Neden herşey bizim başımıza geliyordu? Evin dışarısındaki araba sellektör yapıp korna çalıyordu. Kapının üst deliğinden baktım. Broth arabadan hızlıca indi ama arabada bir gölge daha vardı. Kimin geldigini tam anlayamamıştım kokusunuda alamıyordum. Bir an önce evden çıkıp Ausitin'i bulmak istiyordum. Broth kapıyı çaldı. Kapıyı açtım birbirimize sarıldık. Onu çok özlemiştim.
"Broth nerdesin sen arabadaki de kim?"
"Arabada John var."
"Tek gelmeni söylemiştim."
"Biliyorum. Austin'i aramamızda yardım edecek merak etme."
Broth'un kalbini dinliyordum ve kalbi çok hızlı atıyordu.
Broth bana yalan mı söylemişti? Kafam zaten allak bullak belkide yanlış düşünüyordum. Evden çıkıp arabaya bindim. Arka koltuğa geçip yolu izlemeye başladım. Broth ve John aralarında birşey konuşuyorlardı. Onları duymamazlıktan geldim. John arkasını dönüp bana baktı.
"Beni görünce şaşırmış olmalısın."
"Evet şaşırdım. Senden böyle birşey beklemiyordum."
"Birazcık şaşırtmak istedim."
Broth'a dönerek yüzümü buruşturdum.
"Tek gelmen gerekiyordu Broth."
"Ne kadar fazla kişi o kadar iyi."
Tekrardan yola bakmaya başladı. John'un elinde Austin'in tişörtü vardı. Koklaya koklaya gidiyorduk arabada vay be! 5 dakkika sonra güzel dayalı döşeli bir villa'nın önüne geldik. Broth inmemizi söyledi. John ile arabadan indik arabanın gözükmemesi için Broth arabayı ormanlığa çekti. Çalıların arkasında oturuyorduk. Birden ilerde bir ses duyduk. Işkenceden bıkmış sinirli ve nefretli bir sesti. Bu sesi 500km ilerden duyabilirim çünkü ben onun için yaşıyordum. Kalbim onundu. Austin'i hemen kurtarmamız lazımdı evin arka tarafından atlayarak geçtik. Kapıda 2 tane vampir vardı. Buram buram bu ev vampir kokuyordu. Tuzağa gidiyormuşuz gibi bir his içime doğdu. Hemen evin yanında aşağıya açılan bir mazgal vardı. Mazgala bakınca yerde kanlar ve bir sandalye gördüm. Yerde sürüklenme izleri vardı. Aşağıda ne olmuş tam bilmiyordum ama çok kan döküldüğü kesindi.AUSTIN'IN GÖZÜNDEN
Ellerim kurtboğanlı iplerle bağlanmıştı. Acıdan gözlerimi zar zor açık tutmaya çalışıyordum. Hemen bu lanet olası yerden kurtulmam lazımdı ama nasıl?
Odanın her tarafı vampir kokuyordu. Ya vampir kokusundan ölecektim yada bileklerimi kesen kurtboğanlı ipden dolayı diğer tarafı boylayacaktım. Bana nasıl yapar bunu. Komşu dedik vampir çıktı. Ve ben niye onun kokusunu alamadım ben karanlık kurdum niye neden?Gözlerim kapanmak için çabalıyordu. Başıma ağrılar giriyordu. Artık yerle haşır neşir olduğumdan midemdeki yaradan kanlar çıkıyordu. Kurtboğanlı kazık ne kadar oynarsam o kadar içime giriyordu. Bu benim sonum muydu? Bu kadar erkendi ve Bleinna o olmadan hayata gözlerimi kapamak istemiyordum. Var gücümle ellerimi kurtarmaya çalışıyordum. Ama ip çok sıkıydı ve kurtboğanlıydı yani çabalamam nafileydi. Birden gözüme siyah bir perde indi. Tüm anılarım Bleinna ile geçirdiğimiz güzel zamanlar gözümün önünden film şeridi gibi geçiyordu. Birden önümdeki çelik kapı sarsıldı ve yere yapıştı. Içeri Broth ve John girmişlerdi. Bleinna'yı göremiyordum. Birden havada uçan bir vampir gördüm ardından Bleinna koşarak çelik kapının üstünde belirdi. Gözlerimi açık tutmaya çalışıyordum. Küçük bir sırıtma yaptım. Acı içinde gülümsedim ağlayarak bana geliyordu. Yanağımı o küçük masum elleriyle okşadı. Bünyem ve gözlerim daha fazla dayanamadı.
BLEINNA'NIN GÖZÜNDEN
Önümdeki vampir'i tutup çelik kapının ilerisine fırlattım. John ve Broth çelik kapıyı kırınca ikisininde kalp ritimleri hızlanmıştı. Ne görmüşlerdi? Hızlı hızlı yere düşen çelik kapının üstüne adımımı attım. Austin'i o halde görünce birden irkildim gözlerim doldu ve istemeden gözümden bir damla yaş yanağıma doğru süzülüp yere düştü. Ağlayarak Austin'e koştum. Gözlerini zar zor açık tutuyordu. Acaba ne kadar acı çekiyordu. Usulca elimi yanağına attım ve okşadım. Gözlerim çoktan kendini bırakmıştı. Gözümden akan damlalar yerle buluşuyordu. "Seni seviyorum Austin." Dedim ve olduğum yerde dikeldim. Melez pençelerimi çıkarttım bileğindeki ve ayağındaki kurtboğanlı ipleri koparttım. John ve Broth Austin'i tuttular karnında derin bir yara ve o yaranın içinde kurtboğanlı bir kazık vardı. Ağlayarak kazığı çıkarttım ve bir kenara attım. Attığım sırada John ve Broth'un boğazından hırıltılar gelmişti. Onlar daha kurtboğana dayanamazken benim sevgilimin içindeydi o kazık çok acı çektiği kesindi. John ve Broth Austin'in koluna girdiler hemen buradan çıkmamız lazımdı. Onlar arkamda ben onların önünde vampirleri döve döve yolu açıyordum. En son bahçe kapısına geldik. Bahçe kapısına sert bir tekme atınca kırıldı ve o ağır kapı yeri boyladı. Kapı yere düşer düşmez son hızımızla arabaya geldik. Austin'i araba'nın arka koltuğuna yatırdım. Baş kısmına oturdum Broth ve John Binince Broth gaza bastı. Elimin teki Austin'in yaralı bileğinde diğer elim ise Austin'in dudaklarındaydı çok kan kaybından dudakları mora doğru bir renk almaya başlamıştı. Çok ağlak olduğumdan göz yaşlarımı yine saldım. Bu sefer yere deil Austin'in tişörtüne gidiyordu göz yaşlarım. Austin'in gözleri birden açıldı o güzel kahverengi gözleri gitmiş siyah gözlerle karşılaşmıştım. Austin'in yaralarından siyah dumanlar çıkıyordu. Ağzından arapça veya latince kelimeler dökülüyordu. Fakat gözleri sanki boşluğa bakıyormuş gibiydi hiç arabanın tavanından ayrılmıyordu. Austin'i sarsıyordum. Hala o korkunç latince kelimeleri söylemeye devam ediyordu. John arkaya döndü. Austin'e son sesiyle kükredi. Gözleri siyahtan normal rengine döner gibi oldu ama işe yaramadı tekrar son ses latince konuşmaya devam etti. Hızlı olmamız lazımdı Austin'in kaderi bizim ellerimizdeydi.
DEĞERLI OKUYUCULARIM. BILIYORUM ÇOK UZUN BIR ZAMANDIR BÖLÜM ATAMIYORUM ÇÜNKÜ VAKIT BULAMIYORUM. DIGER BÖLÜMÜ HAFTAYA YAYINLAMAYI PLANLIYORUM. VOTE VE YORUMLARINIZ İÇIN ÇOK TEŞEKKÜR EDERIM. #Vampir SIRASINDA 396.YIZ SIZIN SAYENIZDE DAHA ÇOK YOL KATEDEBILIRIZ. SIZLERI SEVIYORUM. IYI OKUMALAR.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ PRENSES
VampirİLK KİTABIM BU KİTABA ÇOK DEĞER VERDİĞİMİ SÖYLEMEK İSTİYORUM. 10.01.2019 tarihinden itibaren bölümler yeniden yazılmaya başlandı. En yakın zamanda yeni yazılan bölümler atılamaya başlanacak sadece beklemede kalın iyi okumalar :) Ana Karakterler: Ble...