birşey olduğunu sanmıştı, ama kız ona dönüp, o anlamlı sanki Sam'in içini görebilen, iri kahverengi gözlerini gözlerine dikince adeta dünya durdu. Hayatında yaşadığı her tecrübe, her deneyim adeta yalan oldu. Sadece o gözler vardı artık ve ancak onlar için yaşamalıydı, bunlar herşeyden daha değerli ve önemliydi. Sam, bu duygulara bir anlam aramaya çalışır gibi kızın yüzüne bakıp durmuştu, sanki cevaplar sadece ondaydı.
Ama sonunda doğal olarak kız onu terslemişti. "Herhalde Rose beni sapık falan sandı" dedi içinden dertlenerek. Ama eli ayağına karışmıştı ne yapacağını bilemez olmuştu, kendini yeni yetme bir ergen gibi hissetmişti. Masaya doğru yürürken, "neden adımı söyleyip kartımı vermedim ki, belki kızın güveni artardı bana karşı. Tabi ki öyle yapmalıydım," içinden kendine hayıflanıyordu. "Salak herif seni," diye mırıldandı.
Alex "Hey! İçecekler nerede?" diye sordu çünkü Sam'in eli boştu. Rose'dan başka birşey aklına bile gelmemişti işin açıkçası.
"Üzgünüm tamamen unuttum," halinde üzüntü değil daha çok öfke vardı.
Ama bunun, içecekler ile ilgisi olmadığını Alex hemen anladı "Sam, ne oldu?"
"Rose'u gördüm," dedi biraz şaşkın bir halde.
"Hangi Rose?" Alex öyle birini hatırlamıyordu.
"Ben de bilmiyorum, kız muhteşemdi ona ne kartımı verdim ne de adımı ve sanırım beni sapık sanıyor" diye hayıflandı
Alex durumu anladı ama yine de durum alışılmadıktı. Sam'in bir kız için muhteşem dediğini hiç duymamıştı. Ayrıca bu kızın onu şaşkına çevirdiği de apaçık belliydi ve Alex, Sam'i daha önce böyle şaşkın da hiç görmemişti.
Alex "Peki kulüpten ayrıldı mı?" diye sordu.
Sam Alex'in gözlerine dikti bakışlarını "Yoo! Yeni içecek aldı," dedi.
"İyi ya git kızı bul ve kartını ver, hem arkadaşlarının yanında kendini daha güvende hisseder" dedi bilmiş bilmiş.
Sam'in bir anda yüzü aydınlandı, salak gibi kendi niye düşünememişti ki bunu? Ama düşünemezdi, çünkü Rose onu tamamen bloke etmişti.
"Çok haklısın," dedi ve koşarcasına yanından ayrıldı.
***
Linda masaya vardığında hızla kızları çekiştirip kaldırdı "Hadi gidelim," biliyordu ki eğer biraz daha takılırlarsa orada, o adam mutlaka yanlarına gelirdi çünkü onda öyle bir inatçılık ve kendine güven hissetmişti. Ve bugünlerde hissettiği bu yalnızlığı onun gibi yanlış ve yabancı biri ile gidermeye hiç niyeti yoktu. Çünkü adam onda bağlılık yapacak ve sonra çok üzecek gibi duruyordu. Ama yanına gelir ve o deniz-orman karışımı delici gözleri ile ona bakarsa "hayır" deme fırsatı bile kalmayabilirdi.
O yüzden kızları oradan hemen uzaklaştırdı, kapıya kadar da yaptıkları itirazları ve sorgulamaları duymamazlıkdan geldi. Etrafına da hiç bakmadan kapıdan hışımla çıktı.
***
Sam onun oturduğu masa olduğunu tahmin ettiği locaya girince hayal kırıklığı yaşadı, Rose'un aldığı dört içecek orada hiç ellenmemiş bir şekilde duruyordu, gittikleri çok belliydi pistte yada tuvalette olsalar çanta veya montlarını bırakırlardı ama hiçbir şeyleri yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Risk SİZ
AdventureLinda adeta ailesi ve dostları için yaşardı. Fakat işinden dolayı şimdi onlar da tehdit altındaydı. Onları korumak için ne gerekirse yapacaktı. Üstelik bulmayı hiç ummadığı bir zamanda aşk da onunlaydı. Ve Linda şimdi aşkını da korumak zorundaydı...