Indra'nın ruhu beni kurtarmak için çabalıyordu. "Indra'yı içine al Adrian. Emin ol iblisi yenersin." dedi Michael. Diğer ruhlarda bunu yapmamı istiyordu. Peki şuan ne yapmam gerekiyordu. Indra'yı mı içeri almalıydım, yoksa Vesnan'ı mı?
--*--*--*--*--
İnsan, yaratık ya da herhangi bir varlık. Tek istediği şey sevgidir. Sevgi evrendeki en güçlü şeydir. Evreni zaten duygular yapmıştı. Bu galaksinin sevgisi güneştir. Isıtır, ışık verir ve yakar. Sevgiyi nasıl kullanacağın sana kalmıştır. Isıtmak için mi kullanacaksın yoksa yakmak için mi? Nightfall nefretle birlikte yok etmek için kullanmıştı sevgiyi. Dünyadaki düzeni yeniden kurabilmek için. Saklanmak için. Savaş için. Kan için. Kana susamıştı Nightfall. İntikam istiyordu. Sevilmek istiyordu. Dragon Meclisi'ni yok etmek istiyordu. Indra'yı istiyordu. Düzen istiyordu. Var olmayı istiyordu. Eşitlik istiyordu. Barış istiyordu. Özgürlük istiyordu. Dünyayı yönetmek istiyordu. Evrenin kendisini yok etmesini istiyordu.
Nightfall iblisle arasında duran ruha baktı. Hayatı onu aramakla geçmişti. Onu istiyordu ama aynı zamanda sonsuza kadar yok etmek de istiyordu. İkisi arasında bir türlü seçim yapamıyordu bu da onu deli ediyordu. Tek bir istek. James'in şaşkın gözleri gözlerine değdi. Dudaklarını oynatarak 'yapma' dedi. Başını iki yana -sadece onun fark edeceği şekişde- hareket ettirerek 'üzgünüm' dercesine oynadı dudakları. James'in 'hayır' diye bağrışı duvarlar arasında hareket ederken Nightfall iki kolunu açarak iblisi içine çekiyordu. Vesnan'ın yüzündeki gülümseme artarken Indra'nın ruhu şekilleniyordu.
Biçimsiz bir şekil oluşmaya başladı. Sonra yüz hatları yavaşça belirginleşti. Eli yüzüne doğru uzandı. Gözlerinde umut vardı. Yüzünde bir gülümseme. Nightfall'un yanağına yerleşti eli. Nightfall gözlerini kapatmıştı. El onun gözünden akan yaşa dokundu. Vesnan içeri girdi. Dünyanın sonu gelmişti. İblis dünyanın en güçlü varlığının içindeydi. Indra onu seviyordu. Gözlerini gözlerinden ayırmıyordu sevdiğinin. Dudaklarını değdirdi dudaklarına iblis kontrolü tamamen eline almadan önce. Yaşlar akıyordu Nightfall'un gözlerinden. İlk damla sol gözünden gelmişti. Acı çekiyordu. Nightfall'un bedeni iki büklüm olurken Indra ağlayarak dizlerinin üzerine düştü.
Ruh parçalara ayrılıyordu. Nightfall ağlıyordu. James Aalia'yı götürmüştü. Bir yerlerden Beyaz Pelerinli'nin acı dolu çığlığı duyuluyordu. Michael Vesnan'a karşı durmaya çalışıyordu fakat başarılı olamıyordu. Indra'nın ruhu Adrian'nın gözlerinde yavaşça eriyordu.
+++++++++++:+++++++++++
Kutay
"Lan ben bunun dişlerini söker bileklik yaparım." dedim sinirle. "Bence hiç fena bir fikir değil." diyen Armağan'ı duyduğumda yüzüm kaskatı kesildi. "Armağan'ı da kaybettik." diye fısıldadım. "Sessizlik hüküm sürüyordu. Bir hain sandalyeye bağlı bir şekilde sırıtıyordu. Armağan delirmişti. Kutay şimdi ne yapmalıydı. O-" Armağan'ın bakışlarını görünce çenemi kapattım. Armağan ne ara ayağa kalktı da Aras'ın suratının ortasına bir yumruk geçirdi hiçbir fikrim yok. Sırıtma sırası bendeydi. Armağan bana dönünce yüzümü hemen ifadesiz bir hale getirdim. Abi bir insan bakışlarıyla bu kadar mı etkili olur ya. Sanarsın Superman. Artist.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAYIŞ
FantasyBir Nightfall Romanır! 09.01.16 Efsane şöyle başlıyordu... Dengenin sembolüydü o. İnsanlarla diğerlerinin - vampirler, kurtadamlar, şekildeğiştirenler... - arasındaki ince çizgi olacak geçişleri kontrol edecek kişi. Dünyayı yaşanır hale getirecekti...