Austin'e koşarak arkasından sıkı sıkı sarıldım. Yüzümde istemeden bir mutluluk oluşmuştu. Tam önünü döndü omzuna başımı koydum onu sevdiğimi söyleyecektim ki sırtımda tahmin bile edilemeyecek bir acı hissettim.
"Bleinna. Hayırrr! Beni şimdi bırakamazsın dayan."
Daha azımı açamadan gözlerim acıdan kapandı. Her zaman haşır neşir olduğum yine o karanlık, gözüme perde gibi indi.
AUSTİN'İN GÖZÜNDEN
Tanıdık bir kokuydu çok yakından geliyordu başımı arkaya çevirdiğimde yüzündeki mutluluk tarif edilecek gibi değildi. Sanki son defa onun güzel kokusunu içime çeker gibiydim. Başını omzuma gömdü tam bir şeyler diyecekti ki yüzündeki buruk acıyı gördüm. Nefesi kesilmiş, kırmızıdan buz mavisine dönen gözleri sanki hiçliğe bakarcasına baktı. Dizlerinin üstüne yıkıldığı anda onu belinden kavradım sırtına baktığımda kurtboğan'lı bir ok vardı. Oku hemen sırtından çıkardım. Çok acımıştı çünkü ağızından küçük bir inleme kulaklarıma ilişti. Yüzüne baktım. Yüzü git gide soluyordu.
Panikle babama baktım.
"Austin. Bleinna'yı hemen sırtına al kurda dönüş arkana bakmadan tüm gücünle köye koş."
Başımı tamam anlamında salladım. Bleinna'yı dikkatlice sırtıma aldım. Son sürat köyün yolunu tuttum ama avcılardan birisi peşimize takılmıştı. Bleinna'yı ağacın hemen yanına bıraktım. Uluyarak karşımdaki avcının tam önüne geldim avcı gerilemeden üzerime gelerek ve sırıtarak konuştu:
"Demek gece kurdu ha! Bu güzel bir av olacak."
Avcı elindeki oku kafama sabitlemiş tutuyordu. Ok birden yaydan fırladı ve Bleinna'yı vurdu! Avcı ağacın tepesine çıktı. Tam bacağından kapıcaktım ki akrobatik bir hareket yaparak dala çıktı ve bana ok attı. Sanki gavura vuruyordu! İlk oktan rahatça kaçtım bu sefer tempoyu yükseltti. Gözlerim siyahlaştı adam daldan aşağıya düştü. Havada onu kapıp kafasını parçaladım. Gözlerim yavaş yavaş kararıyordu ama Bleinna'yı kurtarmam gerekiyordu. Onu sırtıma aldım. Ölümüne koşuyordum arkamızda avcı yoktu ama gözlerim kapanmaması için var gücümle uğraşıyordum. Bayılmadan hemen önce var gücümle uludum inşallah Daniel duymuştur.
DANİEL'İN GÖZÜNDEN
Uzaktan tanıdık birisinin ulumasını duydum. Bu Austin'in uluması olduğunu hemen anladım. Başkanın başı belada ama kalbini hissedemiyorum. Hemen var gücümle koşmaya başladım. Austin ve Bleinna'yı yerde hareketsiz yerde yatarken gördüm. Austin'in bacağında kurtboğan'lı ok saplanmıştı. Çünkü genzim yanıyordu. Austin ve Bleinna'yı kaldırdım ikisinide sırtıma koydum kurt formunda onları düşürmeden Austin'in evine getirdim. Bedenleri çok soğuktu. Hemen kapıyı tıklattım. Alfa Austin'i ve Blenina'yı aldı.
"Teşekkür ederim Daniel. İstersen içeri gel bir soluklan gidersin."
"Davetin için teşekkür ederim ama Austin ve Bleinna'ya bakmalısınız. Benim şimdi gitmem lazım sonra tekrar uğrarım."
BROTH'UN GÖZÜNDEN
Kapıyı kırdık arkadaş Bleinna yok nerede lan benim kankim. John bana döndü mal mal söylenerek kapıya yumruk geçirdi. Kapıyı kırdı zeki. Daha demin yarım saat kapıya omuz atarak kıramadı. Tek yumrukla kapıyı kırdı şimdi. Bu çocuk anormal yemin ederim.
John ile aşağıya indik. Emma ve Carl koltuğa oturmuş bizim söyleyeceklerimizi bekliyorlardı.
"Bleinna odada yok çocuklar." Diyerek atladım.
"O zaman arayalım zaten kız kaç gündür perişan bir şey gelmesin başına."
Evden ikişerli grup olarak çıktık ben ve Carl, John ve Emma aramaya başladık. Köye acil durum telleri çekilmişti. Bu yüzden eve geri girmek zorunda kaldık Alfa'nın emirlerini beklemeye başladık ama John yerinde duramıyordu.
"Ben biraz dışarı çıkıyorum. Alfa'nın evine gideceğim."
John kapıyı sertçe vurdu ve adım sesleri uzaklaşmaya başladı.
JOHN'UN GÖZÜNDEN
Yeter artık lan bu Austin'i öldürücem. Bleinna benim olmalı Bleinna'dan habersiz öldürüp ondan kurtulmam lazım. Yoksa bu yavşak Austin ölene kadar bırakmaz Bleinna'yı şimdi bakalım Alfa evde mi? Veya Bleinna'dan bir haber var mı?
Kapıya yaklaştım. Çaldım fakat kimse açmadı içeriden'de ses seda gelmiyordu. Ormanı turlarken Bir kurdun üstünde Bleinna'yı gördüm köyün tarafına doğru son sürat kaçıyordu. Ama peşlerinde iki kişi vardı. En arkadaki adama yetiştim. Adamın maskesini görünce avcı olduğunu anladım. Adamı havaya kaldırdım ağaca vurdum. Adam okunu çıkardı ve bayılmadan önce kolumdan vurmayı başardı. Yaram çok yanıyordu. Birden nefesim kesildi. Gözlerim kapandı en son birisinin botunu gördüm. Ondan sonrası zaten benim için büyük bir karanlık.
2 SAAT SONRA
Gözlerimi açtım. Her yer karanlık neredeyim ben gözümün yarısını açabiliyordum vücuduma bakınca bileklerimde ve kollarımda kanayan yaraları gördüm. Bağlı olduğum sandalyeden kurtulmaya çalıştım fakat olmadı çünkü ip kurtboğanlıydı ve bileklerimi yakmaktan başka bir halta yaramadı. Karanlık odanın kapısı yavaşça açıldı. İçeri tozlu bir ışık girdi ve tabi ardından 3 tane avcı. Karşımda duruyor yüzleri maskeli olduğu için onların kim olduğunu seçemiyordum. Ortadaki avcı bana döndü gülerek bana doğru eğildi.
"Çok acılı bir ölüm olmayacak merak etme. Patron gelseydi kötü olurdu. Bize şükretmelisin küçük kurtçuk çünkü o sana bayağı işkence yapacaktı."
"Bileklerimi kurtboğanlı iplerle bağlamışsınız şunları çıkar bakalım küçük kurtçuk size ne yapacak!"
Ortadaki adam yanındakilerden birisine kafasıyla açmasını işaret etti. İpler açıldığında bileklerimi ovuşturdum. Arkamdaki adam ne yapacağım diye pür dikkatle beni izliyordu. Sandalyeden kalkar kalkmaz ters tekmeyi göğüsüne yapıştırdım duvara amele tükürüğü gibi yapıştı. Ortadaki hala sakindi diğer yanındaki adam üstüme cop gibi bir şeyle geliyordu. Sandalyeyi tuttum kafasına geçirmemle sandalye kafasında parçalandı adama biraz acıdım ama elindeki cop ile üstüme gelmeyecekti. Sonuçta kendi kaşındı. Sırıtarak ortadaki avcıya baktım.
"Şimdi küçük kurtçuk sana hayatında görmediğin teknik ve fanteziyle vuracak iyi izle küçük avcı."
Copu elime aldım. Elektrikli olduğunu elime aldığımda anladım. Elektrik tuşunu açtım. Adama vuruyordum. Adam eliyle copu tuttu. Herife bir halt olmadı. Avcı yüzünü açtı. Bu Bleinna'nın kardeşi Sam'di. Şaşırarak ona baktım.
" Lan sen nasıl bir şerefsizsin. Kendi kardeşinle savaştın şimdide beni kaçırdın. Daha öncede kız kardeşimi kaçırdın. Ne istiyorsun lan benim sülalemden sen!"
Acıyarak ve gülerek piç piç sırıttı.
"Kardeşim bize lazım kusura bakma seni biraz pataklıyayım ondan sonra kardeşimi almaya gideceğim."
"Gel bakalım şu copu ne yapacağım tahmin et!"
Kavgamız başladı. Şerefsiz hem kuvvetli hem esnek adama vurduklarım işlemiyordu. Tam çekilirken çenesine sağlam bir yumruk attım. Başı sağa döndü başını düzeltti çenesini yerine oturttu. Kafamı aşağıya doğru eğdi diz vurmasıyla nevrim döndü. Gerçekten iyi dövüşüyordu. Tekrar vurdu gözüme gelen yumruğu tuttum. Elimi sırtına attım boyum kilidine aldım. Bayılana kadar sıktım ama bayılmak bilmiyordu herif azgın boğa gibi tepiniyordu. Karete filmlerinde gördüklerimden yapayım dedim. Şah damarına yumruğu vurdum. Bakım yere doğru kafası ve kolları düştü. Bayılmıştı sonunda hemen kapıdan çıktım. Şato gibi bir yerdeydim. Kurda dönüştüm. 4 nala şatonun kapısını kırarak dışarı çıktım. İstikamet bizim köydü.
ARKADAŞLAR KUSURA BAKMAYIN 1 AYDAN FAZLADIR YENİ BÖLÜM ATAMIYORDUM AMA BUNDAN SONRA HER CUMARTESİ YENİ BÖLÜM GELECEK MERAK ETMEYİN. -Yeni Yazar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZ PRENSES
VampirİLK KİTABIM BU KİTABA ÇOK DEĞER VERDİĞİMİ SÖYLEMEK İSTİYORUM. 10.01.2019 tarihinden itibaren bölümler yeniden yazılmaya başlandı. En yakın zamanda yeni yazılan bölümler atılamaya başlanacak sadece beklemede kalın iyi okumalar :) Ana Karakterler: Ble...