Adrian
Bir ay. Tam bir aydır bu kabusun içindeyim. Sevdiğim kız. Tam karşımda. Korkularımı yönetirken. Ben en büyük kabuslarımı yaşıyorum. Korkularım onun elinde. Normalde korkmadığım şeylerden korkmaya başlamıştım. Sudan korkmaya başlıyorum, yağmur yağıyor. Saklanacak hiçbir yer bulamıyorum. Böcekten korkmaya başlıyorum, böcekler etrafımı sarıyor. Uçurumdan korkmaya başlıyorum, uçurumdan düşüyorum. Daha bir sürü gereksiz şeyden korkuyor, kabuslarımı yaşıyor, korkum geçiyordu. Sonra yeni bir korku, bitmek bilmeyen kabuslar. Kız sürekli 'yetenek'ten bahsediyor, hepsini bulana kadar işkenceye devam edeceğini söylüyordu. Zaten ben çoğunu keşfetmiştim. Zihnimdeki bilgileri başkasına aktara biliyor, dokunduğum ya da benim dokunduğum kişilerin her haltını biliyor, ışığı, karanlığı ve beş elementi kontrol edebiliyordum. Bu yetenekler yeter de artardı bile benim için. Ama kehanet için , onu bilmiyorum.
İnsanlığı kurtarmak senin elinde Nightfall. Yeteneklerini bulman gerek. Kehanet mi seni bitirecek, yoksa sen kehaneti mi?
Zihnime süzülen bu sesi tanıyorum. Nasıl unutabilim ki? Beyaz Pelerinli.
Kehanet hayatın olacak sevgilim. Bu iş bittiğinde yüzümü göreceksin. Tüm gerçekliğimle senin olacağım. Sadece senin. Senin benim olduğun gibi.
Beril'in sesi zihnimde yankılanıyordu. Ölümün sesi gibi. Kehanet gibi.
Ahhh!
Acı bağrışımın nedeni ruhumun bedenimden ayrılmak için yaptığı hamleydi. Bütün hücrelerim. Bana isyan ediyor. Bilincim kaybolmadan önce dudaklarımda bir baskı hissettim.
"Uyanıyor." dedi Aras. Adrian'ın yattığı koltuğa eğilmişti. Adrian yavaşça gözlerini araladı. Bilinci yerine geldiğinde karşısında Aras'ı görmeyi düşünmüyordu aslında. Hızla yerinden kalkıp Aras'ın üzerine saldırdı. Bir aydır. Tam bir aydır işkence görürken duvara yaslanmış, kollarını göğsünde birleştirmiş, kahkaha atışını görür gibiydi. Boğazına sardığı elleri daha fazla sıklaştı. Duyduğu tiz çığlık, bir an kafasını başka yöne çekti. Aras bu boşluk anını fırsat bilerek Adrian'ın suratına okkalı bir yumruk çaktı.
Boğazındaki eller gevşeyip uzaklaşırken hızla yerden kalktı. Bütün ev halkı başlarında toplanmışlardı. Aras işaret parmağını Adrian'a uzatarak "Ben dedim size. Bunun benle bir derdi var diye." dedi. Diğerleri bu ikisine şaşkınlıkla bakıyorlardı. Adrian ne ara uyanmış, ne ara bu hale gelmişlerdi, bilinmiyordu. James Adrian'ın yerden kalkmasına yardım etti. İkisi koltuğa oturduklarında, diğerleride kendi işlerine gitmişlerdi. James sakin bir sesle "Adrian. Biliyorum şimdi sırası değil ama. Üç gündür bilincin kayıp. Neler olduğunu anlatmak ister misin?" dedi.
Adrian şaşkın bir suratla "Ü-üçkün mün d-dedin?" diye sordu. Şimdi şaşırma sırası James'teydi. Adrian normalde ne kadar süre bilinçsiz kaldığını bilirdi. Bir şeyler ters gitmiş olmalıydı. Başıyla onayladı. Adrian derin bir iç geçirdi. Dudaklarını birbirine bastırmış, dirseklerini dizlerine koymuş, elleriyle uğraşırken başını hafifçe sallıyordu.
"Bir ay." dedi. O kadar sessiz söylemişti ki, dibinde oturan James bile zar zor duyabilmişti. Üstelik vampir olmasına rağmen.
