DÜŞMANLA...III

164 14 0
                                    

            Sally ortamı toparlamak amacıyla konuya girdi "Biz de bu mesajların ardından ciddi bir sorun olduğunu anladık, cep telefonunu denedik ama kapalıydı, evini denedik ama sürekli telesekretere düşüyordu. En sonunda buraya gelmeye karar verdik, görünüşe bakılırsa iyi ki de öyle yapmışız. Şimdi söyleyin bakalım burada neler dönüyor en önemlisi de Linda nerede?"

İki adam da sessizliğini koruyup ilk kim söze başlayacak, kötü haberi kim verecek gibisinden beklerken, içeri hızla elinde telefonla Paul girdi. Sally'e kaçamak bir bakış atmaktan geri kalamadan Sam'e telefonu uzattı ama olanları genç ajan Paul'ün yüzünden okuyan Alex, ondan önce adamın elinden kaptı. Arayan uzun süredir izni çıkarması için uğraştıkları hakimdi ve eğer cevap biraz önce ajanın mimiklerinden anladığı gibiyse Sam'in yapabileceklerinden ve ağzından çıkabileceklerden endişe ediyordu.

***

         "Hayatımda böyle saçma birşey duymadım! Daha ne delil istiyor bunlar? Apaçık kızı kaçırmış pislik bir de kalkmış..." Sam, emir çıkmadığı için kızgındı, aslında ona gören birinin söyleyeceği gibi, doğru kelime 'çıldırmış' olmalıydı. Aslında sinirini en çok bozan da zaman kaybetmiş olmasıydı, izni beklerken çok vakit kaybetmişti şimdi Linda, orada ne tür şeylerle uğraşıyordu diye düşünmekten bir saniye kendini alamıyordu. Artık kaybedecek tek bir anı bile olmadığı için konuşurken bir taraftan da hazırlanıyordu, helikopterle eve indiklerinden beri Alex, CIA başkanını ve Linda'nın patronunu bilgilendirdiği için onların da onayladığı kendisinin güvendiği bir düzine adamla birlikteydiler. Sam, adamlarla gelen arabada olan ekipmanları üzerine geçiriyordu, yeleği belinde ki silahı dışında bacağına sardığı av bıçağı, kol askısına soktuğu yedek iki silahıyla gayet ölümcül gözüküyordu ama yine de kendini kandırmıyordu, tek kişi olduğunu biliyordu. Herhangi bir yasal yaptırım olmadan neredeyse intihar ediyordu ama yan tarafa göz attığında kendisine eş hareket ve hızla Alex'in onunla olmak istediği çok belliydi çünkü o da yanında ona benzer bir hazırlık içindeydi. Sam, hiçbir şey demedi onu bu şekilde yanında sürüklemek istemezdi ama adamdan kurtulamayacağıda kesindi.

O sırada Sam'in yanına Strauss'un adamlarından biri geldi, iri yarı hayli tehlikeli bir tipti "Başkan sizden ayrılmamazı söyledi" Kalın ve ürkütücü sesi tam kalıbına göreydi

Sam "Bu yasal bir operasyon değil ve sonunda mutlak ölüm olma ihtimali çok yüksek" dedi.

Adamın dudaklarından duydukları hoşuna gitmiş gibi bir gülümsemenin gölgesi geçti "İyi. Biz de farklı birşey beklemiyorduk zaten. Yasalarsa... Ne yasası?" adam basbaya dalga geçiyordu

Sam ile Alex birbirlerine bakıp gülümsediler, az da olsa artık bir şansları varmış gibi duruyordu "Tamam, hemen yola çıkıyoruz o zaman. Ama yanına çok adam alma, tek şansımız mümkün olduğunca sessiz olmak olacak" Sam'in aklında başından beri şekillenen bir plan vardı

Başıyla anladığını belirten adam ekledi "Anlaşıldı. Üç kişiyiz..."

Adamın sözü Sally'nin yanlarına gemesiyle kesildi. Kızlara herşeyi tabiki de anlatmışlardı. Tyra, delilleri tekrar tanıdığı başka bir hakime götürmek üzere Alex'in yanına verdiği iki adam ve yoldan alacakları Danny'le gitmişti. Tyra yüz yüze görüşmenin daha etkili olduğunu düşünüyordu ayrıca kocası'nın elinde başka deliller de olabilirdi. İzni alırsa derhal Sam ile irtibata geçecek ve ne olursa olsun işi prosüdürlere uydurmak için elinden geleni yapacaktı.

 Kate ise sakince, olanları, tüm bu kargaşayı şaşkınlık ve panik içinde izleyen Linda'nın ailesine açıklıyordu. Onları sakinleştirmek ve sükunetlerini korumaları için elinden geleni yapıyordu.

 Sally'se işte şimdi ne yapacağı belli olmuş bir edayla kargo pantalonunun ceplerine soktuğu elleri ve rahat haliyle "Ben de geliyorum!" dedi.

Sam, cevap olarak sadece "Hayır!" dedi genç kadının yüzüne bile bakmadan hazırlığına devam ederken.

"Sam, sana sormadım sadece söyledim" sesi hala sakinliğini koruyordu.

Genç adam gözlerinde çok ciddi bir bakışla dödü ve tane tane sözlerini tamamlarken Sally'e baktı "Hayır, gelemezsin."

Bu sırada Alex araya girme ihtiyacı duydu "Bak, bu yaptığımız yasal değil Sally, işimizden bile olabiliriz, canımızı hiç söylemiyorum bile. Sen kızlarla kal, hem Linda'nın ailesinin size ihtiyacı var"

Sally, gözlerini Sam'den ayırmadan biraz sinir ve hızla "Şu anda yasal uygunluk veya işim en son düşüneceğim şey. Ayrıca Kate, Kentonlar'la benim olabileceğimden daha iyi ilgileniyor" durdu ve derin bir nefes aldı genç kadın bu sefer daha yumuşak bir ses tonuyla devam etti "Sam, lütfen. O benim için kardeşten farksız, beni kaç kere toparladı, hayatımı yoluna koymam için kaç kere destek oldu bilemezsin. Biz... yani kızlarla birbirimiz için canımızı veririz. Böyle bir durumda burada bekleyip duramam. Çıldırırım!"

Genç adam da böyle anlatılınca daha anlayışla yaklaştı duruma en azından hak veriyordu ama endişe etmeden de duramıyordu. Çünkü bu kızlar da onun hayatında geçtiği yıllardan beri çok önemli bir yer edinmişlerdi ve hiç birine bir zarar gelmesini istemiyordu. Onun için de "Bak tatlım, seni anlıyorum ama çok sessiz olmalı ve mümkünse görünmemeliyiz. O yüzden ne kadar az kişi olursak o kadar iyi" diye uyumla konuya açıklık getirdi. Anlaması için adeta yalvarıyordu ve değerli vaktini sevgilisinin en yakın arkadaşına zarar gelmemesi için harcıyordu.

Sally yan gözle yanlarında duran çam yarmasına baktı ve kendinden emin gevşek bir tavırla "İyi ya, bu gelmesin o zaman" dedi

Bahsedilen çam yarması aldırış dahi etmeden kafasında ki operasyonla ilgili hazırlığına devam etti.

Sam sadece "O gelecek!" diyerek Sally'i bilgilendirdi ve kendince konuyu kapattı

Bu arada Sally'i hiçbir şekilde durduramayacağını bilen Alex "Hadi, git hazırlan on beş dakika sonra yola çıkıyoruz" dedi Sam'in o sırada ona öldürecekmiş gibi bakmasını umursamayarak.

Genç kadın uzaklaşmaya başladığında "Hiç başlama dostum. Onun senden farkı yok. En azından bizimle olduğunu bilir, gözetiriz. Hiç başlama Sam, herhalde konuşarak zaman kaybetmek istemezsin" ve o da hazırlığını tamamlamak Kate ile vedalaşmak ve Sam'den bir süreliğine uzaklaşmak üzere teğmenin peşinden içeri gitti.

***

             Linda, gördüklerine inanamıyordu giriş katından mahsene açılan kapılardan sonra bindikleri gizli altın varaklı geniş asansörle üç kat aşağa indikten sonra kelimenin tam manasıyla bir yeraltı yaşam birimine gelmişlerdi. Her yer beyaz fayansla kaplıydı yerler, duvarlar, tepedeki beyaz ışığın etrafı bile, öyle ki insan burada kendini anında klostrofobik hissediyordu. Beyaz ışık, beyaz duvarlara öyle bir yansıyordu ki biraz fazlası göz retinasına zarar verebilirdi. Ama tüm bunların haricinde Linda'nın dikkatini en çok çeken koridor boyunca numaralı kapıları görmek oldu.

O kapılara bakarak istemsizce düşüncelerini fısıltıyla dillendirdi "Bu numaralı kapılar da nedir?"

Adam genç kızı net bir şekilde duyduğu için hiç vakit kaybetmeden kendinden emin cevap verdi "Maden!" ayrıca sesinde muazzam bir hoşnutluk vardı

Linda anlamaya çalışıyordu, her şeye aynı eğitim zamanlarında uygulama yapıyormuş gibi yaklaşıyordu yoksa çıldırmaması içten bile değildi. Sakinliğini korumak için olağanca bir kuvvet veriyordu. Onun için de aynı eğitim zamanlarında ki gibi 'alabildiğin tüm bilgiyi al, bilgi güçtür'  mentalitesinde devam etti "Ne çıkarıyorsunuz ki buradan?"

O anda Örümcek için söylenen tüm o vahşi yaratımları adamın gözünde gördüğünü düşündü genç kadın. Bütün gün oynadığı rol, taktığı maske burada ki her neyse ondan aldığı gururla düşmeye başlamıştı adamın. Bakışlarını Linda'ya odakladığında bir insanın başka birini nasıl derisini yüzüp tuza basabileceğini görebiliyordu. Hala daha ayaklarının üzerinde durabiliyor olması genç kadını içten içe memnun etse de bunun artık uzun süreceğini pek sanmıyordu. Sonun da adam konuştuğunda buradan çıkabileceğiyle ilgili tüm umutları ellerinden acı vererek kayıp gitti.

Örümcek, genç kadına dönüp baktı ve dedi ki "İnsan!"



Risk SİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin