DEĞMEYECEKLER

606 47 101
                                    

Hayal kırıklığı bu dünyanın en kötüsü olabilir. Güvenmek zordur. Niye kalbide bir burukluk var? Üzgünüm. Değmeğecekler için. Burak sarışın bir kıza sarılıyordu. Gözümden yanağıma doğru bir yaş süzüldü. Arkamı dönüp yavaş adımlarla yürümeye adımlarla yürümeye başladım. Arkamdan bir ses duydum. Burak'ın sesi.

-"Burçin!"

-"Burçin!" arkamdan gelmeye başlayan birini hissettiğimde koşmaya başladım.

-"Burçin yanlış anladın!" Neyini yanlış anladım acaba? Senin o kızla sarılışını mı? Kimlere güvenmişim ben yaa! Bu düşüncelerimi ona söylemek için döneceğim sırada değmez dedim. DEĞMEZ. Derin bir nefes alıp arabama bindim. Baştan bu oyuna katılmam mantıksızdı. Bu oyun belki gerçek olur diye düşünmem tam anlamıyla saçmalığın daniskasıydı. Arabama binip hastaneye gittim. Hızla odamın içerisine girdim. Balkona çıktım. Hava soğuktu ve yağmur yağıyordu. Umrumda bile değildi. Yere oturup dizlerimi kendime çekip kollarımı doladım. Ağlıyordum. Değmeyecekler için. Biliyorum saçmaydı ama kendime engel olamıyordum. Benim kalbimi bir oyuncak gibi kırıp dökmesi beni paramparça ediyordu. En önemlisi değmeyen şeyler için ben üzülüyorum. Olan yine bana oluyordu. Ağlamam dahada arttı. Hıçkırmaya başladım. Boşuna yaptığım her şey boş. Telefonuma mesaj geldi. Mesaja baktım. Burak'tan idi. Nefesimi en derinlerime kadar çektim. Mesajı okumadan direk sildim. Kendini affetmem içerikli bir mesajdı büyük ihtimal. Şimdi iyi olacaktım. Ben Burçin Toygar'dım. Beni kıranı bende kırardım. Genel olarak kendime inanırdım. Kimseyi dinlemeden yargılardım. Dinleseydim herkes kendince iyiydi. O zaman onlar gelip beni üzüyorlardı. Gözümdeki yaşları sildim. Şimdi daha iyiydim. Yukarı baktım. Bu hareketle kendime güvenim biraz daha arttı. Kapıyı açıp çıktım. 

Cebimdeki telefon çalmıştı. Bu acil durum olduğunu belirtirdi. Hızla acile koştum. Hastayı sedyeden çıkarıyorlardı.

-"Merdivenlerden yuvarlandı. Büyük ihtimal ile beyin kanaması var."

-"Tamam. Ameliyata alıyoruz."

-"Tamam." ameliyat önlüğümü giyip ameliyathaneye girdim.

* * * * * * * * * * * * * * *

Öldü. Hasta kurtulamadı.

-"Ölüm saati 10:23"

Şimdi sadece ailesine söyleyecektik. En zor kısımlarından biri.

-"Hanım efendi. Maalesef hastayı kaybettik." yine ağlayan insanlar.

Derin bir nefes alıp oradan uzaklaştım. 

-"Dolunay hasta listemi ve bir kahve verebilir misin?"

-"Tabi Burçin hanım." 

Kahvemi ve hasta listesini. Listeyi kontrol ederek Kahvemi bitirdim. Sırayla hastalarımı kontrol etmeye başladım. Hastalarımı kontrol etikten sonra acilden ses gelince acile koştum.

-"Araba kazası."

-"Ameliyata alıyoruz."

-"Tamam."

Ameliyata girdim.

* * * * * * * * * * * * * * * * * *  *

-"Maalesef hastayı kaybettik." yine yıkılmış insanlar.

Hızlı adımlarla oradan uzaklaştım. Öğle yemeği için kantine indim. Acil durum bildiren sinyal sesi ile gelince hızla acile gittim. Hastayı ameliyata alacaktık.

 * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Bu hastada öldü ne oluyordu bana? Offff!

-"Hastayı kurtaramadık."

BENİM HAYALİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin