2.Bölüm

541 186 176
                                    

Duştan çıkıp bornozumu giydiğimde bu ilginç günü bir kez daha düşündüm. Çoğu kız gibi yakışıklı erkek görünce dibi düşen biri değildim ama bu çocuk sanki özenle yaratılmış gibiydi.

Çok hoş ve pek rastlanmayan bir adı vardı, benimki gibi. Eva ismini ya da Arden ismini sıkça duyamazdınız. Adı gibi nadir bir kişiliği olup olmadığını merak ettim ama henüz onu o kadar tanıyamamıştım.

Gerçi tanımak istediğimden değil ama o da bu fırsatı vermemişti. O kısa tanışmamızdan sonra yaklaşık on saniye bakışmıştık ve dönüp gitmişti.

Öyle dalmıştım ki nereye gittiğine bakmamıştım. Belki arkadaşları vardı belki de ailesi. Onu bir daha görüp görmeyeceğimi bile bilmiyordum. Arden... Kulağa gerçekten güzel geliyordu.

Kendimi bunca zamandır insanlardan soyutlamış biri olarak biriyle ilişki kurma isteği hiç bana göre değildi. Ama demek ki benim duvarlarım bile yıkılabiliyordu.

Birkaç ay önce insanların yalanları ve samimiyetsizlikleri artık iyice gözüme batmaya başladığında örmeye başlamıştım bu duvarları. Ne kadar gereksiz bir kalabalığın içinde yaşadığımı fark etmiştim ve aniden herkesten uzaklaşmıştım.

Pek fazla konuşmaz daha çok dinler olmuştum ve bu durumdan gayet memnundum. Ne kadar garip göründüğünü umursamadan büyük bir kararlılıkla son birkaç ayı sakin ve huzurlu geçirdim.

Arkadaş buluşmalarına mümkün olduğunca az gittim, sosyal medyayı mümkün olduğunca az kullandım derken hayatımın böyle daha güzel olduğunu anladım. Burada da bunu bozmaya niyetim yoktu.

Sadece ondan görünüşü yüzünden etkilenmediğimi, içinde bir şeylerin beni ona çektiğini hissediyordum ve çok ilerlemeden buna karşı koymalıydım.

Hayatıma insanlar almak, daha fazla sorun yaratmak dışında başka hiçbir işe yaramazdı. Az da olsa içimi dökebildiğim birkaç çok yakın arkadaşım vardı elbet ama onlarla da ilişkim sınırlıydı. Ben hayatıma böyle alışmışken bir ukala bunu bozmamalıydı.

Bir süre yatakta bornozumla derin düşüncelere daldıktan sonra kalkıp giyinmem gerektiğine karar verdim. Akşam dışarıya çıkıp çıkmayacağıma karar vermemiştim ama sanki çıkacakmış gibi giyinmeyi seviyordum. Bordo dar bir şortla, siyah dar askılı bir tişört almıştım dolaptan.

Aynaya baktığımda gördüğümü beğendiğim zaman başka kimsenin düşündüğü umurumda olmazdı. Saçlarımı taradıktan sonra kurumaları için açık bıraktım ve artık alışkanlık haline getirdiğim şeyi tekrarladım.

Başımı öne eğip kafamı birkaç kez salladım. Bunun hem kurumasını kolaylaştırdığına inanıyordum hem de doğal bir dalga verdiğine.

Birkaç takı seçmek için aynanın önüne gittiğimde bugün taktığım kolyeyi gördüm. Elime alıp biraz inceledikten sonra yerine bıraktım. Çok sevdiğim bir kolyeydi ve artık daha çok anlam ifade ettiğini söyleyebilirdim.

Rastgele bir kolye seçmeye çalışırken tüm kolyeler birbirine dolanmıştı, sinirlenip hepsini daha sonra ayırmak üzere kutuya bıraktım. En azından bir yüzük seçebilirdim. Üzerinde açık mavi çok minik bir taş olan, favori yüzüğümü seçtim ve taktım.

Makyaj yapmayı seviyordum. Ama abartmadan, zaten koyu renk giyindiğimi düşünürsem bir de ağır bir makyaj yapmak hoş olmazdı.

Gri saçlarım yüzünden sadece öylesine dışarı çıkarken bile makyaj yapmak zorunda kalıyordum. Sanırım bu saç renginin tek kötü yanıydı. Soluk cildimi daha da solgun gösteriyordu. Artık benim için çok kolay bir hale gelmiş olan makyajımı yaptım.

Yalnız Kalpler KulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin