Özlemimin hırsını çıkarmak icin çok sıkı sarıldım. Sarıldıktan sonra öpüşmeye başladık. Yaklaşık 5 dakikadır sürdü herhalde. Nefes nefeseyken gülümsedim ve tekrar sarıldım.
"Seni öyle çok özledim ki. Lütfen birdaha bu kadar çok ayrı kalmayalım. Özledikçe aşkım daha çok güçlendi. Sen benim herşeyimmişsin Kumsal." dedi Mert gözünden bir damla yaş gelerek. Ama kıyamam ki.
"Kendini benim yerime koysana bi. Ne kadar zor değil mi? Bir yandan inansam da bir yandan da inanmıyordum. Ama inanmadığım doğru çıktı ve kavuştuk. Ben de seni çok özledim." dedim yanaklarını tutarken. Bu güzel anları dış kapının kırılırcasına vurulması bozmuştu. Koşar adımlarla aşağı indik ve kapıyı Mert açtı. 2 adet siyah takımlı adamlar vardı. Anlamaz ifadeyle bakarken konuştular.
"Borcunu ödeyecek misin? Biz ödettirelim mi?" dedi adamın teki belindeki silahı göştererek. Ne saçmalıyor bu ya.
"Ne saçmalıyorsunuz siz. Ne borcu?"
"Sevgilin iyi bilir." dediler ikiside.
"Mert! Neler oluyor."
"Bir saniye Kumsal." dedi ve adamları alıp bahçenin arkasına doğru ilerlediler. Yine benim bilmediğim olaylar vardı. Yine yine yine.
Aradan 10 dakika geçtikten sonra Mert yanıma geldi ve kollarımı birbirine baðlayýp açýklama bekliyordum.
"Neler oluyor? Bana bir açıklama yapacak mısın?"
Tam konuşmaya başlayacakken kapı çaldı. Bu kez kimdi bilmiyorum ama Mert'in anlatmak için kaçış yolu yoktu. Kapıyı açmaya gittiğimde bu kez kapının önünde bir kutu vardı ve kimse yoktu. Kutuyu alıp içeri geçtiğimde Mert o ne der gibi bir kutuya bir bana baktı. Kutunun kapağını açtığımda içinden bir not ve çikolata çıkmıştı. Mert bana sürpriz mi yaptı acaba diye içimden geçirerek gülümsüyordum ama kutudaki çikolata Mert'in en sevdiği çikolataydı. Daha fazla meraklanmadan notu açtım ve okumaya başladım.
"Çok teşekkür ederim sana Mert. Hayatımı kurtardın. Küçük sürprizleri seversin sen. En sevdiğin çikolatayı almak istemiştim. Sana olan borcumu ödeyeceğim. Görüşmek üzere..."
Bu notu kim yazmış olabilir ki. Mert yine benden habersiz bir şey yaptı. Daha fazla sinirlenmeden Mert'ten açıklama beklemeye başladım. Ellerini birleştirdi ve konužmaya başladı.
"Bak Kumsal biliyorum çok kızdın bana. Ama sana her şeyi açıklayacaktım. Senin de gördüğün gibi hepsi üst üste geldi."
"Bu notu yazan kim Mert. Kadının teki yazmış bariz bu yani. Hakkında da bildikleri çok zaten."
"Evet bunu yazan bir bayan ama ilk önce bir anlatmama izin ver."
"Tamam anlat bekliyorum."
Olan biteni en baştan anlattı bana. Ama daha kadının kim olduğunu söylememişti.
"Kadın kim Mert!"
"Ablam."
Ablası mı? Onun bi ablası mı vardı. Nasıl ya! Şaşkın bir şekilde Mert'e döndüm ve konusmaya basladım.
"Ablan mı? İyi de senin bi ablan yoktu ki."
"Üvey ablam." nasıl yani? Onun üvey ablası mı vardı? Kurcaladıkça neler çıkacak acaba merak ediyorum. Mert'e döndüm ve konuşmaya başladım.
"Bak herşeyi baştan konuşmamız lazım artık. Şimdi herşeyi baştan anlatıyorsun bana." dedim ve konuşmasını bekliyordum.
"Annem babamın ikinci evlendiği kişiydi. İlk eşinden boşanmış ve o zamanlar 4 yaşında bir kızı varmış. Babamın maddi durumu daha iyi olduğu için ve haklı sebepleri olduğu için ablamı ona vermişler. Sonra ben dogmuşum işte. Ablamla aramda 5 yaş var. Ben onu hiç üvey görmemiştim. Ama o bana bir türlü öz kardeşi gibi bakmıyordu. Ama severdi beni. Aradan yıllar geçti bir gün evi terketti. Haber alamadım ondan. Karanlık işlere bulaşmış. Bir kaç defa ben kurtardım onu mafyanın elinden. İşte bu da bunlardan birisi." Mert'in bu dediklerinden sonra biraz afallamıştım. Elini tuttum ve ;
"İstersen ablanı beraber kurtarabiliriz o bataklıktan ne dersin?" dedim ve bana sarıldı."Çok uğraştım ablam kendi istiyor o işlerle uğraşmayı. Kaç defa kurtarmaya çabaladım kaç defa hemde. Hepsini geri tepti. Bu aralar ulasmaya çalışmadım ona ama bi şekilde bugünki olay gibi ona ulaşıyorum. Ama yine de aynı yolda işte."daha sıkı sarıldım ve boynundan hafifçe öptüm.
