***
Sam bu işten hiç hoşlanmamıştı, Linda çok ciddi bir tehlike altındaydı. Çünkü ne yazık ki düşmanlarını tanımıyorlardı ve bu Sam'i çıldırtıyordu. Bilmeyip, göremedikleriyle nasıl mücadele edebilir, sevdiği kadını nasıl koruyabilirdi? Bu sorularının cevabı yoktu ama tek bildiği birşey vardı o da ne pahasına olursa olsun sevdiği kadını koruyacaktı. Bu tipik maço erkek ayakları değil bir gerçekti. Bu duygu yoğunluğunun varlığından bile haberdar olmadığı bir hayat yaşayıp, şimdi tatdıktan sonra onu kaybedemezdi. Hem bunlar bir yana Lindayı kaybetmeyi asla göze alamazdı. Hemen aklına böyle kötü şeyler gelmesi Sam için pek iyi değildi ama elinde değildi onu o kadar çok sevip, değer veriyordu ki endişe etmekten kendini alamıyordu.
Linda tam bu sırada Sam'in aklından geçenleri hissetmiş gibi elini usulca onun elinin üstüne koydu "İyi misin?" o da endişeli görünüyordu ama belli ki kendi için değil, Sam gibi sevdiği için endişeliydi.
Sam, onun anlayış, şefkat ve sevgi dolu bakışlarını görünce kalbi bir anda durdu. Elinin üstündeki eli kavrayıp dudaklarına götürüp öptü, bu arada gözlerini gözlerinden hiç ayırmadı.
Zorla da olsa Linda'nın sorusuna, gülümseyip cevap verdi "Ben iyiyim canım ama merak etme sen de hep iyi olucaksın" Sam kesinlikle kararlıydı.
"Biliyorum, sizler yanımda olduğunuz sürece bundan hiç kuşkum yok," Linda bunları Sam'in gözlerinin içine bakarak tüm samimiyeti ile söylemişti.
Sam, hızlıca parmaklarına bir öpücük daha kondurdu ve ayağa kalktı, salonda dolanmaya başladı.
Bu arada Tim'e dönüp "Şüphelilerin ismleri nedir?" diye sordu. En azından birinden emindi -o aşağılık Robertdan- ama hepsini bilmek istiyordu.
Tim, bu sorudan çok hoşlanmamıştı sanki "Bu bilgiyi size veremem ajan," duraksadı "zaten biz de emin değiliz. Hala araştırma sürecindeyiz."
Linda, Sam den önce söze devam etti "Senin de duyduğun üzere, Strauss bize gereken bütün bilgileri vereceğini söyledi," ayağa kalktı Tim'in oturduğu koltuğa yanına gitti, elini kolana koyup devam etti "Hadi Tim buradaki herkes aynı tarafta, bunu göremiyor musun?"
Tim, bütün samimiyeti ile Lindaya baktı, tanıdığı günden beri bu akıllı biraz da afacan bakışlı kızı çok seviyordu ona kendi üniversitedeki kızını hatırlatıyordu "Biliyorum ve bildiğim bir diğer şey varsa o da sana birşey olamasını istemediğim ama isimlerden gerçekten emin değiliz," dönüp Sam'e baktı, onun kafasından geçenleri tahmin edebiliyordu "hatta Robertden bile."
Sam "Ama listede o da vardı değil mi? Belçikaya gidenlerin arasında."
"Evet vardı, fakat o listelerin kimler tarafından hazırlandığından emin değiliz. Listenin içine kendi adamlarını koymuş olabilirler ama bu hepsi öyle, demek değil. Tabi Linda'ya bu kadar yaklaşmaya çalışarak zaten kendi üzerinde ki şüphelerimizi arttırdı."
Tam bu sırada kapı çaldı. Linda'nın kapıyı açmak için atıldığını gören Sam, onun önüne geçip durdu, "Burada bekle ben bakarım," bunu söylerken bir taraftan da omuz askısındaki silahını çıkartıp aşağıda tutarak kapıya doğru yöneldi.
Bu arada Alex'in de ayağa kalkıp koruma pozisyonu aldığını göz ucuyla gördü. Tim de destek vermek için arkasına geçmişti.
Tyra, bütün bu organize adamların haline endişeyle bakıp, biraz da panik "Danny'dir, bekliyorduk zaten," dedi.
Sam yinede tedbirli davranmayı her zaman önemsediği gibi, şimdide bırakmayı hiç düşünmeden kapıyı kontrol etti ve gelinin Danny olduğunu görünce içeri aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Risk SİZ
PertualanganLinda adeta ailesi ve dostları için yaşardı. Fakat işinden dolayı şimdi onlar da tehdit altındaydı. Onları korumak için ne gerekirse yapacaktı. Üstelik bulmayı hiç ummadığı bir zamanda aşk da onunlaydı. Ve Linda şimdi aşkını da korumak zorundaydı...