Risk SİZ

RİSK I

         Linda, açıkça kimseye güvenmemelerini tembihlemiş olduğundan Alex muhbirini devreye sokmuş ve Linda'nın son arama ve aranma numaralarını istemişti. Planlarını gerçekleştirmek ve kimseye belli etmemek için de Sam'in ofisine geçmişlerdi. Şimdilik Jack ve Paul dışında kimsenin bir şeyden haberinin olmaması işlerine geldiğinden onları da sıkıca tembihlemiş ama durumu açıklamamışlardı. Alex'in, adamı işinin ehliydi, tabiki her muhbir gibi federallere bilgi vermekten hoşlanmıyordu ama aksi olursa da başına neler gelebileceğini, kabarık suç dosyasından dolayı gayet iyi biliyordu.

Alex "Hemen numarayı ver!" dedi

Eline kalem kağıt aldı ilk dört haneyi yazdıktan sonra durdu, Bu numarayı çok iyi biliyordu çünkü Linda'nın kaybolduğunu anladıklarından beri aramamak için zor duruyorlardı. Bu genç kızın ailesinin ev numarasıydı.

 Sam, ortağının duraksadığını görünce ne olduğunu anladı ve hışımla ofisten çıktı, bir taraftan da daha önceden hazırladığı eylem planına geçiyordu. Alex'in onun peşinden koştuğunun neredeyse farkına varamayacaktı bile. Adrenalin şu anda bile tüm damarlarında dolaşıyor ve ona uyuşturucu etkisi yapıyordu, onu şimdi bir yerini kesseler duyamayacak duruma getiriyordu.

Binanın en üst katına çıkıp oradan merdivenle çatıya tırmandılar, Paul ve Jack de orada onları hazır bekliyordu. Onlara güvendikleri için değil, hayır, bu noktada kimseye güvenemezlerdi ama bilgi vermeden onları harekete geçirebilirlerdi. Ayrıca, onlar mesajı zaten görmüşlerdi. Yani köstebek onlardan biriyse bu zaten mesajın iletildiği anlamına geliyordu. Linda her zaman ki gibi çok akıllıca davranmış ve sanki sadece vicdanını rahatlatıyormuş gibi davranmıştı ama onlar gerçeği biliyor ve mesajın alt metnini okuyabilmişlerdi. Tabi bu, bu adamların da bunu yapamayacağı anlamına gelmiyordu. Her neyse şu anda Sam'in kontrol edebileceği adamlara ve helikopter kullanabilecek birine ihtiyaçları vardı. Bu da Paul ve Jak'in bu iş için en iyi seçenek olmasına sebep oldu.

***

        Jack, pervaneleri çalıştırmaya başladı, nereye veya neden gittikleri hakkında en ufak bir fikri yoktu. Ya da bunun aynada ki mesajla ilgili olup olmadığının. Aynada anladığı tek şey bu mesajı bir kadının yazdığıydı çünkü ruj kullanılmıştı ama onun dışında herhangi bir imza olmadığı için anlamakta zordu. Tabi bazı fikirleri yok değildi.

  Asansörden fırtına gibi eserek çıkmıştı Sam ve Alex. Yani herhangi bir açıklama yoktu. Sonra da Sam aramış ve Paul'le ikisinin çatıda helikopteri hazır edip beklemelerini söylemişti, onlar da emre itaat etmişti. Çünkü fazla düşünmemeye, olacakları görmeye çalışıyordu. Bu işte bir iş olduğu belliydi ve sonunda ekip liderleri onları mutlaka bilgilendirirdi.

  Sam, önce Jack'in yanına geçti, Alex'de arkada Paul ile oturuyordu. Bu ayrıca herhangi bir şey olursa onları zapt edebilecekleri bir pozisyondu. Bunca yıllık çalışma arkadaşlarının ve şimdi de ekibinin birer parçası olan adamlara bu gözle bakmak Sam'e acı veriyordu. Ama daha sonra çok daha büyük acılar ve vicdan azabı yaşamaktansa şu ana şüpheyle yaklaşmak çok daha pratik görünüyordu. Jack'e adresi verdi ve havalandılar.

***

       Linda, son model, zırh kaplı, simsiyah camlı arabanın içinde kendini çok gergin hissediyordu, aynı binadan ayrıldıklarından beri olduğu gibi. Asansör çıkışında Harly'i görünce çok da şaşırmamıştı buna hazırdı, ayrıca adam camda ki mesajı görmesin diye aceleyle orayı terk etmişti. Adam arabaya binmelerinden önce Linda'nın tüm eşyalarını almıştı daha doğrusu 'rica etmişti'. Linda da istenileni yapmıştı çünkü karşısında ki dev,'ricanın'  yerine getirilmemesini sevecek ve hoş görücek bir tipe benzemiyordu. Şimdi de yanında sessizce oturuyor ve kendi cep telefonundan sürekli bir şeylere bakıyor gibi görünüyordu. Tabi Linda'nın en ufak bir fikri yoktu Harly'nin ne yaptığı ile ilgili. Linda da başını cam'a çevirip geçtikleri yolu izlemeye koyuldu, zaten başka ne yapabilirdi ki? Elinden tek gelen ailesinin iyi durumda olduklarını umut etmekti.