"Nerede kalıyor ablan? Ve ablan ablanın adı ne?"
"Necla. Nerde kaldığını tam bilmiyorum konum değiştiriyor sürekli. Anla işte."
"Ya kurtulmak istiyorsa? Ya onu tehdit ediyorlarsa be bu sebeple zorla bu işi yapıyorsa?"
"Bilmiyorum ona ulaşmama izin vermiyor. Ama ona bulaşanlar bi şekilde beni buluyor." birkaç planlarım vardı.
"Bu konu ile fazlasıyla ilgileneceğim. Bana asla bu dediğim üzerine olumsuz bir cevap verme. Sadece bekle."
"Ne yapacaksın Kumsal. Bana da söyle bende istiyorum onu o batağın icinden kurtarmak. Tek başına hareket edemezsin yanında ben de olmalıyım."
"Tamam sa a da anlatcam düşündüklerimi. Ama reddetmek yok tamam mı?"
"Tamam dinliyorum seni bitanem." dedi ve yeni uyanan Aylin esneyerek aşağı iniyordu. Saate baktığımda saat 08.00a geliyordu. Yanımiza geldi ve gülümsedi.
"Barış sağlanmış. Bak buna çok sevindim. Ama sanki ciddi bir konu kokusu alıyorum." dedi bizi süzerek.
"Ablamdan bahsediyoruz." dedi Mert.
"Necla abladan mı? Kumsal'a anlatmadığın konu kalmadı sanırım kuzi." dedi gülümseyip kolunu sıvazlayarak.
"Anlattım işte çoğunu şimdide ablamdan bahsediyorduk." dedi Mert.
"Bu konuyla ilgileneceğim ben de. Bir takım planlarım var." dedim düşünerek.
"Ney peki onlar canım?" dedi Aylin.
"Hepsinden bahsedeceğim fakat suan karnım çok acıktı. Sizin acıkmadı mı ya?" dedim masumluğumu takınarak.
"Valla kurt gibi açız. Kac gündür boğazımızdan doğru düzgün bir şey geçmedi." dedi Aylin.
"E hadi ozaman mükemmel bir kahvaltı hazırlayın bayanlar. Bende bir duş alayım." dedi Mert. Yanağıma öpücük kondurup yukarı çıktı. Aylinle şahane bir kahvaltı masası hazırlamıştık. Saate baktığımda 09.00a geliyordu. Mert Buse , Selim ve Kaan'ı uyandırmış ve hepsi kahvaltı masasına koşmuştu.
"Oha sucuk kızartması. En sevdiğim." dedi Buse sevinerek.
"Afiyet olsun millet." dedim ve bir yandan portakal sularını dolduruyordum.
"Barıştınız heralde." dedi Selim.
"Belliydi zaten." dedi Kaan gülerek.
"Evet. Ne sandınız." dedim dil cikartarak. Bir yandam da gülüyordum.
"Ozaman ben daha fazla icimde tutamayıp herkesin mutlu olduğu bu sofrada söylemeye karar verdim." dedi Kaan ve Aylin'in yanına gidip Aylin'i oturduğu yerden kaldırıp elinden tuttu ve diz çöktü.
"Aylin seni çok seviyorum." dediği anda Aylin büyük bir sevinçle Kaan'ı kucaklamıştı. Beklediği bir şeydi zaten. Buse ile ben sevinip hayırlı olsun derken Mert ile Selim şaşkınlık içindelerdi.
"Hayatım sen ne diyorsun bu işe." dedim gülerken.
"Ne diyeyim hayatım. Hayırlı olsun kuzen. Hoşlandığını önceden söyleseydin konuşurdum Kaan ile." dedi gülerek.
"Kızarsın saniyorduk kuzen." dedi Aylin.
"Aşka saygım var benim" dedi Mert gülerek. Hepimiz sakalaşıp gülüyorduk. Zil çaldı ve millet gülüşürken kalkıp açtım.
"Yine mi sen? Ne var?" dedim ve konuşmasını bekledim.
"Hanımefendi babanız bu kutuyu size vermemi söyledi." kutuyu bana doğru uzattı.
"İstemiyorum ondan hiçbir şey." dedim ve tam kapıyı örtecekken Mert geldi.
"Ne var yine?" dedi adama.
"Bu kutuyu Kumsal hanıma babası gönderdi." dedi adam. Mert kutuyu aldi ve adamı gönderdi. Kahvaltı masasının ustune koydu ve yerine oturdu. Kutuyu açtığında hepimiz şaşkındık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müzik Öğretmenim
Dla nastolatkówAşk denilen şeyi en çok sende buldum. Seni herşeyinle iyi tanıdım. Bana kendini hep iyi tanıttın. Fakat herşey tam tersiymiş. Sana olan aşkım herşeyin ön planında. Sana ne kadar kızsam da sensiz olmuyor. Herşeye rağmen seni çok seviyorum. OYUNCULAR ...