stripper (girlxgirl clexa au)

7

Güneş gökyüzünden çekildi, ay yerini aldı. Yıldızlarla dolu gece, ayla kız arasındaki dansına başladı. Delicesine aşık olmuş, derinliğini bilmediği bir suda kendini kaybetmiş olan kız. Fırtınanın gücüyle zıpladı, kollarını kendi etrafına sardı. Dans etmeyi seviyordu, küçüklüğünden beridir müziğe ve müziğin içinde yarattığı hislere aşıktı. Sonrasında, Clarke Griffin'le tanıştı ve dansın pabucu dama atıldı. Aşkı artık bu kızdı.

Aşıktı ve kalbiyle dans etti. Clarke'ı, ayın güneşi sevdiği gibi seviyordu. Uzaktan. Clarke'ın ışığı ve onun karanlığı. Lexa adım adım kareografiyi Clarke'a gösterdi, saatlerdir birliktelerdi. Zaman, sevdiğin insanla birlikteyken neydi ki? Tüm gününü Clarke'la geçirmişti. Bir bakıma onu sadece kendine istiyor denilebilirdi, isterseniz bencil deyin, Lexa'nın umrunda bile değildi.

Clarke dansçı kızı elinden geldiğince izlemeye çalıştı. Bedenleri birbirine çok yakındı. Birden, kendi yaptığı hataya gülmeye başladı.

"Bunda gerçekten çok beceriksizim, dansı sana bırakıyorum!" Kıçını yerden kaldırdı, bedenini biraz esnetti ve eski haline döndü.

"Pratik yapman gerekiyor. Daha bugün başladın, sabırlı ol biraz!"

"Evet, öğretmenim. Anlıyorum ama yine de yapabileceğimi düşünmüyorum."

Lexa müzik çaları durdurdu ve şarkıyı yeniden koydu. "Birlikte yapalım, tamam?" Clarke'ın karşısında durdu ve pozisyonunu aldı. "Play" tuşuna basar basmaz Clarke'a kolaylık olsun diye saymaya başladı. "5, 6, 7, 8, şimdi!"

Şarkı başladı ve Lexa ritme göre hareket etmeye başladı. Clarke da Lexa'ya. İkili ritme kendini kaptırdı. Clarke biraz geriden geliyordu, öğretmenini izleyerek. Dikkati dağılmaya çok ama çok müsaitti.

"Hadi, Griffin!" Lexa Clarke'ı gaza getirmeye çalışıyordu. Yüzünü Clarke'a döndü, onu tuttu. Bedenleri birbirine sürtünüyordu. Senkronu yakalamışlardı.

"Üçe kadar sayacağım, hareketi unutma, tamam mı?"

I'm gonna love you

Until you hate me

And I'm gonna show you

What's really crazy

"Bir"

You should've known better

Then to mess with me, heartache

"İki"

I'm gonna lie to you, I'm gonna lie to you

Gonna lie to you, gonna lie to you

Like a black widow, baby

"Üç!"

Clarke'ın dikkati yine dağılmıştı, Lexa'nın konsantrasyonlu yüzüyle konuşması...seksiydi. Lexa'ya kendini o kadar kaptırmıştı ki hareketi unuttu. Lexa hareketi yapar yapmaz ikisi birlikte yere düştüler. Lexa Clarke'ın üzerine düşmüştü, göğsü göğsüne değiyordu.

"Ah!"

Clarke yaramaz bir çocuk gibi gülüyordu. "Aman tanrım.." Clarke gülerken kendini kaybetmişti "çok özür dilerim, aptalın tekiyim"

Lexa sarışın kızı ezmemek için göğsünü kaldırdı. Elleri Clarke'ın kafasının iki yanındaydı. Dalgalı saçları mat olmuş kızın üzerine saçılmıştı, bazıları yüzünü okşuyordu. "Saçmalama, gayet iyi gidiyordun, sanırım..." Lexa nerede olduğunu şimdi anladı, kimin üzerinde olduğunu. Clarke'ın kahkaları da kesilmişti. İkisinin de yüzünde garip bir ifade vardı. "Aaa, ummm"

Lexa hayır, hayır, yapmayacaksın!

Lexa eliyle Clarke'ın yanağını sardı, diğer koluyla da ağırlığını kıza vermemeye çalışıyordu. Baş parmağı yumuşak teni okşadı. Gözleri bir rahatsızlık, bir durdurma ifadesi aradı ama yoktu.

Lexa, hayır. Sakın yapmayacaksın, sakın!

Clarke bir tutam kahverengi saçı aldı, Lexa'nın kulağının arkasına koydu. Eli halen oradaydı.

Siktir, siktir, siktir, YAPMA!

Evet, evet, evet, EVETTTĞĞTĞTĞTĞTĞTĞ LEXA HADİ!

Lexa eğildi, aralarındaki mesafeyi kapattı, hava ağırlaştı, nefesleri tenlerini okşadı, kalpleri deli gibi atıyordu ve bedenleri sıcaktı. Gözlerini kapattı ve aralarındaki o görünmez çizgiyi aştı.

MANTIK 0 – 1 KALP 

Hikaye hakkındaki yorumlarınızı okuyor ve dikkat etmeye çalışıyorum. Bu hikayeyi ben ingilizce bir hikayeden çeviri yaptığım için olayların geçişlerine çok müdahale etmemeye çalışıyorum ama küçük şeyler de ekliyorum. Bu arada yeni bir hikayeyle karşınıza çıkabilirim, önceki kitabımdaki gibi karakterler Türk olacak. Yine kurgu tamamen bana ait. Yayın tarihi hakkında kesin bir şey söyleyemiyorum şimdilik.

Sizi seviyorum, haftaya yeni bölümde görüşmek üzere!