"Bir ay ben kabuslarımı yaşadım. Onlarsa yetenek diyip durdu. İlk gün uyandığımda tam bir felaketti. Benim en büyük korkum aldatılmaktı. Ve Beril'le Aras gözlerimin önünde... Bu konu canımı çok yakıyor. Bağlandığım sandalyede çırpınıp durdum ama... Onlar... Yaptılar işte. En büyük korkumu yaşadım. Sonra Aras küstah gülümsemesiyle karşıma geçti. Metalin soğukluğunu, boynumdan akan sıcak sıvıyı ve karşımda çıplak vücutlarının bir beden oluşunu bilincim kaybolmadan önce gördüm."
James Adrian'ın sözünü kesmek istemiyor ama yine de Miranda'yla kendini düşünmeden edemiyordu. Ya Aliaa onları görmüş olsaydı. Düşüncesi bile miğdesinin bulanmasına yetmişti.
"Uyandığımda yeni bir gündü. Boynumda ne yaraya dair bir iz, ne de kuru kan lekeleri vardı. Her şeyin geçtiğini zannederken bir ses duydum. Böcek sesleri. Ne olduğunu anlamadan milyonlarca böcek odanın içine, bana doğru geliyordu. Çırpınsamda zincirler izin vermiyordu. Böcekler burnumdan, ağzımdan, kulaklarımdan girmeye başlamıştı. Gözlerime girerlerken onu gördüm. Aras duvara yaslanmış, kollarını göğsünde kavuşturmuş, sırıtarak izliyordu. Çığlıklarım ve acı kesilince öldüm. Yenide."
Her uyandığında yeni bir korkunun kendisini sarmalamasının nasıl bir duygu olduğunu düşünmek bile istemiyordu James. Çünkü her gün kendiside bir korkuyla uyanıyordu. Aliaa'yı kaybetme korkusuyla.
"Yeniden uyandığımda bir soğukluk hissettim. Islak ve soğuk. Üzerime dökülen şeyin su olduğunu kavradığım an bağırdım. Sudan korkuyordum. Yüzmeye bayıldığım halde. Odanın içinde yağmur yağmaya başladı. Bağlı olduğum için yağmurdan kaçamıyor, bağırıp sinir krizi geçiriyordum. Yağmur damlaları yerde çoğaldı. Ayaklarımı kaldırmaya çalışıyor, bir ihtimal sudan kaçarım diye ümit ediyordum. Ama nafile. Çırpınışlarım hiçbir halta yaramamıştı. Su başımdan yukarı çıktığında... Her hücremin teker teker patladığını hissettim. Boğularak ölmek. Ah! Berbat bir şey. Özellikle sudan ölesiye korkuyorsan."
James boğulmanın nasıl bir şey olduğunu iyi bilirdi. Bir sandığın içine kilitlenip denize atılmıştı. Adrian bir kere boğulmuştu. Oysa kendisi. Bir hafta boyunca, her an.
"Yeniden uyandığımda yerdeydim. Herhangi bir yere bağlı değildim ama nefes alamıyordum. Kapalı alan fobisi ve hiç görülmediğine eminim oksijen soluma fobim vardı. Ah! Gerisini sen düşün. Ölürken yine o gözler gülerek bana bakıyordu. Aras ve onun düşmanına bakışı."
"Her gün korkularımla öldüm. Onlar sayesinde. Ateşten korktum. Yanarak öldüm. Elektrikten korktum. Yüksek voltajdan öldüm. Güneşten korktum. Beni kavurdu. Karanlıktan korktum. Ruhum boğuldu. Uçurumdan korktum. Düştüm, kayalarda parçalandım. Topraktan korktum. Toprağa gömüldüm. Öldüm! Her günüm sayamayacağım kadar korkuyla ÖLDÜM!"
Adrian artık bağırıyor ağlıyordu. Sonra bir şey oldu. Adrian olağan üstü bir hızla odadan dışarı çıktı. James arkasına baktığında Beril'i gördü. Adrian Beril'den korkuyordu.
-----------
Mulimedya KutayArkadaşlar lütfen yorum yapın. Hepiniz öpüldünüz. Oy vermeyi unutmayın lütfen emeğe saygı. :) seviliyorsunuz.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAYIŞ
FantasyBir Nightfall Romanır! 09.01.16 Efsane şöyle başlıyordu... Dengenin sembolüydü o. İnsanlarla diğerlerinin - vampirler, kurtadamlar, şekildeğiştirenler... - arasındaki ince çizgi olacak geçişleri kontrol edecek kişi. Dünyayı yaşanır hale getirecekti...